İşte Halvetiyye tarikatının bilinmeyenleri..

İşte Halvetiyye tarikatının bilinmeyenleri..

İşte 14’üncü yüzyıldan beri faaliyetlerini sürdüren Halvetiyye tarikatının bilinmeyenleri..

14'üncü yüzyılda kurulan Halvetiyye, İslam dünyasında en çok kol ve şubeye sahip tarikat. 1925'te tarikatların kapatılmasına rağmen Türkiye'de ve Ortadoğu ile Kuzey Afrika'da faaliyetlerini sürdürdü.

Halvetilik, 14. yüzyılda İran-Afganistan bölgesinde doğdu. Gizli zikir yöntemini kullanan Sünni bir tarikat olan Halvetiyye, Ömer Halveti tarafından kuruldu. Özellikle Türkler arasında en yaygın olan tarikatların başında yer alıyor. Halvetiyye'nin en önemli özelliği, en çok kol ve şubeye sahip tarikat olması...

AMCASININ YERİNE GEÇTİ

Hazar Denizi'nin güneybatısında bulunan Geylan bölgesindeki Lahican'da doğup büyüyen Ömer el Halveti, İbrahim Zahid Geylani'nin halifesi olarak Harizm'de tarikatı yayma faaliyetinde bulunan amcası Ahi Muhammed Halveti'ye bağlandı. Onun ölümünden sonra amcasının yerine geçti. Ömer el-Halveti, daha sonra Karakoyunlu hakimiyetinde bulunan Tebriz'e giderek irşad faaliyetini burada sürdürdü. Hızla yayılan tarikat süreç içinde kendi içinde ana kollara bölünmeye başladı.

İNANÇ SİSTEMİ

Ömer Halveti, şeriat ilkelerine bağlı, dinle tasavvufun uzlaştırılması temelinde bir inanç sistemi kurmaya çalıştı. Ona göre, şeriatın bütün kurallarına uymak gerekiyor, dinin özü ise ibadet ve zikirden oluşuyor. Halvetiyye tarikatının kurucusu ve pir'i olan Ömer el-Halveti, Tebriz yakınlarındaki Hoy kasabasına, bir dönem Mısır'a, oradan da Hicaz'a gidip hac vazifesini yerine getirdi. Sonunda Sultan Üveys'in daveti üzerine Herat'a gelen Ömer el- Halveti, orada iken bir rivayete göre 1349'da, bir rivayete göre de 1397'de yaşamını yitirdi. Hz. Pir Ömer el-Halveti hakkındaki rivayetlerden biri de, onun manevicihad, ibadet ve takva ehli olup, Halvet'te bin 600 gün kaldığıdır. Şeyh Pir Ömer Halveti'nin hayvani gıdaları yemediği, daima tevhid ve zikr yaptığı belirtiliyor. Ayrıca Tevhid sırasında dağlardaki hoş sesli kuşlar ve diğer hayvanların, ağaç kovuğu içinde oturan Pir Ömer'in etrafını sarıp, halka oluşturarak, Tevhid'i sonuna kadar dinledikleri rivayet ediliyor. Ömer el-Halveti'nin vefatından sonra tarikatın silsilesi Ahi Mirem, Hacı İzzeddin, Sadreddin Hıyavi şeklinde devam ederek, tarikatın ikinci piri, bazılarına göre de gerçek kurucusu olan Seyyid Yahya-yı Şirvani'ye ulaştı. Yahya- yı Şirvani, manevi feyzini Şeyh Sadreddin Hıtavi Hazretleri'nden aldı ve Halifelik makamına erişti. Seyyid İmam Musa Kazım Hazretleri'nin torunlarından olan Yahya-yı Şirvani, Şamahı'da doğup, Bakü'de yaşamını yitirdi. Tarikat buradan Anadolu'ya, Anadolu'dan da Balkanlar, Suriye, Mısır, Kuzey Afrika, Sudan, Habeşistan ve Güney Asya'ya yayıldı. Yaklaşık 40 adet şube kurucusu yetiştiren tarikatın bugünkü feyz ve tesiri, Hazreti Şirvani'- nin çeşitli bölgelere gönderdiği halifeleriyle gerçekleşti. Hz. Şirvani'nin kendi irşad halkasında yaklaşık bin halife yetiştirdiği söyleniyor. Halvetiyye, Anadolu'ya Sadreddin Hiyavi'nin halifelerinden Amasyalı Pir İlyas tarafından getirildi. Yahya-yı Şirvani'nin en önemli halifeleri arasında Dede Ömer Ruşeni, Ruşeni'nin ağabeyi Alaeddin Ali, Pir Şükrullah Ensari, Habib Karamani, Muhammed Bahaeddin Erzincani ve ZiyaeddinYusuf Şirvani başta geliyor. Habip Karamani aracılığıyla Halvetiyye'de bir kol daha meydana geldi. Bu kol, tarikatı Anadolu'nun çeşitli bölgelerine yayan Karamani'nin en önemli halifesi Cemal Halife diye bilinen Cemaleddin İshak Karamani aracılığıyla İstanbul'a da yayıldı. İran, Suriye, Irak ve Mısır'la birlikte Anadolu'ya da yayılan Halvetiyye, zamanla etkinliğini arttırdı. Bu durum Cumhuriyet'in ilanına dek sürdü.

