Evli erkekle ilişkisi olan kadın hakkında flaş karar

Evli erkekle ilişkisi olan kadın hakkında flaş karar
Güncelleme:

Anayasa Mahkemesi, evli biriyle ilişkisi olduğu gerekçesiyle kınama cezası alan ve memuriyetten atılan kadın hakkında kararını verdi. Mahkeme "özel hayata saygı" hakkının ihlal edildiğini ve yeniden yargılanması gerektiğini söyledi.

Anayasa Mahkemesi (AYM), evli biriyle ilişkisi olduğu gerekçesiyle önce 'kınama' cezası alan, sonra memuriyetten atılan kadının başvurusunu haklı bularak ihlal kararı verdi. Anayasa'nın 20'nci maddesinde güvence altına alınan 'özel hayata saygı' hakkının ihlal edildiğine hükmeden AYM, yeniden yargılama yapılmasını istedi.

Z.K. ile evli olan H.K. adlı kadın, Yargıtay Başkanlığı bünyesinde zabıt katibi (aday memur) olarak görev yapan S.S. adlı kadın hakkında suç duyurusunda bulundu. H.K. şikayet dilekçesinde, S.S.'nin kendisini evindeki sabit hatlı telefondan arayarak eşi Z.K. ile gönül ilişkisi yaşadığını, eşinden ayrılması gerektiğini söylediğini, sosyal medya hesabından kendisine yönelik hakaret içeren paylaşımlarda bulunduğunu, bu nedenle kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirtti. S.S. hakkında 'kişilerin huzur ve sükununu bozma' ve 'hakaret' suçlarından kamu davası açıldı. Mahkeme S.S.'ye 3 ay hapis ve 2 bin 240 lira para cezası verirken, hükmün açıklanmasını geri bıraktı.

MEMURİYETTEN ATILDI

Durumun Yargıtay Genel Sekreterliği'ne bildirilmesiyle S.S. hakkında ayrıca disiplin soruşturması başlatıldı. Savunması alınan S.S., Z.K.'yi Yargıtay'da göreve başladığı tarihten önce tanıdığını, kendisiyle karı-koca hayatı olmadığını, Z.K'nın sürekli eşi H.K. ile arasındaki sorunlardan söz ettiğini, H.K'nın ise eşi ile arasındaki sorunların sorumlusu olarak kendisini gördüğünü ve kendisini taciz ettiğini iddia etti. Soruşturmacı hakimin hazırladığı raporda S.S.'nin evli olduğunu bildiği Z.K. ile ilişkisinin devam ettiğini söylemesi karşısında, memuriyet hizmeti dışında, 'devlet memurunun itibarını sarsıcı' davranışta bulunduğu, hatta bu davranış tarzında ısrarcı olarak aynı eylemlerine devam ettiği, herhangi bir nedamet belirtisinin bulunmadığı kaydedilerek, kınama cezası, aday memur statüsünde bulunduğu da dikkate alınarak idari yönden görevine son verilmesi teklif edildi. S.S.'nin memuriyetle ilişkisi 657 sayılı Kanun'un 56'ncı maddesi uyarınca kesildi.

'ÖZEL HAYATA SAYGI HAKKI İHLAL EDİLDİ'

Yargıtay Başkanlar Kurulu, S.S.'nin karara itirazını reddetti. Kararın iptali için Yargıtay Başkanlığı aleyhine Ankara 13’üncü İdare Mahkemesi’nde açtığı dava reddedilen S.S., bu defa hakkındaki 'kınama' cezasının iptali için dava açtı. Dilekçesinde S.S., görev yaptığı süre içinde mesleğini ve kurumunun itibarını zedeleyecek herhangi bir davranışının bulunmadığını, soruşturma dosyasına konu olayın evli bir kadının kocasını kıskanması nedeniyle kendisini hedef alan iddialarından ibaret olduğunu ileri sürdü. Mahkeme, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun uyuşmazlığa ilişkin nihai kararının kesin nitelikte olduğu ve yargı yolu kapalı olduğu gerekçesiyle davayı reddetti. İtiraz incelemesi üzerine yapılan yargılamada tekrar red kararı çıktı.

'HAK İHLALİ KARARI'

S.S. bunun üzerine 14 Nisan 2016 tarihinde AYM’ye bireysel başvuruda bulundu. S.S.'nin başvurusunu 18 Temmuz’da görüşen AYM, Anayasa’nın 20’ıncı maddesinde güvence altına alınan 'özel hayata saygı' hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Kararın bir örneği özel hayata saygı hakkı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 13’üncü İdare Mahkemesi’ne gönderildi.

'ÖZEL HAYATINI MESLEK HAYATINA YANSITMAMIŞTIR'

Gerekçeli kararda, "Başvurucunun evli olduğunu bildiği kişiyle ilişkisini iş ortamına yansıtarak alenileştirdiği ve özel hayatına ilişkin konuları meslek hayatına olumsuz şekilde yansıttığı, diğer bir ifade ile kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesine engel olduğu yönünde herhangi bir tespit bulunmamaktadır. Bu hususun aksini gösterir bir bilgi idari veya yargısal sürece de yansımamıştır" denildi.

Derece mahkemelerinin gerekçelerinin bireyin özel hayatına müdahaleyi haklı kılacak yeterlilikte olmasının zaruriyetine dikkat çekilen kararda, "Oysa mahkemece söz konusu eylem ve davranışların başvurucunun mesleki hayatı-aday memur olarak görev yaptığı kurum üzerindeki olumsuz etkileri ve riskleri ikna edici gerekçelerle açıklanmamıştır. Dolayısıyla inceleme konusu soruşturma ve yargılama kapsamında başvurucunun eyleminin mesleğine bir etkisinin bulunduğunun ortaya konulamadığı değerlendirilmektedir" ifadeleri kullanıldı.

'CEZA ÖLÇÜSÜZ, ADİL DENGE SAĞLANMADI'

Kararda söz konusu olaydan sonra yapılan kanun değişikliğiyle 'kınama' cezasının memuriyetten çıkarılma nedeni olarak düzenlenmediğine işaret edilerek şu tespitlerde bulunuldu:

"Sonuç olarak AYM'nin yargılama sırasında yayımlanan iptal kararında da ifade edildiği üzere memuriyetten çıkarılma işleminin temelini oluşturan, başvurucuya verilen kınama cezasının sonuçları bakımından ölçüsüz olduğu, diğer bir ifade ile başvurucuya verilen disiplin cezası kapsamında sınırlandırma ile ulaşılabilecek genel yarar ile temel hak ve özgürlüğü sınırlandırılan bireyin kaybı arasında adil bir dengenin sağlanmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20’inci maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."

Öte yandan S.S.'nin memuriyetten atılmasına neden olan Z.K. ile eşi H.K.'den 2013 yılının Aralık ayında boşanmasından sonra 2015 yılının Mayıs ayında evlendiği ve bir çocukları dünyaya geldiği öğrenildi.