Erdoğan: Bu ülkede diktatör varsa buyursunlar sandık yoluyla indirsinler

Erdoğan: Bu ülkede diktatör varsa buyursunlar sandık yoluyla indirsinler

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tarihte seçimle işbaşına gelen diktatörler olduğunu; ancak Türkiye'de bunun aşıldığını, seçim sisteminde olgunluğa erişildiğini ve demokratik kültürü sarsılmaz şekilde yerleştiğini söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tarihte seçimle işbaşına gelen diktatörler olduğunu; ancak Türkiye'de bunun aşıldığını, seçim sisteminde olgunluğa erişildiğini ve demokratik kültürü sarsılmaz şekilde yerleştiğini söyledi. Erdoğan, "Şu anda bizi içeride ve dışarıda diktatörlükle suçlayanlara hodri meydan diyorum. 5 ay sonra seçimler var. Buyursunlar orada kozlarını paylaşsınlar. Şu anda vesayet kurmakla itham edenlere hodri meydan diyorum. Buyursunlar, 30 Mart'ta sandıkta kozlarını paylaşsınlar. Eğer, bu ülkede bir diktatör varsa buyursunlar bu diktatörü sandık yoluyla indirsinler." dedi.

Başbakan Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan, buradaki konuşmasında Cumhuriyeti sahici kılanın Cumhuriyetin demokrasiyle buluşması olduğunun altını çizdi. Erdoğan, "Bugün dünyanın birçok ülkesi cumhuriyetle yönetiliyor. Adı Cumhuriyet olan ama kendisi dikta rejimi olan çok sayıda rejim var. Öte yandan, İngiltere, İspanya, Hollanda gibi Cumhuriyet değil anayasal monarşi olan ama demokrasiyle yönetilen rejimler de var. Adının Cumhuriyet olması bir rejimi adil hale getirmez. Cumhuriyet egemenlik hakkını millet iradesine bağladığı, yani demokrasiye kapı araladığı, demokrasiyle buluştuğu, kucaklaştığı oranda gerçek manada cumhuriyet olur." dedi.

"DARBELERİ CUMHURİYETİ KORUMANIN BİR ARACI OLARAK GÖRDÜLER"

Cumhuriyet ile demokrasinin birbirinin karşıtı değil, birbirini var eden unsurlar olduğunu söyleyen Erdoğan, "14 Mayıs 1950'de Demokrat Parti seçimlerde mutlak bir zafer kazandığında bunu Cumhuriyete karşı bir devrim olarak gördüler. Orası da çok ilginçtir. 27 Mayıs 1960'da askeri müdahaleyle demokrasi ortadan kaldırılınca bunu bir bayram olarak gördüler, Mısır'da olduğu gibi. Bunu, Cumhuriyetin kurtarılması olarak gördüler. Cumhuriyet adına darbeleri savundular. Darbeleri cumhuriyeti korumanın bir aracı olarak gördüler." şeklinde konuştu.

DİKTATÖR DİYENLERE HODRİ MEYDAN

Cumhuriyetin demokrasiyle taçlandığı ölçüde anlamlı ve değerli olduğunu dile getiren Erdoğan, "O zaman cumhuriyet fazilettir. Demokrasinin olmadığı cumhuriyet ise dünyada ve bölgemizde bolca bulunduğu üzere otoriter rejimlerdir, dikta rejimleridir. Tarihte seçimle iş başına gelen diktatörler olmuş mudur? Evet olmuştur. Tarihte ve bugün sembolik seçimlerle, yapmacık seçimlerde diktatörlüğünü meşrulaştıranlar olmuştur ve vardır. Ancak, Türkiye bunların hepsini aşmıştır. Türkiye demokraside, seçim sisteminde olgunluğa erişmiş, demokratik kültürü sarsılmaz şekilde yerleştirmiştir. 1950 yılından itibaren Türkiye'de seçimler şeffaf biçimde özgür iradenin en güzel şekliyle tecelli edeceği bir biçimde yapılmış bizim seçimlerimiz dünyadan uluslararası gözlemcilerden onay almış hep takdir toplamıştır. Şu anda bizi içeride ve dışarıda diktatörlükle suçlayanlara hodri meydan diyorum. 5 ay sonra seçimler var. Buyursunlar orada kozlarını paylaşsınlar. Şu anda vesayet kurmakla itham edenlere hodri meydan diyorum. Buyursunlar, 30 Mart'ta sandıkta kozlarını paylaşsınlar. Eğer, bu ülkede bir diktatör varsa buyursunlar bu diktatörü sandık yoluyla indirsinler. Bütün siyasi partilerin yetkililerini, temsilcilerini sandık kurullarına yerleştirdiği ve bütün müşahitleri iel sandıkları gözlemlediği bir yeri siz nasıl olur da diktatörce bir seçim olarak niteleyebilirsiniz? Bunun en güzel örneğini veren, bu tür seçimlerin en güzel örneğini veren Türkiye'dir. Eğer, Türkiye'de bir vesayet sistemi varsa buyursunlar bunu sandık yoluyla sona erdirsinler." diye kaydetti.

