Feyzioğlu'ndan Karaman açıklaması

Feyzioğlu'ndan Karaman açıklaması

TBB Başkanı Feyzioğlu, Karaman'daki cinsel istismar davasıyla ilgili konuştu.

TBB Başkanı Feyzioğlu: "Bu kişi ceza alacak, öyle görünüyor. Suçu ispatlandığında en ağır cezanın çıkmasını arzu ediyorum. Konu bu şahsın ceza almasının çok ötesinde"

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Feyzioğlu, Karaman'daki cinsel istismar davasına ilişkin, "Bu kişi ceza alacak, öyle görünüyor. Suçu ispatlandığında en ağır cezanın çıkmasını arzu ediyorum. Konu bu şahsın ceza almasının çok ötesinde." dedi. Kayseri Barosunu ziyaretinde gazetecilerin Karaman'daki cinsel istismar davasıyla ilgili sorularını yanıtlayan Feyzioğlu, çocukların hayatlarına siyasi rant penceresinden bakılamayacağını, böyle bir yaklaşımı şiddetle reddettiğini söyledi.

Çocukların geleceği ve benzer durumda bulunması mümkün binlerce çocuğa ne yapılacağının konuşulması yerine, farklı konuların gündem oluşturduğuna dikkati çeken Feyzioğlu, "Önlemleri konuşmak yerine, 'altına yattı, üstüne yattı, önüne yattı, sapık, cinsi sapık' diye ağza alınmayacak lafları konuşuyoruz, ben utanıyorum. Yani çocukları cinsel istismardan kurtaralım derken siyasilerin sözlü istismarına maruz kaldı evlatlar. RTÜK, sigarayı dumanlıyor, kötü sözleri bipliyor ya, RTÜK, salı günleri Meclis kürsüsünü verirken bipleme mecburiyeti getirse, iki cümle, beş bip, iki cümle beş bip geçecek. Ne dediklerini anlamayacağız. Zaten ben anlamıyorum siyasilerin ne dediğini. Hiç değilse bip sesi duyacağız." diye konuştu.

Olayın ardından Karaman'da Cumhuriyet Başsavcılığının titizlikle görevini sürdürdüğünü anımsatan Feyzioğlu, başsavcının görevden alındığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirtti.

TBB olarak davayı yakından takip ettiklerini bildiren Feyzioğlu, şunları kaydetti: "Her akşam bana baro başkanımız gelişmeleri bildirdi. Ailelerden 5'i vekaletlerini başkanımıza verdi çünkü işin siyasete karıştırılmasını istemiyorlardı. Herhangi bir siyasi partinin, iktidarı, muhalefeti ya da şu, bu, bu olayın siyasi bir malzeme yapılmasını istemiyorlardı. Bu arada bizler de hem Karaman Barosunun arkasında durduk, hem de sessiz sedasız ziyaretlerimizi yaptık. Televizyonlara çıkıp işi sarpa sardıracak o iğrenç sığ polemiğin içine girecek açıklamalar yapmadık çünkü çocuklar söz konusu. Siyasetçilere sesleniyorum, bari çocuklar söz konusu olduğunda biraz düzgün davranın. Dosyayı inceledik. Bu kişi ceza alacak, öyle görünüyor. Suçu ispatlandığında en ağır cezanın çıkmasını arzu ediyorum. Konu bu şahsın ceza almasının çok ötesinde." Feyzioğlu, taşımalı eğitime son verilmesinin ardından, çocukların il ve ilçe merkezlerinde yatılı eğitime katılmak zorunda kaldığını ileri sürerek, devletin bu çocuklar için kontrollü ve güvenceli yurtlar yapması gerektiğini vurguladı.

Çocukların farklı yerlerde kalmasının doğru olmadığına işaret eden Feyzioğlu, şöyle devam etti: "10 çocuğu bir ağabeyin ya da ablanın gözetiminde bir apartman dairesine koyarsanız o çocukların ruh sağlığını, cinsel bütünlüklerini, yaşam haklarını bir kişinin tamamen insafına bırakmış olursunuz. Bu tür ilişkilerde siyasi görüş filan olmaz. Cinsel sapıklık, cinsel istismarcılık, şiddet, bunlar insanların mücadele etmemiz gereken ve hoş görmediğimiz zaaflarıdır. Bu tür zaafları, kişilik bozukluklarını, sapkınlıkları o kişilerin bir şekilde irtibatlı oldukları toplumsal kesimlere irtibatlar, bağlarsak işin aslını kaçırırız, yanlış olur. Sorun gayet açıktır, Türkiye'de evlatlarımızın devlet gözetiminde yurtlarda barınması lazımdır. Yoksa kontrolsüz, kiralanmış evlerde başlarına ağabey, ablalar koyarak bir eğitim sistemi olamaz. Bizim bununla mücadele etmemiz gerekirken neyi konuşuyoruz, 'ayakta mı durdu, üstüne mi yattı, siyasi sapık mı, var hükmünde mi, yok hükmünde mi'. Yazıklar olsun, olan çocuklara oluyor." Bir gazetecinin "Bu tür suçlara verilen cezaların az olup olmadığı" sorusu üzerine Feyzioğlu, meselenin cezaların azlığı ya da çokluğuyla ilgili olmadığını dile getirdi.

Cezaların mutlak uygulanması gereğine dikkati çeken Feyzioğlu, şu değerlendirmelerde bulundu: "Hiçkimsenin eşini, dostunu, tanıdığını bulup adaletten kaçamamasının sağlanması gerekiyor. Biz adalet mekanizmasını etkin kılmalıyız. Vahşi bir olay olduğunda siyasiler hemen cezayı artıralım diye ortaya çıkarlar, bu siyasilerin çok ucuz yaklaşımıdır. Tabii ki acımasızca birini öldür, kravat tak, başını 30 derece öne eğ, içinde zerre pişmanlık olmasın ama pişmanlık indiriminden yararlan. Burada hakimlerimizin daha dikkatli olmalarında fayda var." Feyzioğlu, gazetecilerin "Aktif siyasete girip girmeyeceği" sorusu üzerine, siyaset ile ilgilendiğini ancak bunun bir siyasi partiyi takım tutar gibi tutmak anlamına gelmediğini söyledi.

Bulunduğu görev ve yerin kendisi için önemli olduğunu vurgulayan Feyzioğlu, "Türkiye Barolar Birliğine Başkan adaylığımı koydum. Ben meslektaşlarıma ve meslektaşlarım ile birlikte bizi izleyen ve siyasetin tıkandığı bir yerde 'Tüm siyasetçilere ve topluma doğruları söyleyin' diye bize görev vermiş olan dostlarıma, milyonlarca insana ve on binlerce meslektaşıma 'ben adayım' dedim ve Türkiye Barolar Birliğine adaylığımı koydum, aksine hiç bir çalışmam yok." şeklinde konuştu.