AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, erken seçim tartışmasına yanıt verdi

AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, erken seçim tartışmasına yanıt verdi
Güncelleme:

AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş erken seçim iddiaları için, "Beyhude bir çabadır, beyhude bir gayrettir. Türkiye'nin bugünkü siyasi konjonktürü içinde asla ve kat'a erken seçimi ilgilendiren bir siyasal ortam söz konusu değildir. Türkiye, seçimleri 2023 yılında vakti geldiğinde yapacaktır." dedi.

AA muhabirinin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Kurtulmuş, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisi sonrası yeni dünya düzenine ilişkin soru üzerine, küresel ölçekte olağanüstü yüksek etkileri olan bir krizle karşı karşıya olunduğunu, bu krizin sadece bir bölge ya da ülkeyi değil, dünyanın hemen her tarafını etkileyen muazzam bir kriz olduğunu aktardı. 

Son birkaç asırdır dünyanın böyle büyük bir küresel krizle karşı karşıya kalmadığını, dolayısıyla etkilerinin her alanda ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğunu söyleyen Kurtulmuş, bu anlamda dünyanın mevcut sisteminin de ekonomik ve politik sisteminin de küresel ölçekte büyük değişiklikler yaşayacağı bir döneme girildiğini anlattı. 

Öncelikle insanların zihin dünyalarında ciddi birtakım arayış ve değişiklik taleplerinin ortaya çıkacağını belirten Kurtulmuş, "Çatışmacı, tahakkümcü, gücü elinde bulunduranların dünyayı forse ettikleri bir dünya sisteminden ziyade, dünyada ülkelerin egemen eşitliği prensibi üzerine oturan, iş birliğine dayalı, çatışmaları müzakereyle çözmeye dayalı, dünyanın kaynaklarının ortak kullanımına dayalı, daha paylaşımcı daha dayanışmacı, kamu fikrinin daha fazla öne çıktığı bir döneme doğru girileceği kesindir. Ayrıca dünyada üretim biçimlerinden şehirlerin yapısına kadar birçok alanda, çok yeni ve köklü değişikliklerin olacağı bir döneme giriyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Eğitim uygulamaları bakımından da çok farklı bir düzene girileceğini ifade eden Kurtulmuş, özellikle yüksek teknolojilerin kullanımının yaygın olacağını söyledi. 

"DÜNYANIN A'DAN Z'YE DEĞİŞMESİ GEREKEN YENİ BİR DÖNEME GİRİYORUZ" 

Bundan sonra daha insancıl daha barışçıl daha dayanışmacı ve gerçekten daha hakkaniyetli bir dünya sisteminin kurulabilmesini temenni ettiklerini dile getiren Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:

"Önce zihinlerin değişmesi gerekiyordu. Zihinlerin değişmesiyle ilgili bu pandemi süreci büyük bir uyarıcı olarak ortaya çıktı. İnsanoğluna şu mesaj pandemi vasıtasıyla verildi. Bu belki ilahi bir mesajdır. 'Ey insanlar, böylesine gayriadil, böylesine hakkaniyet dışı, böylesine zulme dayalı bir sistemle devam ederseniz bu dünya bu şekilde sürmez.' Dolayısıyla insanlığın yeni bir sürece doğru geçeceğini görüyoruz. 

İkinci alansa, bu süreçle birlikte zaten daha önceden gözlenmekte olan, 2. Dünya Savaşı'nın ortaya çıkardığı kurum ve kuruluşların tamamının fonksiyonlarını yitirmiş olma durumudur. Şu anda insanlığın neye ihtiyacı var diye baktığınızda bununla ilgili kurumlar kurulmuş. Güvenlik ihtiyacını sağlamak için BM Güvenlik Konseyi, mültecilerle ilgili BM Mülteciler Yüksek Konseyi, sağlık ile ilgili olarak Dünya Sağlık Örgütü, gıda ile ilgili olarak Dünya Gıda Örgütü gibi. Bütün bu kurum ve kuruluşlar uzunca bir süredir maalesef hiç çalışmıyor, hiçbir şekilde insanoğlunun hayrına faaliyetler üretemiyor. Dolayısıyla bu sistemin çökmekte olduğunu biz yıllardır söylüyorduk. Dünyanın A'dan Z'ye değişmesi gereken yeni bir döneme giriyoruz." 

