Kaynak suyu alabalık tesisine kiralanınca ortalık karıştı

Kaynak suyu alabalık tesisine kiralanınca ortalık karıştı
Güncelleme:

Ordu'nun Fatsa ilçesinde ilçedeki kaynak suyunun DSİ tarafından bir alabalık tesisine kiralanması sonrası jandarma ile vatandaşlar karşı karşıya geldi.

Jandarma ile vatandaşları karşı karşıya getiren olay, Fatsa'ya bağlı Sefaköy Mahallesi'nde 26 Temmuz'da meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, mahallelinin kaynak suyu, Devlet Su işleri (DSİ) tarafından bir alabalık çiftliği firmasına kiralandı. Kaynak suyunun mahallenin içme suyu ihtiyacını karşıladığını belirten vatandaşlar kararın iptali istemiyle Fatsa Asliye Hukuk Mahkemesi'ne dava açtı. Yerel mahkeme dava sonucunda kiralama kararını iptal etti. Firmanın temyiz başvuru üzerine Yargıtay, yerel mahkeme kararını bozdu. Firma yetkilileri mahalledeki evlere giden kaynak suyunu kesmeye çalıştı. Bunun üzerine vatandaşlar ile firma görevlileri arasında gerginlik yaşandı. İhbar üzerine olay yerine sevk edilen jandarma ekipleri, çıkan arbedeye sert şekilde müdahale etti, mahalle muhtarı dahil 11 kişi gözaltına alındı. Vatandaşlar tarafından kaydedilen görüntüler, ABD'nin Minnesota eyaletinde George Floyd adlı siyahi vatandaşın gözaltı sırasında polis tarafından boğazına basılarak öldürülmesini akıllara getirdi.

 MAHALLELİ: MAĞDURUZ
Olayın üzerinden yaklaşık 10 gün geçerken, mahalleli sularının kesildiğini ve mağdur olduklarını belirtti. Jandarma ekiplerinin çıkan arbedede kendilerine çok sert müdahalede bulunduğunu söyleyen mahalleli, olayın ardından devlet yetkililerinden kendilerine ulaşanların olmadığını, mağdur olduklarını vurguladı.

 "HİÇBİR ŞEKİLDE ASKERİMİZE MÜDAHALE EDİP KÖTÜ SÖZ SÖYLEMEDİK ANCAK DARP EDİLDİK"
Sefaköy Mahallesi sakinlerinden olan, gözaltına alınan ve jandarma ekipleri tarafından sert müdahalelere maruz kalan 60 yaşındaki Mustafa Küçük, "Biz, yıllardan beri çocukluğumuzdan bu yana içtiğimiz suyu mahkeme kararıyla kesmeye gelmişler. Yaklaşık 70 hane buradan su içiyor. Bu halk susuz kalmasın diye mücadele ettik, kendimizi ortaya koyduk. İster istemez ‘bu bizim suyumuz, gelin anlaşalım’ dedik ancak kimse yanaşmadı. Sonrasında askerin sertliği il karşılaştık. Yani başımıza gelen bunlardır. Biz haklı olarak suyumuzu savunuyoruz. Hiçbir şekilde asker ve başka biriyle tartışmaya niyetimiz yoktur. Bizi askerlere suyumuzu kesmemelerini söyledik, o anda kadınlar deponun üzerindeydi. Kadınları deponun üzerinden fırlatınca biz galeyana geldik. İstemeden de olsa olayın içerisinde kendimizi bulduk. Hiçbir şekilde askerimize de el kaldırmadık, sert müdahalede bulunmadık, kötü söz söylemedik ancak maalesef asker bizi darp etti. Biz gözaltına alındık, ifade verdik ve geri geldik. Şu anda sularımız akmıyor, taşıma su ile değirmen döndürmeye çalışıyoruz” dedi.

 "SU HER İKİ TARAFA DA FAZLASI İLE YETİYOR"
Mahalle sakinlerinden 63 yaşındaki İsmail Aktaş, gelen kaynak suyunun hem çiftliğe hem de mahalle halkına yettiğini ifade ederek, “60 senelik suyumuz burada çeşitli yerlerde kabotajlarımız vardı, buralardan suyumuzu evlerimize götürüyorduk. 2011 yılının Mayıs ayında alabalık çiftliği bu suyu kiralamış. Ancak burada akan su bize saniyede 12 litre su geliyor, biz bunun bir buçuk litresini kullanıyoruz. Geri kalan su aynı şekilde tahliyeden geri akıyor. Önceden devletin yaptığı depo eskimişti, yola su kaçırıyordu. Zaten o yıkılan depoya da su buradan gidiyordu. Ama biz o depoyu yeniledik bu buraya taşıdık” ifadelerine yer verdi.

