İstanbul'un yeni havalimanında şok iddia: ''Meteoroloji radarı yok''

İstanbul'un yeni havalimanında şok iddia: ''Meteoroloji radarı yok''
Güncelleme:

Hatırlanacağı gibi 17 Mayıs Cuma akşamı 8 yolcu uçağının aşırı hava şartları nedeniyle iniş yapamadığı İstanbul yeni havalimanında meteoroloji radarının bulunmadığı iddia edildi.

Gazete Duvar'dan Özlem Akarsu Çelik'in haberine göre  “İstanbul Havalimanında Türkiye’nin ilk meteoroloji radarı kullanılacak” haberlerini yalanlayan bir iddia ortaya atıldı. 

Meteoroji radarı yani gelişmiş havalimanlarında kullanılan bu teknoloji, İstanbul Havalimanı'nda yokmuş. İktidar tarafından “dünyanın en büyük havalimanı” olarak tanıtılan İstanbul Havalimanı’nda 17 Mayıs Cuma günü 8 uçak, rüzgâr nedeniyle piste inemedi ve Çorlu Havalimanı’na yönlendirildi.

“İstanbul Havalimanında neler oluyor?” sorusunu 40 yıllık tecrübeli bir pilota sorduk. Dünyanın yolcu taşımacılığı için kullanılan hemen hemen tüm büyük havalimanlarını görmüş tecrübeli pilot, açıldığından bu yana kullandığı İstanbul Havalimanında rüzgâr dışında başka ciddi riskler de bulunduğuna dikkat çekti.

Adı bizde saklı kalmak kaydıyla bilgilerini bizimle paylaşan tecrübeli pilotun anlattıklarına göre iktidara yakın medyanın büyük bir müjdeymiş gibi verdiği “İstanbul Havalimanında Türkiye’nin ilk meteoroloji radarı kullanılacak” haberleri gerçek değilmiş. Yani gelişmiş havalimanlarında kullanılan bu teknoloji, İstanbul Havalimanında yokmuş!

Haber kaynağımız olan pilota, İstanbul Havalimanının açılışının yapıldığı tarihlerde, buraya kurulan meteoroloji kulesinden havayolu şirketlerine anlık hava durumu bilgisinin aktarılacağı ve bunun Türkiye’de bir ilk olduğu haberlerini hatırlatarak “bu haberler gerçek değil mi?” diye sorduğumda şu yanıtı aldım, “İstanbul Havalimanında, park yerine otomatik yaklaştırma sistemi olarak bilinen Docking System de var ama o da çalışmıyor. Hava durum radarı kurulmuş olsa biz anlamaz mıyız! Kesinlikle kurmadılar.” Gelin sözü şimdi tecrübeli pilota bırakalım:

"ALLAH ORADA UÇAN PİLOTLARA SABIR VERSİN"

Bu işin başından beri bu bölgedeki rüzgâr konusunda gerekli uyarılar yapıldı ama verilen raporlar dikkate alınmadı. Kilyos’ta deniz mevsimi neden kısa sürer? Rüzgâr yüzünden. Sivil havacılıkta çalışan kime sorsanız hava oradan patlar, oradan dağılarak yayılır der. Misal, “kötü hava Çatalca’dan giriş yaptı” denir. E sen o havanın girdiği yerin altına meydan yaptın! Biliyorsunuz orada tepeler tıraşlandı, o bölge dolduruldu. Allah orada uçan pilotlara sabır versin.

"HAVA DURUMU RADARI YOK"

Hava durumunu pilotlara ikaz edebilecek bir radar sistemi şart ama bu havalimanında bir hava durumu radarı yok. Madem bu kadar büyük bir iş yapıyorsun, yap radarını da. 1970’lerin Ankara’sına benzeyen Sofya’da bile vardır hava durum radarı. Bu radar varmış gibi deklere edildi ama bir türlü kurulamadı. Hava bozduğu zaman yaklaşma kontrolörleri bize uygun kaçınma veremiyorlar hâlâ.