"SÖZ DE İMKAN DA İNİSİYATİF DE TÜRKİYE'YE GELMİŞTİR" 

Numan Kurtulmuş, bu çerçevede dünyada küresel bir finansal mimarinin yeniden kurulması alanındaki çalışmalara ve yeni bir siyasal mimariye büyük ihtiyaç olduğunu, Türkiye'nin bununla ilgili önemli bir imkana sahip olduğunu ifade etti.

Pandemi sürecinde bütün gelişmiş ülkeler sınıfta kalmışken Türkiye'nin üstün bir liderlikle bu süreci güzel yürüttüğünü ve dünyanın birçok ülkesine yardım edebildiğini belirten Kurtulmuş, "Bundan sonra yeni ve adil bir dünya sisteminin kurulabilmesi için söz de imkan da inisiyatif de Türkiye'ye gelmiştir. Biz burada büyük bir imkana sahip olacağız. Bütün küresel platformlarda yeni bir dünya sisteminin nasıl kurulabileceğine ilişkin somut tekliflerimizi de ortaya koyacağız. Örneğin, yıllardır konuştuğumuz, dünyadaki ticaretin milli para birimleriyle yapılması konusunda, bunu belki daha sistematik hale getirecek tekliflerimizi, BM'nin yeniden yapılanması konusunda tekliflerimizi, bölgesel iş birliğiyle bölgesel sorunların, çatışmaların nasıl çözüleceğine ilişkin tekliflerimizi ortaya koyacağız." dedi. 

"3. VE 4. ÇEYREKTEN SONRA EKONOMİ, CİDDİ BİR ŞEKİLDE GELİŞMEYE DEVAM EDECEKTİR"

Yeni süreçte Türkiye ekonomisinin nasıl olacağına ilişkin soru üzerine Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin bu süreçte başından itibaren çok taraflı bir denklemi başarıyla yürüttüğünü, burada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin etkin ve hızlı karar almaya zemin hazırlamış olmasının, yıllar içinde oluşturulan kurumların kapasitesinin güçlü olmasının ve yetenekli, nitelikli insan gücünün bu sürecin bu noktaya gelmesinde büyük etkisi olduğunu söyledi.

Kurtulmuş, bu süreci ilk andan itibaren sadece sağlıkla ilgili bir süreç olarak görmediklerini vurgulayarak, "Pandemiyle mücadeleyi üç ana alanda oluşturduk. Bunlardan biri sağlık, diğeri ekonomi, diğeri toplumsal psikolojinin diri tutulmasıdır." dedi. 

Türkiye'nin ilk andan itibaren senkronize bir ekonomi yönetimi ortaya koyduğunu anlatan Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu: 

"Burada da önemli alanlar tespit edilmiştir. Örneğin sanayici ve üreticilerimizin fabrikalarının üretimlerinin devam etmesini sağlamak için birtakım krediler, destekler devlet tarafından verilmiştir. Esnaf ve sanatkarımızın bu süreçte karşılaşacağı üretim kayıplarının giderilmesi için onlara birtakım destekler verilmeye çalışılmıştır. Üçüncü grup olarak da ihtiyaç sahibi olan geniş bir kitleye, 5,5 milyon aileye biner lira yardımda bulunulmuştur. Türkiye'nin pandemi öncesindeki dönemde de ekonomi yönetiminin fevkalade önemli başarısının olduğunun altını çizmek isterim.

