CHP aile sigortası teklifini Meclis'e sundu

CHP aile sigortası teklifini Meclis'e sundu
Güncelleme:

CHP "aile sigortası" için anayasa değişikliği teklifini hazırlayarak TBMM'ye sundu. CHP’li Gürsel Tekin “TBMM’de bulunan tüm partilerden de destek bekliyoruz. Gelin, bütçeyi yiyip yok eden kara delikleri kapatalım, kısıtlı kaynakları en çok ihtiyaç duyan vatandaşlarımıza aktaralım. Halka karşı görevimizi yerine getirelim” dedi.

CHP’li Tekin, TBMM’de bulunan tüm partilerden de destek bekliyoruz. Gelin, bütçeyi yiyip yok eden kara delikleri kapatalım, kısıtlı kaynakları en çok ihtiyaç duyan vatandaşlarımıza aktaralım. Halka karşı görevimizi yerine getirelim.

CHP, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun en önemli projesi olan “aile sigortası” için anayasa değişikliği teklifi hazırladı.

Anayasa değişikliği önerisi için çalışma yürüttüklerini belirten CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, “Her gün hepimizin içini yakan haberlere şahit oluyoruz. Ekonomik sorunlar ve yaygınlaşan yoksulluk artık insanlarımızın canını alıyor. AKP’nin uyguladığı politikalar işsizlik ve yoksulluğu derinleştiriyor. TÜİK rakamlarına göre son 1 yılda yaklaşık 1 milyon vatandaşımız işsiz kaldı. Geniş tanımlı işsizlik oranına bakarsanız yaklaşık 8 milyon vatandaşımız işsiz. 28 milyon vatandaşımız yoksulluk sınırı altında yaşıyor.

Türkiye’nin her tarafından büyük bir feryat yükseliyor. Ekonomik kriz sosyal bir krize dönüşmüş durumda. Böyle bir feryada kimse kayıtsız kalamaz. Aile Sigortası sosyal devlet ilkesinin bir gereğidir. Aile Sigortası ile yoksulluk sınırı altında yaşayan vatandaşlarımız hem belirli ve düzenli bir gelire sahip olacak hem de sağlık sisteminden çok daha insanca yararlanabilecek.

Bir açıdan da Aile Sigortası kamu kaynaklarının daha verimli ve halk için kullanılmasını sağlayacak yapısal bir düzenlemedir. Bugün kamu kaynakları bir avuç adamın çıkarları için keyfi olarak çar çur ediliyor. Milletin parası verimsiz ve hiçbir katma değer yaratmayan projelere akıyor.

Biz diyoruz ki bu kaynaklar küçücük bir zümrenin küpünü dolduracağına, 82 milyon vatandaşımızın huzur ve güven içerisinde yaşaması için kullanılsın. TBMM’de bulunan tüm partilerden de destek bekliyoruz. Bütçeyi yiyip yok eden kara delikleri kapatalım, kısıtlı kaynakları en çok ihtiyaç duyan vatandaşlarımıza aktaralım. Halka karşı görevimizi yerine getirelim” dedi.

İşte hazırlanan kanun teklifi;

GENEL GEREKÇE
Anayasa’mızın 2. maddesine göre “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”

Anayasa tarafından teminat altına alınan Sosyal Devlet “Devletin sosyal barışı ve sosyal adaleti sağlamak amacıyla sosyal ve ekonomik hayata aktif müdahalesini gerekli ve meşru gören anlayışla, herkese insan onuruna yaraşır asgarî bir hayat seviyesi sağlamayı amaçlayan bir devlet” olarak tanımlanabilir.

