Diyanet'e ''ahkam kesen fetvalar'' eleştirisi

Diyanet'e ''ahkam kesen fetvalar'' eleştirisi
Güncelleme:

Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, son dönemde ortaya çıkan din adamlarının yayınladıkları fetvalara isyan etti. Görmez; "Ahkam kesen fetvalara değil, hikmetli öğütlere ihtiyacımız var" dedi.

Mehmet Görmez uzun bir aradan sonra sessizliğini bozdu. Görmez Yörünge dergisine verdiği röportajda son dönemde türeyen din adamlarının verdiği fetvalara isyan etti.

Görmez, özellikle son dönemde ortaya çıkan "din adamlarının" yayınladıkları "fetva"lara da değinirken, dinin taraftar toplama aracı olmadığını belirtti. "Ahkam kesen fetvalara değil, hikmetli öğütlere ihtiyacımız var" diyen Görmez, "Bütün İslam dünyasında sanal alemin ürettiği ve her türlü denetimden uzak dini bilgiler insanlığı kuşattı. Hatta bu sanal alemin ürettiği dini grup ve organizasyonlarla sanal dini cemaatler oluştu. Bu dini cemaatlerin müritleri, mürşidleri, şeyhleri, vaizleri, kürsüleri oldu" diye belirtti.

Görmez ayrıca, Diyanet'in yeniden yapılandırılması gerektiğini de ifade etti. Görmez'le yapılan röportajın ilgili kısmı şu şekilde:

Din istismarına karşı teyakkuzda olmalıyız

Öncelikle yanlış bile olsa farklılık arz eden din anlayışları ile açıkça yapılan din istismarını birbirinden ayırmak gerekir. Yanlış din anlayışlarıyla sadece ilim ve hikmetle mücadele edilmeli ancak din istismarına karşı behemehal zecri tedbirler alınmalıdır. Zira bu coğrafyada artık din emniyeti, dini istikrar, en az can emniyeti kadar önemli bir milli güvenlik meselesidir. FETÖ ve 15 Temmuz ihanet teşebbüsü, bu coğrafyada din kullanılarak üretilen şiddet ve terör, her türlü din istismarına karşı müteyakkız olmamızı zorunlu kılıyor.

Din, taraftar toplama aracı değildir

Din özgürlüğü ile din istismarını birbirinden ayırmak gerekiyor. İstismarın en kötüsü, en çirkini, en aşağılık olanı din istismarıdır. Ülkemizin bir din istismarı pazarına dönüşmesine asla izin verilmemelidir. Görevde iken de yüksek sesle ifade ettiğim gibi sahte bal satanlarla ilgilendiğimiz kadar sahte din tüccarları ile ilgilenmiyoruz. Sonra da başımıza büyük musibetler geliyor. Her inanan insanın en masum dini tezahürlerinin suç olarak değerlendirildiği, irtica ile yaftalandığı zamanlarda bunları ayırmak zordu. Ancak bugün kötü ile mücadeleden geri durmak için hiçbir mazeretimiz yoktur. Herkes bilmelidir ki din, taraftar toplama aracı değildir.

Diyanet yeniden yapılandırılmalı

Diyanetin yapacaklarına gelince yaşadığım tecrübelere dayanarak söyleyebilirim ki Diyanet, mevcut statüsü ve müktesebatıyla mevcut dili ve üslubuyla bunların üstesinden gelmekte çok zorlanmaktadır. Her şeyden önce Diyanet’in her açıklaması siyasetin müdahalesi olarak algılanmaktadır. Daha yeni kurulan genişletilmiş istişare heyetinin bu konuları çok daha geniş bir şekilde ele alması zarureti olduğunu ifade etmek isterim.

"Ahkam kesen fetvalara değil, hikmetli öğütlere ihtiyacımız var''

Din tartışmaları hiçbir zaman bu kadar usulden, metodolojiden hatta tartışma adabından, ihtilaf ahlakından kopmamıştır. Usul derken hem dini metinleri anlamak için inşa edilen usul ilimlerini, hem din ile varlık, hayat, kainat arasındaki ilişkileri hem de dil ve üslubu kastediyorum. Dijital iletişim devrimi ile her türlü bilgiye ulaşmak çok kolaylaştı. Ancak doğru bilgi ile yanlış bilgiyi birbirinden ayıracak kriterler, bilgiyi salih amele dönüştürerek usul yok oldu. Malumatımız arttıkça cehaletimiz artmaya başladı. En kötü mühendislik, cehalet mühendisliğidir. Cehalet mühendisliği bilgi yükleyerek cahil bırakmaktır, enformatik bir cehalettir. Bizim bilgi tasavvurumuzu üç kelime birlikte ifade eder: İlim, hikmet ve marifet.