CHP'den Suriye uyarısı: İktidar fetih görüntüsü çiziyor

CHP'den Suriye uyarısı: İktidar fetih görüntüsü çiziyor
Güncelleme:

Cumhuriyet Halk Partisi Merkez Yönetim Kurulu, Suriye'ye yapılan Barış Pınarı Harekatı hakkında çok çarpıcı eleştirilerde bulundu. CHP diplomasinin kullanılmadığını söyledi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu’nda (MYK) Suriye’ye gerçekleştirilen harekâtta diplomasinin kullanılmaması ve yanlış politikalar nedeniyle dünyada yalnızlaşan Türkiye’nin bir an önce başta Şam yönetimi olmak üzere bölge ülkeleriyle doğrudan iletişim geliştirmesi gerektiği vurgulandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı da, Suriye’nin iç politikaya malzeme olduğuna işaret ederek “Tayyip Erdoğan fetihten bahsediyor. Fetih nedir? Fetih, bir yere gidersiniz, alırsınız ve orada kalırsınız. Bizim Suriye’deki harekâtı gerçekleştirirken amaç orayı işgal etmek mi?” diye konuştu.

CHP’nin dünkü MYK toplantısında Suriye’ye düzenlenen harekât kapsamlı bir şekilde ele alındı. Edinilen bilgiye göre Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, MYK üyelerine Türkiye’ye yönelik eleştirilerin ana hatlarının ne olduğu konusunda bilgi verdi. Suriye harekâtıyla ilgili sahadaki son gelişmeler hakkında MYK üyelerine sunum yapan Çeviköz, PYD’nin Suriye ile anlaştığını, Suriye ordusunun TSK’nin hedefindeki bazı yerlere girdiği yönünde iddialar bulunduğunu dile getirdi. MYK üyelerine harita üzerinde gelinen son durumu aktaran Çeviköz’ün Finlandiya, Norveç, Almanya, Hollanda, İsveç, Fransa ve ABD’de gündeme gelen ya da gündeme gelmesi beklenen yaptırımlar konusunda bilgi verdiği belirtildi.

BÖLGE ÜLKELERİYLE İLETİŞİM

MYK toplantısında Suriye konusunda diplomasinin işletilmemesi nedeniyle Türkiye’nin yalnız kaldığına dikkat çekildi. MYK toplantısında; Türkiye’nin başta Şam yönetimi olmak üzere bölge ülkeleriyle derhal bu konuda doğrudan iletişim kurulması gerektiği ifade edildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı da partisinin MYK toplantısına ilişkin şu açıklamaları yaptı:

Dış politikayı şahsileştiriyor: Recep Tayyip Erdoğan şahsileştirilmiş bir dış politika anlayışıyla hareket ediyor. Bir hafta Trump’la konuşuyor. Trump’la ilişkilerimizin çok iyi olduğu ifade ediliyor. Sonra dönüyor başka bir hafta Putin ile görüşüyor. Şahsi meselesi haline gelmiş bir dış politika izler durumda. Suudi Arabistan’da da benzer bir şey yaşandı. Birkaç yıl önce kral vefat ettiğinde Türkiye’de 3 günlük yas ilan edildi, ama Suriye’de yapmış olduğumuz harekâta yönelik olarak Suudi Arabistan’ın tavrında bir değişiklik olmadı. Kişisel ilişkilerin devletler arasında olması gereken ilişkilere bir fayda getirmediğini görmüş olduk.

İnönü’nün vasfını göstersin: Amerikan Başkanı Trump, Türkiye’ye ağır hakaretler içeren sözler söylemeye devam ediyor. Erdoğan’ı da hedef alıyor. Trump’ın tweet’lerine iktidar kanadından verilen neredeyse hiçbir tepki yok. İktidar kanadı sus pus. O tweet’lere cevap vermek de CHP Genel Başkanı’na, CHP sözcülerine düşüyor. Keşke iktidar biraz tarih okusaydı ve Johnson mektubu söz konusu olduğunda İsmet İnönü’nün göstermiş olduğu liderlik vasfının yüzde 1’ini gösterseydi. Keşke iktidar 1974’te Barış Harekâtı öncesinde Sayın Ecevit’e yöneltilen yaptırımlardan, haşhaş krizi esnasında söylenenlerden ve Türkiye’nin vermiş olduğu cevaplardan nasiplenseydi.