Özellikle geçtiğimiz yıl, 3. ve 4. çeyrekte, Türkiye çok ciddi bir büyüme ivmesi yakalamıştır. Dördüncü çeyrekte yüzde 6 civarında bir büyüme yakalamıştı. 2020'nin ilk çeyreğinde Türkiye beklenen büyümeyi gerçekleştiremedi ama gelen rakamlar ortada, yine yüzde 4,5 civarında bir büyüme oldu. Ayrıca en zor süreç, 2. çeyrektir yani nisan, mayıs, haziran ayları. Nisan tamamıyla ciddi bir şekilde pandeminin etkisinde geçmiştir. Mayıs ayında önemli bir şekilde bu etkinin altında kalmıştır ama şunu çok rahat söylerim, kötü geride kaldı. Türkiye'nin ekonomi bakımından zor süreci, nisan ayı ile birlikte sonlanmış oldu. Mayıs biraz daha iyi, haziran daha iyi olacak ve inşallah 3. ve 4. çeyrekten sonra Türkiye ekonomisi, ciddi bir şekilde gelişmeye devam edecektir." 

"BU KÜRESEL KRİZDEN EN AZ MALİYETLE ÇIKAN ÜLKELERDEN BİRİSİ TÜRKİYE OLACAKTIR" 

Buradaki en önemli avantajın, yapısal değişiklikleri yapmış olarak pandemi öncesindeki süreçle Türkiye'yi, gelişmekte olan diğer ekonomilerden ayrıştırmaya başladıklarını belirten Kurtulmuş, "Türkiye, üretimi esas alan, kendi ayakları üzerinde durmaya gayret eden, küresel ölçekte rekabet edebilen bir ekonomi olmak için çok büyük bir gayret sarf etti. Türkiye en temel problemlerinden birisi olan cari açık meselesinde de cari fazı ilk sefer 2019 yılında, uzun yıllar sonra cari fazda veren bir ülke haline geldi. Yapısal olarak Türkiye ekonomisi, güçlü bir şekilde bu pandemiye yakalandı. Eleştiri yapanların insaflı olması lazım. Maalesef Ana Muhalefet Partisi'nin Genel Başkanı'nın söylediği gibi bu ne bir buhran ve ne de sadece Türkiye'ye ait değil. Fevkalade talihsiz bir tanımlamaydı o. Bütün dünyada küresel bir kriz var ve Türkiye’yi de etkileyen bu krizden milletimizin desteğiyle, hükümetimizin etkin yönetimiyle en az maliyetle çıkan ülkelerden birisi Türkiye olacaktır." diye konuştu. 

ABD için özellikle 2. çeyrek için yüzde 18-25 arasında, Avrupa için yüzde 20 civarında daralma tahminlerinin yapıldığını anlatan Kurtulmuş, böyle bir ortamda Türkiye'nin küresel ekonomiden de en az şekilde etkilenerek, kendi kendine yeterli bir ülke olmak ve özellikle içeride çarkları işletmek konusunda kararlı olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin önemli meselelerinden birinin turizm olduğunu, eskiye dönüş için tüm gayretlerin ortaya konduğunu belirten Kurtulmuş, bir diğer önemli konunun Avrupa pazarı olduğunu, Avrupa pazarındaki iyileşmenin de Türkiye'nin önemli bir beklentisi olacağını söyledi. 

Kurtulmuş, bütün bunları beklerken yapılmaya çalışılanın, içeride alım gücünü arttırarak, ekonomiyi canlandırmak olduğunu aktardı.

"SAĞLIK TURİZMİ BAKIMINDAN DÜNYANIN EN ÖNEMLİ HASTANELERİ HALİNE GELECEK" 

Yeni dönemde bazı sektörlerin öne çıkacağının aşikar olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Bunlardan birisi tarım sektörüdür. Tarım, bütün dünya ve Türkiye için önemli stratejik bir sektör haline gelmiştir. Aynı şekilde yüksek teknolojiler ve bilgi teknolojileri, yeni imkanlarıyla birçok alanda uygulama fırsatı bulacak. Sağlık sektöründe de büyük yatırım ve gelişmeler olacak." dedi.

