Başbakan o sözlere sert yanıt verdi

Başbakan o sözlere sert yanıt verdi

Başbakan Binali Yıldırım, İstanbul Teknik Üniversitesi'de açıklamalarda bulundu.

Başbakan Binali Yıldırım, mezun olduğu İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ)'nde konuştu. Irak Başbakanı Haydar el İbadi'ye isim vermeden yanıt veren Yıldırım, "Önce siz ülkenizde yaşayan vatandaşlarınıza sahip çıkın. Devlet olmayı bilin. Ondan sonra bunu yapmadan konuşursanız söylediğiniz laflar hep mizahi oluyor" diye konuştu.

Başbakan Binali Yıldırım, mezunu olduğu İstanbul Teknik Üniversitesinin 2016-2017 Akademik Yılı Açılış Töreni'ne katıldı. Törende, Şemdinli saldırısıyla ilgili konuşan Başbakan Yıldırım, "Bugün 10 Ekim. Dün alçakça bir saldırısı sonrası askerlerimiz şehit oldu, vatandaşlarımız hayatını kaybetti. Toplam 15 şehidimiz var. Bugün alçak Gar saldırısının yıldönümü. Hayatını kaybedenler arasında orada İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Öğrencisi Güney Doğan da vardı. Bu öğrencimiz başta olmak üzere bütün canlarımızı rahmetle anıyoruz" dedi. 

Türkiye'nin sahip olduğu coğrafyanın bedelini ödediğini belirten Yıldırım,"Teröristin maalesef kutsal bildiği hiçbir şey yok.  Ne insana ne cana ne hayata kıyarken, en ufak bir tereddüt göstermiyor. Doğrusu  terörle mücadele, ülkemizin yeni karşılaştığı bir durum değil. 40 yıla yaklaşan  bir süreçten bahsediyoruz. Günümüzde ise artık sadece bölücü terör örgütü değil,  aynı zamanda FETÖ terör örgütüyle de DAEŞ gibi bir terör örgütüyle de mücadelemiz  amansız bir şekilde devam ediyor. Türkiye, sahip olduğu coğrafyanın bir anlamda  bedelini ödüyor.Bu coğrafya hep hareketli, hep dinamik olmuştur. Bu coğrafya medeniyetlerin buluştuğu, zaman zaman da çatıştığı bölgelerin başında geliyor " ifadelerini kullandı. 

MİZAHİ OLUYOR...

Irak Başbakanı Haydar el İbadi'nin "Türkiye’nin hiçbir şekilde Musul operasyonuna katılmasına izin vermeyeceğiz” sözlerine isim vermeden yanıt veren Yıldırım'ın açıklamasının satır başları şöyle: 

Suriye ve Irak'ta yaşanan istikrarsız durum en fazla Türkiye'yi etkilemektedir. Bölgeyle fiziki ve gönül bağı olmayan ülkeler, bu bölge bir takım çalışmalar yaparken, bölge ülkelerinin sesi çıkmıyor. En büyük bedeli ödeyen Türkiye'nin meseleye sahip çıkmasından rahatsız olduklarını görüyoruz. Bunu söyleyenlerin önce ülkelerine sahip çıkmaları lazım. Önce siz vatandaşlarınıza sahip çıkın, yok olmalarının önüne geçin, devlet olmayı bilin; sonra Türkiye'ye laf edin. Bunu yapmazsanız, söylediğiniz laflar mizahi olur.

"PKK'YA GIKIN ÇIKMAYACAK..."

 

Orada cirit atan terör örgütleri, bir takım unsurları orada barındırmaya devam ederseniz, Türkiye elbette hudutlarını korumak, vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamak için her türlü tedbiri alır. Türkiye'nin 40 yıldır başını ağrıtan terör örgütü sizin topraklarınızda cirit atacak, gıkınız çıkmayacak. Türkiye, masum insanların hayatlarını korumak için çabalayacak, gayret edecek laf edeceksiniz. Bunun kabul edilebilir bir yanı yok. 