Sosyal devlet anlayışı 19. yüzyılda hâkim olan “jandarma devlet ” anlayışının karşısındadır. Jandarma devlet anlayışına göre devletin görevleri, savunma, güvenlik ve adalet hizmetlerinden ibarettir. Bu anlayışa göre, devletin ekonomik ve sosyal hayata müdahalesi sadece gereksiz değil, aynı zamanda ekonominin doğal kanunlarının işleyişini bozacağından ötürü zararlıdır. 19.yüzyıla kadar jandarma devlet anlayışı ortamında sanayileşme büyük ölçüde gerçekleştirilmiş, ancak bunun yanında önemli sosyal sorunlar ortaya çıkmış; gelir ve servet eşitsizlikleri artmış, sınıf çatışmaları yoğunlaşmıştır. Gelişmiş tüm toplumlar, kamusal barışı ve istikrarı sağlayabilmek için 19. yüzyıldan başlayarak 20. yüzyıla kadar devletin sosyal ve ekonomik hayata müdahalesi yoluyla, sınıf çatışmalarını yumuşatan ve millî bütünleşmeyi sağlamaya çalışan devlet anlayışı olan “Sosyal Devlet İlkesi ”ne geçişi gerçekleştirmiştir.

Sosyal devlet ilkesinde, devletin vatandaşını “hürleştirme” görevi vardır. “Hürleştirme” demek vatandaşın önündeki ekonomik ve sosyal engellerin kaldırılmasıyla kendisini “özgür” hissedebilmesidir ve bu süreç ancak sosyal ve ekonomik koşulların geliştirilmesiyle gerçekleştirilebilir. Anayasa’mız da bu anlayışı benimsemiştir. Anayasamızın “devletin temel amaç ve görevleri” başlıklı 5’inci maddesi şöyle demektedir:

“Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”

Yine Anayasa Mahkeme’miz 1988 yılında sosyal devlete ilişkin yaptığı tanımda “Güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak; gerçek eşitliği, sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlettir. Bu ilke ışığında sosyal güvenlik kavramının içerdiği temel esaslar uyarınca toplumda yoksul ve muhtaç insanlara Devletçe yardım edilerek onlara insan onuruna yaraşır asgarî yaşam düzeyi sağlanmasıyla sosyal adaletin ve sosyal devletin gerçekleşmesine elverişli ortamın yaratılması gerekir” ifadelerine yer vermiştir.

Türkiye, tarihinin yoksulluk ve işsizlik oranlarının en yüksek seviyeye çıktığı günleri yaşamaktadır. 82 milyon vatandaşımızın, yaklaşık 28 milyonuna yakın kesimi yoksulluk sınırının altında, insan onur ve haysiyetine yaraşacak düzeyin uzağında ekonomik standartlarda yaşamaya mahkûm haldedir. Aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, ülkü, duygu, gelenek ve görenek birliği olan tüm vatandaşlarımızın; ekonomik açıdan da asgari düzeyde korunması toplumsal barışımız ve kamusal huzurumuz için tarihi önemde yeni bir adım olacaktır.

Anayasa değişiklik teklifi değişen hükümetlere, değişen siyasi anlayış ya da siyasi kişilere veya seçim vaatlerine bağlı kalınmaksızın; her vatandaşımıza insan onuruna yaraşan asgarî bir yaşam düzeyi sağlamaya yönelik anayasal güvence ile teminat altına alınan asgari eşitlik ve sosyal adalete yaraşır şekilde yaşaması imkânını gerçekleştirmek amacıyla hazırlanmış ve sunulmuştur.

MADDE GEREKÇELERİ
MADDE 1 – Her yurttaş eğitim, sağlık ve adalet kurumlarından eşit pay aldığında insanca yaşam koşullarına ulaşır. İnsanca yaşam; toplumsal refahın, mutluluğun ve gelirin eşit bölüşüldüğü bir düzen içinde kurulabilir. Yoksulluğu ortadan kaldırmak, devletin temel görev ve sorumlulukları arasındadır. Yurttaşların maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli koşulları hazırlamak sosyal hukuk devletinin öncelikli amacı olmalıdır. Çünkü “sosyal” demek “toplumla ilgili” demektir.

Sosyal devlet bütün yurttaşlarımızın bağımsız ve özgür insanlar olarak yaşamını sürdürmesini amaçlar. Toplumu oluşturan en küçük birlik olan aileyi korumak için Aile Sigortası Kurumu sosyal devletin inşası için yeni ve zaruri bir uygulama modelidir. Çünkü aileler aşsız, işsiz kalmadığında toplumun bütünü korunuyor demektir. Aile Sigortası ile çağdaş bir sosyal güvenlik sistemi ve sosyal koruma ağı geliştirecektir.