Suriye’yi iç siyasette kullanıyor:

Trump’la ilişkimiz öyle bir noktaya geldi ki: AKP sözcüleri “Trump iyi ama çevresi kötü” oyununu oynamaya başladılar. Yürüyen Suriye harekâtıyla ilgili iktidar kanadından ısrarla konuyu iç siyasete malzeme yapmaya çalışan bir anlayış ortaya çıktığını görüyoruz. Örneğin Tayyip Erdoğan fetihten bahsediyor. Fetih nedir? Fetih, bir yere gidersiniz, alırsınız ve orada kalırsınız. Bizim Suriye’deki harekâtı gerçekleştirirken amaç orayı işgal etmek mi? Biz dünyaya tam tersini söylüyoruz.

İl başkanlarına var, Meclis’e yok:

Bakıyorsunuz il başkanları toplantısında uzun uzun Suriye konusu görüşülüyor. AKP Genel Başkanı “Birazdan Milli Savunma Bakanımız da bu konuda bilgi verecek” diyor. Milli Savunma Bakanı AKP’li başkanlara bilgi veriyor. Meclis’i bilgilendiren kimse yok. Türkiye tam anlamıyla bir parti devletine, parti de bir hanedan partisine dönüşmüş durumda.

Diplomasi yürütülmedi:

Harekât sırasında Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla yürütülmesi gereken diplomasinin neredeyse hiç yürütülmediğini gördük. Diplomasinin hiç kullanılmadığını gördük. Harekât sırasında tüm dünyada ülkemizin yalnızlaştığını görüyoruz. Bizim şimdiye kadar ısrarla vurgulamış olduğumuz Suriye politikasında; Suriye’nin toprak bütünlüğü önemli bir yer kaplıyor. Aynı zamanda Türkiye’nin en başında Ortadoğu bataklığına sokulmaması gerektiğini söyledik. Uygulanan yanlış politikaların sonucunda Suriye’den 4 milyona yakın göçmen Türkiye’ye geldi. Hükümetin vermiş olduğu rakamlara göre göçmenler için 40 milyar dolar harcandı. Şimdi soruyoruz: Suriye bataklığına girmemizin maliyeti nedir?

Anlaşma bilinmiyor:

Görünen o ki Trump ile Erdoğan arasında bir anlaşma var. Bu anlaşmanın ne olduğunu biz, siyasi partiler, TBMM’deki milletvekilleri biliyor değil. Türkiye’nin kişiselleşmiş, şahsileşmiş bir dış politikaya değil, Türkiye’nin devlet geleneği üzerinden yürüyen, risklerin doğru hesaplandığı, devlet aklının ortaya çıktığı, siyasi partilerin görüşlerinin alındığı ve ihtiyaçların ne olduğunun bilgilendirildiği bir sürece ihtiyaç var.

Bakan Akar açıklayacaktır:

(Akar’ın DEAŞ Hapisanesi’nin boşaltılması konusunda yaptığı açıklamanın anımsatılması üzerine) Sayın Akar bu konuda bilgi verecektir. Kamuoyuna yapmış olduğu bilgilendirmenin detaylarını herhalde paylaşacaktır.

Bunun neresi şaka?:

(Erdoğan’ın Trump’ın açıklamalarını nükte olarak görmek istediğini söylemesi üzerine) Sayın Erdoğan bunun bir nükte olduğunu söylemiş. Erdoğan, şakacı bir insan demeye getiriyor anladığım kadarıyla. “Ekonominizi yok ederim, daha önce de yaptım” ifadesinin neresinde şaka var. Bizim anlamakta ve gülmekte zorluk çektiğimiz bir anlam mı var?

CHP ‘HAMİDİYE ' KULLANMAYA BAŞLADI

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin işletmesi olan Hamidiye Suyu; Ekrem İmamoğlu’nun başkan seçilmesinin ardından Türk Hava Yolları başta olmak üzere pek çok kamu kurumlarında kullanılmamaya başlanması tartışma yaratmıştı. Tartışmaların ardından CHP Genel Merkezi’nde yıllardır kullanılan su markaları da değiştirildi. CHP Genel Merkezi’nde hem damacana hem de bardak su olarak bundan sonra Hamidiye su kullanılması kararlaştırıldı.

Cumhuriyet