Pandemi sürecinde inşasına başlanan ve açılışları gerçekleştirilen yeni hastanelerin sağlık turizmine katkılarını değerlendiren Kurtulmuş, şöyle devam etti: 

"Bu hastanelerin açılmasıyla ilgili talimatı Sayın Cumhurbaşkanımız verdiğinde, oradaki ana hedef, çok belirsiz bir salgın süreci vardı, nasıl evrileceği belli değildi. Dolayısıyla pandemiye karşı acil birtakım hastanelere ihtiyaç vardı. Bu bir dünya rekorudur. Olağanüstü teknolojilerle donatılmış, son derece etkin, hasta ulaşımlarının kolay olduğu bir acil durum hastanesi inşa edilmiş. Bu büyük bir başarıdır. Çok şükür hasta sayımız ve yoğun bakım ihtiyaçlarımız azaldı. 

Sancaktepe ve Yeşilköy'deki hastanelerimizin özelliği, yanlarında uçak pistinin olması. Bu hastanelerimiz bundan sonra sağlık turizmi bakımından dünyanın en önemli hastaneleri haline gelecek. Yarın Hadımköy'de hizmete açılacak olan hastaneye rahmetli Dr. Niyazi İsmail Kurtulmuş isminin verilmesi, Cumhurbaşkanımızın hem liderliği hem de büyük bir vefa ve kadirşinaslık örneğini gösteriyor. Bundan dolayı da Cumhurbaşkanımıza milletimiz adına şükranlarımızı ifade ediyorum." 

"TÜRKİYE, SEÇİMLERİ 2023 YILINDA VAKTİ GELDİĞİNDE YAPACAKTIR"

Erken seçim tartışmalarına ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu: 

"Erken seçim tartışmaları, Türkiye'de gündem saptırma çabalarından başka bir şey değildir. Beyhude bir çabadır, beyhude bir gayrettir. Türkiye'nin bugünkü siyasi konjonktürü içinde asla ve kat'a erken seçimi ilgilendiren bir siyasal ortam söz konusu değildir. Türkiye, seçimleri 2023 yılında vakti geldiğinde yapacaktır. Şu anda Türkiye'nin bir numaralı maddesi, bu pandemi süreciyle mücadele etmektir. Kimse 'erken seçim' diyerek, kendi siyasal hevesleri uğruna Türkiye'nin odak noktasını değiştirmeye kalkmasın. 

Türkiye'nin odak noktası, topyekün 83 milyon olarak bu mücadeleyi başarıyla sonlandırmak, pandemiyi geride bırakmak, pandemiden güçlü bir şekilde çıkan uluslararası alanda büyük bir rekabet gücüne de kavuşmuş olan bir Türkiye'ye hizmet etmektir. Gayemiz, pandemi ile mücadele sürecinde başarıyı perçinlemek ve bu süreci geride bırakmaktır. Şartları oluşmadan erken seçimi dile getirmek, sadece muhalefetin hevesidir diyebiliriz. Hiçbir şekilde Türkiye erken seçime gitmeyecek. Erken seçimle ilgili en ufak bir çabamız, gündemimiz, bununla ilgili Türkiye siyasetinde erken seçimi çağrıştıracak herhangi bir olgu söz konusu değildir. Türkiye güçlü bir liderlikle, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni bir kere daha bu pandemi sırasında test etmiş vaziyette, Cumhurbaşkanımızın liderliğinin küresel ölçekte pekiştiği bir süreçte hükümet başarıyla icraatlarına devam edecek. 2023'te bu başarılarını da ortaya koyarak, imtihan edilmek üzere milletin önüne çıkacaktır." 