"PİLOT, HAVADA YAKITSIZ KALMAKTAN KORKAR"

Bizim işimiz havayla harp etmek. Gereğini yapar başka limana ineriz. Ama maden böyle bir sorun var o zaman o zaman yedek meydanımız olan Çorlu’yu büyütürsün, alttan bir de metro yaparsın, Atatürk’ü hiç kapatmazsın. Çorlu küçücük bir askeri meydan. Orada yer olmayabilir. Allah korusun, bir pilotu havada yakıtsız kalmak kadar rahatsız eden bir durum yoktur. O kararı geç alırsan ayvayı yersin.

"YAKLAŞMA SİSTEMLERİ DÜZGÜN ÇALIŞMIYOR"

Daha iyisini, büyüğünü yapıyorum diyorsun ama profesyonelce halledilmesi gereken birçok iş yapılmamış. Yere indikten sonra kullanılan yaklaşma sistemleri vardır. Bunlar doğru düzgün çalışmıyor. Aceleden açıları yanlış yapılmış deniyor. Aşağıdan manuel yanaştırıyor çocuklar. Özellikle kötü havalarda yaklaşma paterninde sıkıntılar yaşanıyor hava durumu radarının olmaması nedeniyle.

"LEYLEK SÜRÜLERİ GÖRÜYORUZ"

Atatürk Havalimanında leylek görmezdik. Leylek, ufak kuş gibi değildir; Allah esirgesin, dağıtır motorları. Geçen inişte gördüm, leylek grubu alçalma hattında dönüyordu. Bu bir doğa olayıdır, doğa olayına kafa tutulmaz. Tutarsanız, doğa bir yerde öcünü alır.

"ATATÜRK’TE, LODOSTA KULLANDIĞIMIZ PİST VARDI"

Atatürk Havalimanında, İstanbul’da lodos olduğu zaman kullandığımız bir pist vardı. Kesin denk gelmişsinizdir, boğaz manzaralı bir pisttir. Burada öyle bir pist de yok. İleride planlanacak deniyor ama ne zaman?

"HAVAYOLU ŞİRKETLERİ TAKSİ SÜRELERİ YÜZÜNDEN ZARAR EDECEK"

Yolcu, binince uçağın kalkmasını, inince de uçağı terk etmeyi ister. Burada başlangıçta taksi süreleri 30 dakikayı aşıyordu. Şimdilerde 20-25 dakikaya indi ama bu bile çok fazla. Yakıt tüketimi nedeniyle ekstra maliyet de getiriyor. THY başta olmak üzere büyük havayolu şirketlerinin taksi süreleri nedeniyle zarar açıklaması sürpriz olmaz.

"PİSTLERİN ISITMA SİSTEMİ YOK"

Benim asıl merak ettiğim kar yağdığı zaman ne olacak? Atatürk Havalimanı ki, orası gerçekten çok iyi bir havalimanıydı, kar yağdığı zaman küreme aletleri orada bile çalışmazdı. Bir keresinde uçağa iki saate gidebilmiştim, yolcular da iki saate gelebildi, dört saat kaybımız vardı. Bu kadar büyük bir havalimanında ne yapacağız peki? Burada pistlerin altına ısıtma sistemi yapılmalıydı ama yapılmamış.

"EĞİMLİ YOL BAYPAS EDİLMEZSE KIŞIN SORUN YAŞANIR"

Beni endişelendiren, arkadan dolaşan çevre taksi yolunda hiçbir meydanda görmediğim bir eğimin olması. At nalı gibi bir yol burası. Yokuş yukarı çıkıyor, sonra yokuş aşağı iniyor. Kışın kar yağdığında, uçaklar orada, Allah korusun!.. Muhtemelen o yokuşları baypas edecekler ama yaza girerken böyle olaylar yaşanıyorsa kışın kar yağdığında ne yapacağımızı düşünmeden edemiyoruz?

"ACELE YAPILDIĞINA DAİR O KADAR ÇOK KANIT VAR Kİ"

Bu havalimanının acele yapıldığına dair o kadar çok kanıt var ki, aşağıda ofislere inen yollara inseniz ne demek istediğimi anlarsınız. Burası bir AVM mantığıyla yapılmış ama uçuş ekibinin yolu planlanmamış. Ofislere, çöp asansörleriyle iniyoruz. Dünyanın her yerine uçuyoruz. Oradaki standartları kendi ülkemde de görmek istiyorum bir havacı olarak.

