Mehmet Baransu çocuğunu kaybetti

Mehmet Baransu çocuğunu kaybetti

Balyoz Davası'nda tutuklanan Mehmet Baransu'nun eşi düşük yaptı.

Balyoz Davası'nda "kumpas" iddialarına ilişkin yürütülen soruşturmanın ilk şüphelisi olarak tutuklanan Taraf gazetesi yazarı gazeteci Mehmet Baransu'nun hamile eşi Nesibe Baransu düşük yaptı. 

Balyoz davasında kumpas soruşturmasında tutuklanan Mehmet Baransu, eşinin düşük yaptığını Taraf gazetesindeki köşesinden duyurdu. Baransu, "Hayatımın en zor yazısı. Hücre, duvarlar üzerime üzerime geliyor. Başardınız, canımı acıtmayı başardınız. Mutlu olabilirsiniz. Anne karnındaki bebekten de intikam aldınız. O artık yok. Aşırı stres, eşime ve bize yaşattıklarınız sonucu, çocuğumuzu kaybettik. Daha dünyaya gözlerini açmadan, isimsiz bir bebeği, elbirliğiyle anne karnında öldürdünüz” dedi. 

Mehmet Baransu'nun Taraf'ta "Katilim kim" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle: 

Hayatımın en zor yazısı. Kelimeler bir türlü sıralanmıyor. Ne yazmalı, kime seslenmeli, hangi vicdana dokunmalı? Nasıl anlatmalı, yazmalı mı yazmamalı mı? Kime kızmalı, kimi suçlamalı, kendimi mi, bir başkasını mı? Kimden hesap sormalı?

Bilemiyorum…

Hücre, duvarlar üzerime üzerime geliyor. Başardınız, canımı acıtmayı başardınız. Mutlu olabilirsiniz. Anne karnındaki bebekten de intikam aldınız. O artık yok.

Hukuksuz uygulamalarınız, işkenceleriniz, baskılarınız sonuç verdi. “Aşırı stres, eşime ve bize yaşattıklarınız” sonucu, çocuğumuzu kaybettik. Daha dünyaya gözlerini açmadan, isimsiz bir bebeği, elbirliğiyle anne karnında öldürdünüz.

Siz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan , siz Başbakan Ahmet Davutoğlu, siz “dindar” AKP ’liler, siz Sulh Ceza Hâkimleri, siz Savcı Gökalp Kökçü…

Anne karnındaki bebeğimiz öldü. Bugün sizlerin en mutlu günü olmalı. Buyurun, konuşun, susmayın. Anlatın hukuksuz uygulamalarınızın sonucunu.

Savcı Gökalp Kökçü… Önce siz başlayın. Beni tutuklattığınız ilk günü hatırlıyor musunuz? Metris’e giderken yanımdaki polisle haber göndermiştiniz; “İtirafçı olursa hemen çıkarırım içeriden, yoksa çıkamaz” mesajınızdan başlayın…

Neyi itiraf etmemi bekliyordunuz? Darbe planını mı, isim isim siyasetçileri tutuklayacağız diyen darbecileri mi? İsrail gibi İstanbul’un ve Türkiye’nin üzerine çökeriz diyenleri mi? Liderleri bir gecede tutuklar, hapse atarız diyenleri mi?

Konuşun Savcı Bey… Bugün sizin konuşma gününüz. Bana değil, eşime değil, hayata gözlerini yummak zorunda kalan isimsiz bebeğimiz için konuşun. Hukuksuz soruşturmanızı, aileme yaşattıklarınızı, bir bebeği ölüme sürükleyişinizi anlatın. Bebeğimiz sizden cevap bekliyor; “katilim kim?”

Katil kim? Siz mi, Sulh Ceza Hâkimleri mi, Yoksa Ankara’daki zevat mı?

Ne önemi var ki… O bebek artık yok. Sayenizde eşim belki bir daha anne bile olamayacak.

Hukuksuzluklarınızı, yolsuzluk iddialarını, Uludere’yi MİT’i, 100 yıllık askerî vesayeti, yaptıklarınızı yazdım diye benden intikam almaya çalışan sizler… Buyurun, bugün konuşma gününüz.

Türkiye’nin geçmişteki tüm günahlarını, hukuksuzluklarını üzerime yıkmaya çalışan sizler, medyanın bir bölümü, siz de mutlu olabilirsiniz. Canımızı acıtmayı başardınız.

“Hak ettin” seslerinizi duyar gibiyim. Evet, tüm bunları hak ettim. Dindarın hırsız olabileceğini, demokratım diyenlerin en büyük askerî vesayet ve darbe sevdalısı olabileceğini düşünemeyen ben hak ettim.

Anne karnındaki çocukların hayatına bile göz diken vicdansızların olduğu bu ülkede, demokrasi ve hukuk savaşı vermeye değmezmiş. Evet, bunu göremediğim için hak ettim.

Mutlu olabilirsiniz, el birliğiyle bizden intikam almayı bildiniz, halen de devam ediyorsunuz. Üzdünüz bizi, hattâ ağlattınız.

Bugün sizlerin en mutlu günü olmalı…

Bu aşkı daha fazla saklayamam
Nesibe’m, canım, meleğim, sevgili eşim;

İsterdim ki bugün bu köşeden sana güzel şeyler yazayım. Sana olan sevgimi, aşkımı dünyaya anlatayım. Tıpkı âşık olduğum gözlerine bakar gibi. Tıpkı âşık olduğum ruhuna seslenir gibi.

Olmadı, izin vermediler. Gözü intikam hırsı bürümüşler, can almaya devam dediler. Bu ülkeye çok şeyimiz fazla geldi. En başta da sevgimiz.

Bu ülkede ajan, terörist kovalamakla görevli istihbarat görevlilerini bile peşimize takmaktan çekinmediler. Ne bekliyorlardı, ne amaçlıyorlardı?

Yılmayacaklardı biliyorum, yılmadılar da…

Anlamadılar beni, anlamadılar bizi. Belki de ben anlatamadım. Sana sevgimi, aşkımı haykıramadım. Hep bir toplumsal baskı, hep bir “denge”.

Şimdi milyonlar duyabilir; Mehmet Baransu âşık olmuş, ben âşık oldum. Aşkımı tüm dünyaya haykırıyorum, hem de hiç kimseden çekinmeden.

Bir kadın bir erkeğin hayatını değiştirebilir mi? Hem de fazlasıyla.

Seni çok seviyorum meleğim. Hayatıma kattıkların için, hayatımı değiştirdiğin için.

Bu günler geçecek. Bu zulümler yapanın yanına kâr kalmayacak. Ve sen dünyanın en güzel ve en iyi annesi olacaksın.

Allah’a emanet ol, dünyanın en sevgi dolu bakışlı eşi.

Seni seviyorum NES, seni seviyorum meleğim…