"IRKÇILIĞIN YÜKSELMİŞ OLMASI, İNSANLIK İÇİN BÜYÜK BİR TEDİRGİNLİĞİ DOĞURUYOR"

ABD'nin Minneapolis şehrinde George Floyd'un polisler tarafından öldürülmesine ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, olayı hüzünle, hayretle, elemle izlediğini belirtti. 

Olayın son derece kötü, ırkçı, faşist bir zihniyetle yapılmış, tasarlanarak işlenmiş bir cinayet olduğunun altını çizen Kurtulmuş, "Meseleyi sadece münferit, Minneapolis'te bir tane polis memurunun işlediği cinayet olarak görmüyoruz. Uzunca bir süredir Batılı dostlarımızı uyarıyoruz. Yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve aşırı sağın yükselmesi, özel olarak İslam karşıtlığı, hem ABD'de özellikle Avrupa kıtasında bunları bazı siyasetçiler '3-5 oy alırız.' diye teşvik ediyor. Irkçılığın yükselmiş olması, insanlık için büyük bir tedirginliği doğuruyor. Bu ırkçı, aşırı sağcı, faşist dalga yükseldikçe, demokrat olduğunu iddia eden Batı ülkelerindeki ana akım siyaset zehirleniyor. ABD'de ortaya çıkan görüntü budur." ifadelerini kullandı. 

Irkçılığın dünyanın en büyük insanlık suçu olduğunu dile getiren Kurtulmuş, herkesin bu konuda çok ciddi olması gerektiğini vurguladı. 

Kurtulmuş, George Floyd'un karşılaşmış olduğu insanlık dışı muameleyle Filistin'de her gün onlarca insanın karşı karşıya kaldığını hatırlatarak, dünyanın neresinde ırkçılık varsa, bunların tamamının insanlık suçu olduğunu kaydetti.

"AVRUPA'NIN GELECEĞİ ÇOK PARLAK GÖRÜNMÜYOR"

Yeni dünya düzeninde AB'yi nelerin beklediğine ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, şunları söyledi:

"20 yıl evvel diyorduk ki 'AB çok hızlı yükseldi ama Avrupa ortak bir savunma sistemi kuramazsa, bir müddet sonra dağılma sürecine girer.' AGİT gibi bir kuruluş vardı ama AB dağılma sürecine girdi. Bunun göstergesi de Kırım'ın Rusya tarafından ilhakına ses çıkaramayan bir AB ile karşı karşıya kaldık. Bu, dağılma sürecinin bir başlangıcıydı. 

Uzunca bir süredir Almanlar ve Fransızlar arasında fikir ayrılıklarının çıkmış olması da ayrı bir sinyaldir. Son olarak İngilizler'in Brexit ile AB'yi terk etmesi, AB'nin çok ciddi sorgulama içine girmesini zorunlu kılıyor. AB çok zor bir döneme girmiştir. Hem kendi iç politik farklılıkları hem de Avrupa'nın genişleyelim mi daralalım mı şeklinde on yıllardır devam eden tartışması, bir de üstüne üstlük Avrupa'nın göçmenler üzerinden çok ağır sınava tabi tutulması... Hepsini üst üste koyduğumuzda Avrupa'nın geleceği çok parlak görünmüyor." 

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Avrupa'nın kendisine yeni bir gelecek inşa edebilmesi için iki şeyin önemli olduğuna işaret ederek, "Birincisi Avrupa genişleme kararı alacak mı almayacak mı? Alacaksa, Avrupa'nın Asya'ya ve farklı kültürlere açılması için genişleme kapısı Türkiye'dir. İkincisi ise Avrupa kendi ortak değerlerini nasıl inşa edecek? Demokrasi, ırkçılık karşıtlığı, ulusların egemen eşitliği prensipleri üzerinden hareket etmek, insan hakları bunlardan bazıları. Bu alanlarda da köklü bir restorasyona, AB'nin ihtiyacı var. Bunları yapabilirse AB toparlayabilir." şeklinde konuştu.