''23 Milyonun iradesini kapının önüne koydular''

''23 Milyonun iradesini kapının önüne koydular''

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Başbakan Davutolu'nun bırakma kararını bu sözlerle yorumladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti'de yaşanan kongre süreciyle ilgili konuşarak, "23 milyon kişinin iradesini kapının önüne koydular. 23 milyon vatandaşıma sesleniyorum. Senin oylarının bir kişinin gözünde değeri sadece kocaman bir sıfırdır. Bir kişi çıktı. Senin iradeni sıfırladı ve senin seçtiğin başbakanı ertesi gün kapının önüne koydu. Bu bir saray darbesidir. Darbeyi hazırlayan bellidir. Darbeye koşulsuz uyan da bellidir" dedi.

"KİMİN AZMETTİRDİĞİNİ GAYET AÇIK VE NET BİLİYORUZ"

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Yerel Yönetimler Birimi'nin düzenlediği Belediye Başkanları Toplantısı'nın açılışına katıldı. CHP Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen toplantıda konuşan Kılıçdaroğlu, Can Dündar ve Erdem Gül'ün yargılandığı "MİT TIR'ları haberi" davasında karar beklenirken adliye önünde Can Dündar'a silahlı saldırı girişiminde bulunulmasına tepki göstererek, "Bir gerçeğimiz var. Daha dün İstanbul'un göbeğinde Adalet Sarayı'nın önünde bir gazeteci kurşunlanıyor. Yargılanan 2 gazeteci mahkemeye gidip savunmalarını yapıyorlar. Karar çıkmadan önlerine birisi çıkıyor ve onları kurşunluyor. Adalet Sarayı'nın önünde oluyor bu. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Soru şu. Türkiye'yi bu hale kim getirdi? Türkiye'yi kimler yönetiyor ve Türkiye nasıl yönetiliyor? Saldırıya uğrayan gazeteci arkadaşımız diyor. "Kim olduğunu bilmiyoruz ama kimlerin cesaretlendirdiğini, azmettirdiğini biliyoruz'. Biz de biliyoruz. Kimin azmettirdiğini gayet açık ve net biliyoruz" ifadelerini kullandı.

"DEVLETİN TEPESİNDE KİN, İNTİKAM SÖYLEMLERİ OLURSA O ÜLKE ABAD OLMAZ"

Konuşmasında Rize'de geçen sene halka hitap eden Sedat Peker'in sözlerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Devletin tepesinde kin söylemleri olmaz. Eğer bir ülkede devletin tepesinde kin, intikam söylemleri olursa o ülke abad olmaz. O ülkenin kurtuluşu başka şekillerde olur ancak. Böyle bir tabloyu 21'inci yüzyılın Türkiye'si hak etmiyor. Asla doğru bulmuyoruz. Bu olaydan daha birkaç ay önce bir mafya lideri çıktı Rize'de miting düzenledi. Ne söyledi? Oluk gibi kan akacak, dedi. Tutuklandı mı? Hayır. Gözaltına alındı mı? Hayır. El üstünde tutuldu mu? Evet. Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?" diye konuştu.

"VATAN HAİNİ TÜRKİYE'DEN ORAYA SİLAH GÖNDERENLER"

Can Dündar'ın kin ve intikam söylemleri nedeniyle saldırıya uğradığını savunan Kılıçdaroğlu, "Hatırlarsanız doğru haber yaptı diye 2 gazeteci arkadaşımız önce tutuklandı, hapse atıldı. Anayasa Mahkemesi kararıyla serbest bırakıldılar. Bir kişi çıktı "Bunlardan intikam alacağım" dedi. "Bunlar vatan hainidir" dedi. Bu kadar açık ve net bir intikam söyleminde bulundu. Vatan haini doğru haber yapmak değildir. Vatan haini Müslümanı Müslümana kırdırmak için Türkiye'den oraya silah gönderenlerdir. Vatan haini bunlardır. Vatan haini silahlı terör örgütlerine yardım ve yataklı yapanlardır. Terör örgütlerine yardım ve yataklık yapıyor bunlar. Bu vatana ihanet değil midir? Valilere talimat verip "Sakın bunlara dokunmayın" demek vatan hainliği değil midir? Bir ilçede kamyonların üstünde kalaşnikoflar dağıtılırken polis müdahale etmek istiyorum, diyor; ama vali "Müdahale etmeyin, Ankara'dan talimat geldi" diyor. Bu vatan hainliği değil midir? Vatan hainliği bunlardır" açıklamasında bulundu.