'KARARLILIĞIMIZDA ZERRE KADAR SAPMA YOK' 

Türkiye vatandaşının can va mal güvenliğini sağlamak için her türlü tedbiri alır. Terörle mücadelemiz, bu hainlerin tamamı bu  topraklardan yok oluncaya kadar devam edecek. Buradaki kararlılığımızdan zerre  kadar sapma yok. Her türlü çılgınlığı, her türlü intihar eylemini yapabilirler,  canımız da acıyabilir, şehitlerimiz de olabilir ama şehitlerimizi kalbimize  basacağız ancak ülkenin istiklalinden, istikbalinden, geleceğimiz olan  gençlerimizin aydınlık yarınlarından zerre kadar taviz vermeyeceğiz. Kimse bize  bu konuda nasihat vermeye kalkmasın, demokrasi nutukları atmasın.

SON ÇIRPINIŞLARI 

Son saldırılar terörden medet umanların son  çırpınışlarıdır. Son olaylar özellikle kırsalda büyük zayiatlar veren terör  örgütünün artık kontrol eylemleri olarak tezahür etmektedir. Birçok yerde benzeri  saldırılar güvenlik güçlerimizin hassas ve anlık istihbaratları  değerlendirmesiyle önlenmektedir. Her türlü tedbir alınıyor, daha fazlası da  alınacak.

'TEKLİ EĞİTİME GEÇECEĞİZ'

Eğitim noktasında asla ve asla hiçbir mazeretin arkasına sığınmadık. Bütçemizi 10 kat artırdık, tasarrufu bir kenara bıraktık. Tasarruf yapılır ama gençlerinize cimri davranamazsınız. Onların her türlü bilgiyle donanması için her türlü imkanları seferber ediyoruz.Ülkemiz geçmiş dönemde krizlerden krizlere sürüklendi ve bu imkanlar eğitime aktarılamadı. 2002'de kolları sıvadık, eğitime yeni imkanlar sağlamak için adımlar attık. Altyapıyı, müfredatla ilgili konuları sürekli geliştiriyoruz. Dünyadaki gelişmelere göre kendinizi yenileyeceksiniz. Bilişim altyapısıyla eğitim sınıflarda değil, her yerde öğrencilerimiz bilgiye bir tuşla ulaşabiliyorlar. Akıllı tahtalardan uzaktan eğitime kadar çok büyük projeleri hayata geçiriyoruz. 

Orta vadeli plan kapsamında, 2019'a kadar Türkiye'nin her tarafından tek tedrisata geçeceğiz. Sabahçı-öğlenci kalkacak sabahtan akşama eğitime geçeceğiz. Eksiklerimiz var, bunları gidereceğiz. Yabancı dili sorun olmaktan çıkaracağız. Önemini anlatırız ama bir türlü yabancı dil öğretemeyiz. 

YABANCI DİLİN EKSİKLİĞİNİ İŞ HAYATINDA GÖRDÜM

Ben ortaokul, lise, üniversitede Fransızca okudum, mezun oldum bir şey yok. Ne kadar büyük bir eksiklik olduğunu iş hayatında öğrendim. Yıllar sonra lisan öğrenme ihtiyacı duydum. Yurtdışına gittik, master yaptık. Öğrencilerimize en büyük tavsiyem lisan işini üniversite bitmeden halledin. Mesleki olarak donanımlı olmanız yetmez. Dünyayı okumak için lisana ihtiyacınız var. En az bir yabancı dili öğrenmeniz gerekiyor. Biz artık bunu şansa bırakmak istemiyoruz. Orta öğretimde ilk dörtten sonra, 5'inci sınıfta bir yıl boyunca yabancı dil eğitimizini zorunlu yapacağız. Bu yabancı dil öğrenme işi aradan çıkacak. O yaşlarda öğrenmek daha kolay. 40'ına geldikten sonra öğrenmeye başlarsanız, 2 kelimeyi zor öğreniyorsunuz. Bu işin başında hallolmasını önemsiyoruz. Okul öncesi eğitim çok önemli. Eskiden, okul zamanı eğitim doğru dürüst yoktu, derslerin yarısı boş geçerdi. 3 ay ders kitabı bulmak için koştururduk. Geçen gün bir okul açılışına gittik, 23 tane kitap. Bunu taşıyamaz bile öğrenci. Ders kitabı, yardımcı kitabı, uygulama kitabı... Her şey var. Türkiye'nin her köşesinde bu kitaplar var, her okulda da internet erişimi var. İşlerden başımızı kaldırıp ne yaptığımızı anlatmaya fırsat bulamıyoruz. İnsanlar hizmete erişiyorsa, onun kolaylığını hissediyorsa en güzel reklam odur. 