MUHALEFETE SESLENDİ: SESİNİZ ÇIKMAZSA AYNI SEÇİM BARAJIYLA DEVAM EDERİZ

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz siyasi tarihimiz boyunca sandığa inandık. Sandıktan çıkan sonuca kayıtsız ve şartsız itaat ettik. Yüzde 10 barajına rağmen, biz geldiğimiz zaman yüzde 10 barajı vardı. Biz getirmedik, yüzde 10 barajıyla seçimlere girdik. Karalama kampanyaları yapıldı, buna rağmen medyanın acımasızca saldırılarına rağmen sandığa inancımızı hiçbir zaman kaybetmedik. Biz, milletimizin iradesine her zaman saygı duyduk ve şu anda da saygı duyuyoruz. Millet bize git derse hiç tereddüt etmeyiz milletin talimatına uyarız ama millet bize 'kal' derse millet dışında hiçbir odak karşısında da boynumuzu eğmeyiz, milletin emanetini kimseye teslim etmeyiz.Baraj indirilsin, teklifin ne bunu söyle. Eğer mevcut kurallar içinde baraj indirilsin' diyorsan bunu da açıkla. Nasıl bir şey istiyorsun? Ama bunların açıkladığı bir şey yok. Fakat biz açıklıyoruz. Buyurun size diyoruz, 3 tane teklif. Birincisi mevcut seçim sistemi, barajıyla, ikincisi yüzde 5 Türkiye barajı bunun yanında 5'li bölgeler sistemi, üçüncüsü dar bölge sistemi. Hangisini beğeniyorsun, al onu kullan gel onu yapalım. Yok hala sesiniz çıkmıyorsa demek ki halden memnunsunuz, yolumuza böyle devam ederiz."

ARSLANKÖY'Ü ANLATTI

Erdoğan, son olarak şu ifadeleri kullandı: "Şunu unutmayalım, sandık namustur.Bunun yakın tarihimizde çok anlamlı bir hikayesi de var. Yıl 1947, Türkiye çok partili sisteme geçmiş. Seçimler tıpkı dikta rejimlerinde olduğu gibi tamamen şaibeli bir şekilde yapılıyor. Muhtarlık seçimlerinde Mersin’in Arslanköy adlı köyünde tarihe geçecek bir olay yaşanıyor. Yapılan seçim aslında bir muhtarlık seçimi aslında. Demokrat parti adayı diğer iki CHP'li adayın kat kat üzerinde bir oy alıyor. Ancak o zamanki kanunlara göre tasnif işlemini yapılması için eski muhtar ve 6 azanın sandık başında olması gerekiyor. CHP'li muhtar ve 3 aza köyü terk ediyor. Tasnif işlemi de yapılamıyor. Dönemin valisi köyde seçimleri demokrat partinin kazandığını öğrenince derhal seçimlerin yenilenmesi kararını veriyor. Arslanköy’e hemen güvenlik güçleri geliyor ve seçimlerin tekrar yapılacağını söylüyorlar. Köylüden seçim sandığını istiyorlar. Son derece ibretliktir. Köylüler özellikle de köyün kadınları seçimlerin kurallara uygun şekilde yapıldığını söylüyor ve sandığı vermiyorlar. Köylü kadınlar sandığın önünde siper oluyorlar. Şu ifade çok önemli. Sandık bizim namusumuzdur diyerek seçim sandığını koruyorlar. Güvenlik güçleri tarafından köy kuşatılıyor, sokağa çıkmak yasaklanıyor. Sandığa el koyuluyor. Seçim bu şekilde yenileniyor. Yani seçimde bir yeni yol yeni adım atılıyor. İstisnası tüm oyların CHP adayının çıktığı ilan ediliyor. Sandık namusumuzdur diye direnen kadın ve erkekler de yıllarca idamla yargılanıyor. Kimin dönemi? CHP iktidarının dönemi. Ey CHP zihniyeti. Sen kime demokrasi dersi veriyorsun ya? Önce sen gel bundan nasibini al bakalım. Senin tarihin bu. Kara bir tarih. Bugünlere öyle kolay gelmedik. Sandık namusumuzdur diye direnen oyuna iradesine sahip çıkan işte bu kahramanların bu hanım kardeşlerimizin gayretleriyle geldik. Şimdi kalkıp kadınlarımızı hanımlarımızı sömürüyorlar."
CİHAN