MADDE 2 – Aile Sigortası, inanç ve köken ayrımı gözetmeksizin, her yurttaşı her türlü dışlanmışlıktan korumayı ve yoksulluğu ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Nesnel ölçütlerle, bireyin ve ailenin onurunu güvence altına alan bir sosyal destek yaklaşımı, Aile Sigortası uygulamasının temel çıkış noktası olacaktır.

Aile Sigortası programına esas oluşturan anlayış, eşitsizlik kadar kırılganlığı da göz önüne almaktadır. Eşitsizlik, gelir ve tüketim gibi ekonomik göstergelerin bireyler arasındaki dağılımı ile ilgilidir. Kırılganlık ise yoksulluk sınırının üzerinde olmakla birlikte, ülke ya da bölge ekonomisini etkileyen bazı olay ve oluşumlar sonucunda yoksul düşme riski olan kesimler için söz konusudur.

Aile Sigortası; yoksulluk, eşitsizlik gibi temel sorunları çözmeye yönelik politika araçlarının yanı sıra yoksullukla mücadelenin sürekliliğini içeren kırılganlık durumunu da kapsamaktadır. Her insan doğumundan ölümüne dek gelir azaltan gider artıran durum ya da tehlikelerle yüz yüze gelir. Evlenmek, çocuk sahibi olmak, yaşlanmak, kaza ve doğal yıkımlarla karşılaşmak kaçınılmaz insanlık durumlarıdır. Ancak yoksullukla ilgili sorun yalnızca ailelerin gelir düzeyinin düşük oluşuyla ilgili değildir. Aileyi oluşturan bireyler içinde çocuk ve yaşlıların durumu ayrıca düşünülmelidir. Çünkü ailelerin yoksulluk düzeyi ya da riski, ailedeki çocuk ve yaşlıların durumuna göre farklılaşmaktadır. Bu durumdan kaynaklanan yoksulluğun ortadan kalkması, ailelerin içinde, özellikle daha güçsüz olan çocukların, kadınların, yaşlıların ve engellilerin korunmasına yönelik, insan odaklı politikaların geliştirilmesine bağlıdır.

Bu bağlamda Anayasal hüküm haline gelecek Aile Sigortası’yla; farklı kurumlar tarafından ailelere ulaştırılan sosyal yardımların yapılış biçiminin yurttaş onurunu zedeleyici niteliği de ortadan kaldırılacaktır. Anayasal güvencede sağlanan destekler vatandaşların oluşturduğu ailelerin yoksulluk eşiğine uzaklık sınırının üzerine çıkmasını sağlayacak şekilde verilecektir.

Aile Sigortası’nın öncelikli hedefi, özgürlüğün önündeki başlıca engeller olan yoksulluk, ekonomik ve sosyal fırsatların azlığı, sosyal hizmet ve bakım olanaklarından yararlanmadaki eşitsizliklerin önlenmesidir.

MADDE 3 – Madde, yürürlük ve halkoylamasına ilişkindir.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI’NDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1 – 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 5 inci Maddesi’nin kenar başlığı “Devletin Temel Amaç, Görevleri ve Sosyal Devlet Sorumluluğu” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Sosyal hukuk devleti, toplumu oluşturan en küçük birim olan ailenin ve vatandaşların, ekonomik ve sosyal özgürlüğünü sağlamakla yükümlüdür.”

MADDE 2 – 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 41 inci Maddesi’nin kenar başlığı “Ailenin Korunması, Aile Sigortası ve Çocuk Hakları” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“5) Kanunla belirlenecek yoksulluk eşiğinin altında gelir elde eden ailedeki her yurttaşa, aylık asgari sosyal destek sağlanacaktır.

6) Aile Sigortası kapsamına alınan tüm yurttaşlar, genel sağlık sigortalı sayılacak ve ücret ödemeksizin diledikleri kamu ve üniversite hastanelerinde tedavi olabileceklerdir.”

MADDE 3 – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoylamasına sunulması halinde oylanır.