 "AMERİKAN POLİSLERİNİN SİYAHİLERE UYGULADIĞI GİBİ 5 ASKER ÜZERİMİZE GELDİ"
“Bir köyü karşısına alıp kimse güç gösteremez” diyen Aktaş, “Bizi burada Amerikan filmlerinde ve Amerika’daki polislerin siyahilere yaptığı baskı gibi, bir belgeseldeki aslanların başka hayvanların üzerine çullanması gibi, asker burada bir kişinin üzerine 5 asker olarak geldi. Benim üzerimde burada 5 tane asker vardı. Müdahale çok sert oldu. Kolundan kurşun yaralı oğlumun üzerinde 5 asker vardı. Burada bizlere kaymakamımız ve valimiz yardımcı olmadı, bu konuda kendileri ile görüşülmedi” şeklinde konuştu.

 "JANDARMA BİZE BİR ANDA MÜDAHALE ETTİ VE NEFES ALDIRMADI"
Mahallenin azası Rekabi Yıldız, yaşanan olayı şöyle anlattı:

“Bu köyümüzün suyu alabalık çiftliğine Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından kiralanmış. Bu suyumuz çok fazla geliyor ancak kanunen kestiler. Kanunen hak onlara verildi ancak bizim bu kaynaktan başka içecek suyumuz da yok. Bu nedenle su kesilmeye geldiğinde biz direniş yaptık, kendi hakkımızı savunduk. Sonra jandarma ekipleri geldi bizleri epey darp etti. Konuyla ilgili bizi valilik, kaymakamlık ve sivil toplum örgütlerinden kimse aramadı, sadece milletvekillerimizden arayanlar oldu. Jandarma bize bir anda müdahale etti, sonra bizi alabora etti ve nefes aldırmadı. 11 kişi gözaltına alındı ve bu şekilde sonuçlandı. Ancak ilerleyen süreçte ne olacağını bizler de bilmiyoruz.”

ALABALIK TESİSİ SAHİBİ: MAHKEME SONUCUNA GÖRE HAKLI OLAN DAVAMIZI UYGULATMAK ZORUNDA KALDIK
Alabalık tesisi sahibi Fatih Sağlık ise işletmeyi 1996 yılında aile işletmesi olarak açtıklarını, İlk etapta babasının üzerine olduğunu ve 2011 yılında babasından devir aldığını ifade ederek şunları söyledi:

“1996 yılında açmış olduğumuz işletmeyi ilk açtığımızda köyümüzde iki adet kaynak suyu vardı. Biri YSE(Yol-Su-Elektrik) tarafından yapılmış olan, insanlara içme suyu olarak tahsis edilen bir depo vardı. Diğeri de boşa akan kaynak suyu idi. 2017 yılına kadar hiçbir şekilde sıkıntımız yoktu. 2017 yılında mahalle muhtarımız YSE tarafından yapılan su deposunu iş makinesi ile kaybedip üzerine asfalt malzemesi dökerek suyu kaybetti. Sonra işletmeme gelen suya el atıldı. Sonrasında ben mahkemeye vermek zorunda kaldım, vermeden önce de kaymakamlık, valilik, il tarım müdürlüğüne gittik ve bana ‘mahkemeye ver, sonucu ortaya çıkar’ dedi. Sonrasında ben 2017 yılında mahkemeye vermek zorunda kaldım. 2022 yılının şubat ayına kadar mahkeme devam etti. Şubat ayında mahkeme sonuçlandı. Mahalle muhtarımıza hem avukatım hem de haber yollayarak haber gönderdik. Ancak bizim haberlerimiz ile kendisi ilgilenmedi. İnsanlar mağdur olmasın diye 5 ay kadar daha bekledim. Sonuç çıkmayınca hakkım olan davanın sonucunu uygulatmak zorunda kaldım. Halkı mağdur eden ben değilim."