"DARBEYİ HAZIRLAYAN DA DARBEYE KOŞULSUZ UYAN DA BELLİ"

AK Parti'de yaşanan kongre sürecine değinen Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu eleştirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Meşru bir hükümetimiz vardı. Halkın oyuna gidilmiş. Adalet ve Kalkınma Partisi ve onun genel başkanı Sayın Davutoğlu, 23 milyon 531 bin 552 oy alarak Ankara'ya gelmişti. Anayasa'ya, yasalara uygun, geleneklerimize uygun olarak geldi başbakanlık koltuğuna oturdu. Peki ne oldu da 4 Mayıs'ta Sayın Davutoğlu kapının önüne kondu? Hangi demokratik kuralın gereği yapıldı bu? Hangi Anayasal ölçüler içinde yapıldı bu? Bunlar daha düne kadar milli irade demiyorlar mıydı? 23 milyon kişinin iradesini kapının önüne koydular. Kim yaptı bunu? 1 kişi. Şimdi ben 23 milyon vatandaşıma sesleniyorum. Senin oylarının bir kişinin gözünde değeri sadece kocaman bir sıfırdır. Sen inanarak sandığa gittin. Kendi genel başkanını seçtin. Başbakan olduğunda çıktın sokaklarda eğlendin. Ama bir kişi çıktı. Senin iradeni sıfırladı ve senin seçtiğin başbakanı ertesi gün kapının önüne koydu. Bu bir saray darbesidir. Demokrasilerde yoktur böyle bir şey. Darbeyi hazırlayan bellidir. Darbeye koşulsuz uyan da bellidir. "Yeter seni kapının önüne koyuyorum" diyen kişi, buna demokrasi adına, kendisine oy veren 23 milyon kişi adına direnmeliydi. "Beni sen seçmedin, beni 23 milyon kişi seçti ve bu koltuğa getirdi" demeliydin sen. O da darbeye teslim oldu. Böyle bir anlayışı asla kabul etmiyoruz"

"BU OLAY BİR PARTİNİN İÇ MESELESİ DEĞİL, DEMOKRASİ MESELESİDİR"

AK Parti'de yaşanan sürecin parti iç meselesi değil, demokrasi meselesi olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, Başbakan Davutoğlu'nun hemşehrileri Konyalılara da seslenerek, "Siz Sayın Davutoğlu'nu seçmek için gece gündüz çalıştınız. Kapı kapı dolaştınız. Başbakan olduğunda çıktınız, Konya'nın bütün caddelerinde şarkılar söylediniz. Sevindiniz. Darbe sonrası Davutoğlu, Konya'ya geldi. Onu kucakladınız. Şu soruyu Sayın Davutoğlu'na sorun lütfen. "Biz seni seçtik. Gecemizi gündüzümüze kattık. Seni başbakan yaptık. Neden bir kişinin iradesine teslim oldun?" diye sorun lütfen. Bunu sorduğunuz andan itibaren demokrasinin kapısını açmış olursunuz. Bu olay bir partinin iç meselesi değildir. Bu bir demokrasi meselesidir. Anayasa meselesidir. Seçimle gelen bir başbakan, bir meşru hükümete karşı sarayda oturan bir kişi darbe yapacak. Darbelerden bıkmadı mı bu millet" dedi.