"MEYDAN YERİNE AVM YAPILMIŞ"

Ben canının derdine düşmüş bir havacıyım. Bunlar, yazık günah feryatları. Meydan yerine AVM yapılmış buraya.Biz yolcularımıza, “dünyanın en büyük limanına hoş geldiniz” diye anons yapıyoruz ama bütün bunları da hataların bir an önce düzeltilmesi için söylemek zorundayız. Çok büyük uzmanlar çağırılsın, yeni baştan arızalar tespit edilsin, önlemler alınsın.

MESLEK ODALARI 5 YIL ÖNCE UYARMIŞTI

Tecrübeli pilotun birbirinden önemli uyarıları böyle. Aslında bütün bu uyarılar meslek örgütlerince havalimanı henüz proje aşamasındayken yapılmıştı. Ancak hiçbiri yetkililerce dikkate alınmadı.

İstanbul Havalimanı için önce İstanbul’un akciğerleri olarak adlandırılan Kuzey Ormanları yok edildi. Bölgenin rüzgâr durumunun, uçuş güvenliğini tehlikeye sokacak nitelikte olduğu söylendi ama yetkililer bu uyarıya da kulak asmadı. Sulak zemine yapılmasının riskleri sıralandı, bunu da dinleyen olmadı. İnşaat devam ederken havalimanı şantiyesi sular altında kaldı, doğanın ikazı da ciddiye alınmadı. Yapımında çalışan işçiler iş cinayetleri sonucu yaşamını yitirince arkadaşları isyan ettiğinde öğrendik, “dünyanın en büyük havalimanı” şantiyesinin insanlık dışı koşullarda işçi çalıştırdığını.

İlgili meslek örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının itirazlarının görmezden gelindiği İstanbul Havalimanı, proje aşamasından bugüne kadar her yönüyle tartışılmaya devam ediyor. Ve yıllar önce yapılan itirazlar birer birer haklı çıkıyor.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul İl Koordinasyon Kurulu 3. Havalimanı Çalışma Grubu’nun Aralık 2014 tarihli raporunda Çevre Mühendisleri, Harita Mühendisleri, Jeoloji Mühendisleri ve Şehir Plancıları odalarının İstanbul şubelerinin imzası vardı. Bakın meslek örgütleri kaleme aldıkları raporda, rüzgâr nedeniyle uçakların o havalimanına iniş yapamayacağını 5 yıl önce nasıl öngörmüştü:

Meteorolojik Değerlendirme: …Proje alanı doğrudan deniz üzerinden gelen rüzgârlara açıktır. Uçuş için uçağın gelen rüzgârı önden alması gerekir, yandan ya da arkadan alması tehlikelidir. Ayrıca Türk Hava Kurumu Teknik Birimi’nin, Karadeniz tarafından gelen rüzgârlar nedeniyle projeye onay veremediği bilinmektedir. Bu nedenlerle raporda kullanılan meteoroloji istasyonlarının verileri proje alanındaki değerleri yansıtmamaktadır… ÇED Raporu’na göre yılın 107 günü fırtınalı, 65 günü ise yoğun bulutlu olan bu kıyı bölgesinde hava taşımacılığı ve piste iniş ve kalkışlar fiziksel çevre şartları bakımından sorun yaratabilir.

Sonuç: ÇED raporuna göre meteorolojik durum ortada iken, bu havaalanının uygun olarak çalışabilir olup-olmadığı bile belirsizliğini korumaktadır… Bu tespitler ışığında yapılan değerlendirme göstermektedir ki, 3. havalimanı projesi doğal yaşam ortamlarının ve önemli su havzalarının yok olması ile sonuçlanacak olup proje; ekolojik ve jeolojik kriterler, zemin özellikleri, kazı ve dolgu alanları, kent bilimi ve uçuş güvenliği açısından kabul edilebilir değildir.
 

GazeteDuvar