DEVLETTE ETKİLİ OLDU

Halveti kökenli tarikatlar, genelde Osmanlı iktidarının destekçisi konumunda oldu. Devletin önünü açmasıyla bu tarikat her yerde kendisine zemin buldu. Osmanlılar'da 18 padişahın Halvetiye tarikatının kollarına mensup olduğu biliniyor. Diğer bir deyişle Halvetilik, mevcut tarikatlar içinde Osmanlı devletiyle en fazla bütünleşmiş tarikat olarak tanınıyor. Her sınıftan insanlara hitap eden ve mensupları arasında çeşitli meslek sahiplerinin görüldüğü bir tarikat olan Halvetilik, Türk insanını ve toplumunu en fazla etkileyen tarikatlardan biri olarak kabul ediliyor. Buna bir örnek vermek gerekirse Osmanlı'nın yükseliş devri padişahları başta olmak üzere politika, edebiyat, ilim ve sanat dünyasının birçok ünlülerinin ya doğrudan ya da dolayısıyla Halvetilik'ten feyz aldığı biliniyor. Halveti tekkeleri, 1925'te Türkiye'de tekkelerin kapatılmasıyla faaliyetlerine resmen son vermişlerse de bazen gizli, bazen açıktan zikir ve ayinlerini icra etmeye devam etmişlerdir.

HALVETİYYE NE DEMEK?

"Semeratü'l Fuad" adlı eserde, Halvetiyye'nin 'Ha'sının kalpten dünyevi şeyleri boşaltmayı, 'Lam'ının zikrin lezzetini, 'Vav'ının zahir ve batını koruma ve verdiği sözde durmayı, 'Te'sinin temkini, Ye'sinin güçlükten sonra kolaylığı, 'He'sinin ise müşahedeleri (gözlemi) simgelediğini yazıyor.

"DOMUZ YEME, KOYUN YE"

Timur istilası sırasında Her'den göç eden ve Kırşehir'e yerleşen Şeyh Ahi Mirem El-Halveti'nin şu sözleri dikkat çekiyor: "Derviş eğer tarikat yolu ve meleğinin saliki ise, dünya işlerine gönlünün meylini önlemelidir. Bir domuz otlağın köklerini söküp atarak, otlarken orayı berbat eder. Koyun ise, otlağın taze sürgünlerini yiyerek, otlağı biçmiş gibi otların daha gür çıkmasına sebep olur. Bu yüzden koyunun eti hoştur, yiyen kişiyi kamil kılar. Domuzu ise, kalender tabiatlı, şaraba düşkün bir millet olan Hıristiyanlar kebap edip yerler."

ÇINAR AĞACI YÜRÜDÜ RİVAYETİ

Hz. Şaban-ı Veli ve Mustafa Çerkeşi adlı esere göre, Pir Ömer-ül Halveti, bir gün ıssız bir yerde içi boş, bir ağaç görüp bunun içinde halvete niyet edip, halkın bakışları arasında kaybolmuş. Dervişleri ve dostları boş çınarın gövdesinde Hz. Pir'i bulduktan sonra rica edip yalvarmış ve onu Halvet'ten çıkarmışlar. Giderlerken çınarın Allah'ın emriyle Şeyh'in ardından yürüdüğünü görmüşler. Bunun üzerine Şeyh, çınara: 'Niçin sırrımı açığa vurursun? Allah'a ibadetle sana bu kadar zamandır safa ve şeref verdiğim yetmez mi? Yerinde dur,' diye buyurmuş. Çınar da Allah'ın kudretiyle öylece kalakalmış. Pir Ömer-ül Halveti'ye Halvetilik namının verilmesi, Halvet zikrini çok sevip önem vermesinden kaynaklanıyor.

Sabah