"ONLARIN SÖYLEDİĞİ İLERİ DEMOKRASİ BİR DİKTATÖRE TESLİM OLAN SİYASAL PARTİ"

AK Partili milletvekillerini de yaşanan sürece tepkisiz kalmakla eleştiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Daha acı olanı koskoca Adalet ve Kalkınma Partisi, 14 yıldır ülkeyi yöneten parti, bir kişinin iki dudağını kendisini hapseden parti sen mi bu ülkeye demokrasiyi getireceksin? Sen neden çıkıp milletin önüne "Ey Cumhurbaşkanı, 23 milyon kişinin oylarıyla iktidar olan bir partinin başbakanını kapının önüne koyamazsın" neden diyemiyorsun? Neden bu cesareti gösteremiyorsun? Eğer bir kişinin iki dudağına hapsetmişse bir parti, o parti; parti değildir. O partinin demokratik inançları da demokrasi de yoktur. Daha düne kadar ileri demokrasi getireceğiz, diyorlardı. Onların söylediği ileri demokrasi bir diktatöre teslim olan siyasal partidir"

"ARKADAN HANÇERLEME BUNLARIN GELENEĞİNDE VAR"

CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Bütün bunlar bir diktatöre yasal zemin hazırlamak için yapılıyor. "Ben Anayasa'ya uymuyorum" diyor. "Ettiğim yemine de uymuyorum" diyor. "Her ne kadar namusum ve şerefim üzerine yemin ettiysem de namusu ve şerefi zaten çöp sepetine attım" diyor. "Ne demek milletin değerleri? Değer sadece bana özgüdür, milletin hiçbir değeri yoktur" diyor. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Önce hükümeti halletti. "Gel" dedi. Tıpış tıpış gitti. "Seni kapının önüne koyuyorum" dedi. "Emredersin" dedi. Böyle bir yapıyı askeri darbeler döneminde bile görmedik. 28 Şubat döneminde de benzer tabloyla karşılaştık. Ama bu tablo oradan çok daha ağır. Neden? Çünkü yol arkadaşı dediği, refiği dediği kişiler tarafından arkadan hançerlendi. Kim? Davutoğlu. Arkadan hançerleme bunların geleneğinde var zaten. Rahmetli Erbakan'ı da arkadan hançerlediler. Kardeşim Esad dediği Esad'ı da arkadan hançerledi. Kaddafi'yi de arkadan hançerledi. Arkadan hançerlenmek soysuzluğun belirtisidir" diye konuştu.

"O DİKTATÖR BOZUNTUSU UNUTMASIN, MECLİS'TE KUVA-YI MİLLİYECİ CHP VAR"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Komisyonlarda olanları görüyorsunuz değil mi? Başkanlık sisteminin olduğu bir ülkede bunları göremezsiniz" sözlerini eleştiren Kılıçdaroğlu, "Halkın hizmetinde başbakan değil, sarayın hizmetinde bir uşak arıyorlar. Umarım sarayın hizmetinde bir uşak çıkmaz. Stratejinin birinci ayağı 64'üncü Hükümet'e darbe yapmaktı. Saray darbesi gerçekleşti. Ne zaman 4 Mayıs'ta. Şimdi sıra geldi TBMM'ye. Onun için de hazırlık yapıyorlar. Buradan açıkça ifade edeyim. O kavgayı çıkaranlar Recep Tayyip Erdoğan'ın yandaşlarıdır. Talimat almışlar. Kavga çıkarın ki ben Meclis'i yıpratayım. Ama hiç kimse unutmasın. O diktatör bozuntusu da unutmasın. O Meclis'te Kuva-yı Milliyeci CHP var, unutmasın bunu" açıklamasında bulundu.

KENNEDY'NİN SÖZÜNÜ HATIRLATTI: SEN DE GELİP GİDECEKSİN

Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları kaydetti: "Esnafın derdiyle ilgilenen var mı? Öyle bir dertleri yok bunların. Bu ne diyor? "İlla ben başkan olacağım'. Yatıyor başkan, kalkıyor başkan. "Ben başkan olursam bunların hiçbiri olmaz" diyor. 14 yıl bu memleketi yönettin sen. Ne oldu da Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduktan sonra bu sevda geldi başına? Neyin eksik senin? Başbakanı atıyorsun. Bakanları atıyorsun. Hakimi, savcıyı atıyorsun. Ama yetmez, diyorsun. İkinci bir adam Türkiye'de istemem, diyorsun. Kennedy'nin bir sözü var "Amerikan mezarları vazgeçilmez bürokratlarla doludur" diye. Sen de gelip gideceksin. Hiç kimse vazgeçilmez değil"