BİZİM DE FARKIMIZ OLSUN...

Şimdi Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi'yi, Avrasya Tüneli'ni, Ovit Tüneli'ni... Türkiye şekil değiştirdi. Bir ligden başka lige çıktı. En büyük projeler bizde yapılıyor. Biraz da mühendislik farkı olsun. Biz bunları boşa okumadık. Şimdi de dünyanın en büyük havalimanını yapıyoruz. Bu mutluluk hepimizin. İngiltere'den misafirlerimiz geldi, 'Hızlı tren mi var' diyorlar, 'Bizde yok' diyorlar. Çalışın sizin de olsun. Bu zamanı çok iyi değerlendirin. Derslerde çok iyi olmak tek başına bir anlam ifade etmiyor. Yapacağınız başka konular da var. Bir kere eleştirel aklı hakim kılmak için herkes üzerine düşen görevi yapacak. Üniversitelerimizin bilimi, hoşgörüyü, anlaşmayı değil, kutuplaşmayı, hoşgörüsüzlüğü gündemde tuttuğunu görüyoruz. Sanayiyle, hükümetle daha sıkı işbirliği içinde olmasını bekliyoruz. Özellikle teknik üniversitelerin önemli bekletilerimizin olduğunu ifade etmek isterim. Üniversitelerimizin hayatla, toplumla içiçe geçmesi önem arz ediyor. Her zaman birbirimizi anlayalım ve iletişim kanallarını açık tutalım. Üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir mesele olmaz.

Son olarak da, öğrenci kardeşlerime. Bu yıl İTÜ'ye başlayan veya öğrenimi devam eden kardeşlerime diyeceğim şudur. Üniversite bir kantindir, kütüphanedir, arkadaşlık kurulan demokrasi içerisinde tartışma mekanlarıdır. Arkadaşlarınızla birlikte hayata tecrübesi kazandığınız mekandır. Dost olmayı, dertleşmeyi burada öğreneceğiz. Bu yıllar altın yıllardır. Bunu mezun olduktan sonra daha çok arayacaksınız. Bir an önce 'Bitse de gitsek' diye duyguya kapılırsınız ama bu yılları çok özlersiniz. Dolu dolu geçirin, ihtiyacaını duyduğunuz şeylerin temelinin üniversitede atıldığını unutmayın. Üniversitenin en önemli görevi 'universal'den geliyor, üniversal bakın. Analitik bakışınızı geliştiriyor.

2 KERE 2 KAÇ EDER?

Mühendislerle avukatların olaya bakışı farklıdır. Sosyal bilimlerde fen bilimlerinin olayları değerlendirmesi çok farklıdır. Ben bunu Bakanlar Kurulu'nda görüyorum. 2 ile 2 kaç eder diye soruyorsunuz... Hukukçulara soruyorsun 3 ile 5 arasında sayı, mühendise sorsan 4.0, memura sorarsan 'müdürüme sorayım' der, tüccara sorarsan 'kaç olmasını istiyorsun'. Onu Kayseriler söylüyor, diye rivayet edilir. Yarın üniversiteyi bitirince acımasız bir rekabetin içinde olacaksınız. Ne kadar donanımlı, birikimli olursanız o kadar öne çıkacaksınız. Bundan sonra aynı kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz.