İngiliz ajan neden İstanbul'daydı ?

İngiliz ajan neden İstanbul'daydı ?
Güncelleme:

İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde ölü bulunan eski İngiliz ajanıyla ilgili soruşturma devam ediyor. Eski İngiliz ajanı neden İstanbul'daydı ?

Eski İngiliz istihbarat subayı James Gustaf Edward Le Mesurier'in ölümüyle ilgili soruşturma devam ediyor.

Milliyet gazetesi yazarı Tunca Bengin, şüpheli ölüme ilişkin eski istihbaratçı Metin Ersöz’le görüştü.

Tunca Bengin, “İngiliz istihbaratçı neden İstanbul’daydı?” başlıklı yazısında, “İstanbul Beyoğlu’nda sokak ortasında cesedi bulunan eski İngiliz askeri istihbarat görevlisi James Gustaf Edward Le Mesurier’in ölümündeki sır perdesi aralanmaya çalışılıyor. Aynı gizemli durum Le Mesurier’in faaliyetleri için de geçerli. Çünkü dünya kamuoyunda Beyaz Baretliler olarak bilinen yardım derneğinin kurucusu Le Mesurier, İngilizlere göre Suriye’de sivillerin korunması yönünde hizmette bulunan gerçek bir kahraman, Ruslara göre ise Suriye’de başta ABD olmak üzere Esad karşıtı ülkelerin dezenformasyon konusunda sıklıkla kullandığı bir aparat. Yani eski falan değil terör örgütleriyle doğrudan ilişkili ve hâlâ da aktif bir İngiliz casusu. Dolayısıyla, bu da yeni soruları beraberinde getiriyor” ifadelerini kullandı.

“Bu konuları geçmişte kritik görevlerde bulunan eski istihbaratçı Metin Ersöz’e sordum. Öncelikle de İstanbul’da casusların cirit attığı iddialarından başlayarak. Yanıtı şuydu” diyen Tunca Bengin şunları yazdı:

“İstanbul’da casus çok ama bunların hedefi direkt Türkiye değil. Daha çok, çalıştıkları ülkelerden gelerek İstanbul’u dinlenme, ikmal yolu olarak kullanıyorlar. Mesela Irak, Suriye, Kafkaslar, Gürcistan, Osetya, Ukrayna’da çalışanların bağlantı noktası İstanbul’dur. Biliyorsunuz, Türkiye’deki 15 askeri üste yaklaşık 10 binin üzerinde Amerikan askeri ve bunlara bağlı askeri istihbarat birimleri var. Bunların çalışma, eğlence ve ikmal alanları da İstanbul’dur. Adam hafta sonu bile olsa kalkıp İstanbul’a gelip iki gün dinlenip kendi çalışma alanına gidebiliyor. Dolayısıyla, hem gizli buluşmalar hem elemanlanma açısından istihbaratçılar için İstanbul verimli bir yer, cennet yani...”

Nasıl yani?

“Bu tür adamlar kelle avcılığı yapıyor, nitelikli insanları tespit edip bunları servislere pazarlıyor. Yani ajanlık yapabilecek, saldırılarda, çatışmalarda bulunabilecek potansiyeli olan her türlü adamları tespit ederler, bir portföy oluştururlar. Ve ihtiyacı olan ülkelerin yine kendileri gibi özel şirketlerine önerirler. Çünkü bu kirli ilişkilerde ülkeler direkt devreye girmezler. Bunu ABD, İsrail ve Rusya da böyle yapıyor. O nedenle, bu adamların ülke gizli servislerinin kontrespiyonaj faaliyeti kapsamında tespit edilmeleri de çok zor. Çünkü tespit etseniz bile, adam ‘Ben özel şirkete çalışıyorum, devlete casusluk yapmıyorum’ diyor. Şimdi bu adam da öyle.”

Peki, bu sonuçta Le Mesurier İngilizlere, MI6’ya çalışan bir casus anlamına gelmez mi? Ersöz, devam ediyor:

 “Geçmişte bağlantı sağlamış. Burada kesin ona çalışıyor diye bir bulgu yok. İngilizler böyle bir adamı İstanbul’da niye tutsun? Başlarına bela olabilir. Yani kendi diğer faaliyetlerine zarar verebilecek bir adamdır bu. Adamın zaten geçmişi ortaya çıkmış, peşinde Ruslar var. Dolayısıyla, bundan sonra onlar için yararlanabilecekleri bir adam değildir. Dünyadaki bütün istihbaratçılar için bu kirlenmiş bir ajandır. O nedenle, bundan uzak duruyorlardır. Belki bu adamın onlarla irtibat kurma durumu vardır ama onlar pek istemezler. Çünkü istihbarat bekleyen bir ajan için bu tip adamlar bir mayındır.”

Tunca Bengin'in yazısına gitmek için tıklayınız