"BİR NUMARALI BÖLÜCÜ BAŞI KAÇAK SARAYDA OTURAN ADAMDIR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik eleştirilerde bulunan Kılıçdaroğlu, "Her şeyi ben yapacağım, diyor. Arkadaş sen bu memleketin başına bela mısın? Yetmedi şimdi ülkeyi bölmeye kalkıyor. Bölücü başı, diyordu. Bir numaralı bölücü başı kaçak sarayda oturan adamdır. Toplumu karpuz gibi ikiye böldüler. Birbirine düşman ettiler toplumu. Farklı görüşte olan insanlar en azından bir arada oturup konuşuyordu. Şimdi neredeyse düşman haline geldiler" dedi.

"SEN TERÖR ÖRGÜTLERİNE YARDIM VE YATAKLIK YAPAN ANLAYIŞI TEMSİL EDİYORSUN"

CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Meydan meydan geziyor. Bir çöp kutusu bir yere konsa onun da açılışına gidiyor. Yetti, bıktık senden. Otur yerine. Buradan TRT Genel Müdürü'nden istirham ediyorum. Arkadaşlarıma söylüyorum. Siz de bir kanun teklifi verin. TRT'de bir kanal Erdoğan kanalı, adına da koysunlar "Recep Bey kanalı" diye. 24 saat tuvalete gidişinden tutun, sabah uyanışına kadar versin. Biz de kurtulalım. Versinler eline prompterı istediği kadar konuşsun. Dünyanın yetkisi var sende. Cumhurbaşkanı sen, başbakan sen, bakan sen, muhtar sen, belediye başkanı sen. Yetmiyor mu? Güçler ayrılığı var. "Ben milli iradeyi temsil ediyorum'. Sen milli iradeyi temsil etmiyorsun. Sen terör örgütlerine yardım ve yataklık yapan bir anlayışı temsil ediyorsun" ifadelerini kullandı.

KILIÇDAROĞLU'NDAN ERDOĞAN'A: KAVGA HASTALIĞINA YAKALANMIŞ, TEDAVİSİ GEREKİYOR

CHP'nin Meclis'te başkanlık sistemine karşı yer alacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Bu adam, bu zat kavga hastalığına yakalanmış bir zattır. Tedavisi gerekiyor. Parlamenter sistem, elbette savunuyoruz. Güçlü bir parlamenter sistem, 150 yıllık tecrübemiz var. Yetmiyor mu? "Hepsini atalım, ben başkan olacağım'. Sevgili diktatör, senin boğazında kalacak çünkü Meclis'te CHP var"

"TBMM'DE DOKUNULMAZLIK TİYATROSU OYNANIYOR"

Dokunulmazlıkların kaldırılmasına yönelik tartışmalara da değinen Kılıçdaroğlu, Meclis'teki fezlekeler üzerinden hükümeti eleştirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "TBMM'de bir tiyatro oynanıyor. Tiyatronun adı dokunulmazlık tiyatrosu. Emin olun hayatımda bu kadar saçma bir şey görmedim. Meclis çoğunluğu AK Parti'nin elinde. İstediği zaman istediği kişinin dokunulmazlığını 2 saat içinde kaldırır. Şimdi Anayasa değişikliği yapacağım, diyor. Kaç oyla olması lazım. 376 oyla. 125-200 oyla bu kalkar. Senin 317 milletvekilin var. Niye kaldırmıyorsun? Vatandaşa terör örgütüne yardım ve yataklık yapanların dokunulmazlığını kaldıracağız, diye. Kaldırın, niye kaldırmıyorsunuz? Biz de destek veriyoruz. Terör örgütlerine yardım ve yataklık yapanlar kimler? Birincisi Adalet ve Kalkınma Partisi'nin üst düzey yöneticileri. Defalarca söyledim. Her şeyde mahkemeye veriyorlar. Bu konuya gelince mahkemeye veremiyorlar. Çünkü bütün delilleri mahkemenin önüne yığacağız. Vatandaşlarıma sesleniyorum. Bu dokunulmazlık tiyatrosuna inanmayın. Milleti kandırmak istiyorlar"