CHP'li Gürsel Tekin'den AK Parti'ye: ''Tarih bugünleri de yazacak!''

CHP'li Gürsel Tekin'den AK Parti'ye: ''Tarih bugünleri de yazacak!''
Güncelleme:

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, AK Parti'nin 31 MArt yerel seçimlerine itirazlarını değerlendirdi. Tekin verdiği röportajda, "Saygı gösterin. Ders çıkartın. Yapmazsanız millet sizi asla kabul etmeyecektir. Tarih bunu yazacak." dedi.

İşte CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin'in verdiği o röportaj:

- AK Parti Büyükçekmece’de usulsüz seçmen kaydı yapıldığı gerekçesiyle olağanüstü itiraz talebinde bulundu. YSK bu başvuru hakkındaki kararını “İstanbul’daki seçimlerin iptali ve yenilenmesine” yönelik bir talep olabileceği ihtimali nedeniyle erteledi. İstanbul’da seçimler yenilenmesi ihtimalini nasıl görüyorsunuz?

YSK anayasal bir kurum. Anayasa’nın 79’uncu maddesi seçimlerin genel yönetim ve denetim yetkisini YSK’ya vermiş. YSK bu yetkiyi nasıl kullanacak? Anayasa ve kanunların belirlediği sınıra göre kullanacak. Bugüne kadar YSK belli kararlar vermiş. İstikrarlı bir şekilde bir içtihat oluşmuş. YSK anayasayı, kanunları ve kendi içtihatını yok sayarak bir karar veremez. Böyle bir adım attığı anda Türkiye artık demokratik seçimlerin yapıldığı bir ülke olmaktan çıkar. Bu ülkede halkın kendi yöneticilerini kendisinin seçmesinin garantisi sandıktır. Anayasa yoksa, kanun yoksa, sandıkla gelen sandıkla gitmiyorsa artık bu ülkede demokratik seçimler rafa kaldırılmış demektir. Dolayısıyla YSK’nın böyle bir karar vereceğini asla düşünmüyorum. Daha önce Iğdır’da, Kağıthane’de hangi kararı verdiyse aynı yönde karar vermek zorundadır.

-  Iğdır kararı İstanbul için emsal olabilir mi? Iğdır kararında YSK ne diyor?

Iğdır’da ne olduğunu bir hatırlayalım. 2004 yılında yapılan yerel seçimlerde SHP belediye başkan adayı Hasan Alagöz, yarışı 1444 oy farkla kaybetti. SHP o tarihte “Iğdır’da ikamet etmeyen bir kısım seçmenin hileli yollarla seçmen olarak kütüklere yazdırıldığını, seçimlerin seçmen iradesini yansıtmadığını” ileri sürerek itiraz etti. Büyükçekmece’de AKP’nin iddiasının aynısı. Iğdır İl Seçim Kurulu “seçmen listelerinin askıya çıktığını, itirazların yapıldığını, buna göre listelerin kesinleştiğini” söyleyerek aynen şunu ifade etti: “Kesinleşmiş seçmen kütüklerindeki yolsuzluklara ve 298 sayılı yasanın 130'uncu maddesine dayanılarak seçimin iptali istenemez.”

2014 yılında YSK bu sefer Iğdır ile nihai kararı verdi. Kararda ne dedi? “Sandık seçmen listelerinin itiraz üzerine yeniden alınması ve incelenmesi mümkün değildir. Kesinleşmiş seçmen kütüklerindeki yolsuzluklara ve 298 sayılı kanunun 130'uncu maddesinin birinci fıkrasının altıncı bendindeki hükme dayanılarak mazbatanın veya seçimin iptali istenemez."

Bu ülkede Iğdır’da başka kural İstanbul’da başka kural uygulanamaz. Sandık listeleri çıktı mı? Çıktı. AKP itiraz yaptı mı? Yaptı. Bu listeler kesinleşti mi? Kesinleşti. Şimdi artık bunu gerekçe göstererek seçimin iptalini isteyemezsiniz.

YSK’ya ve yargı organlarına baskı kurarak, medya kuruluşları ile toplumu bombardımana tutarak adeta milli iradeye abluka kurulmuş durumda. Tayyip Erdoğan 1994’te ne diyordu? “Halkım getirdi, halkım götürür.” Bugün halk getirdi, halk götürüyor. O zaman herkes bunu kabul edecek.

- Iğdır hakkında verilen karara benzer kararlar da var mı?

İstanbul İl Seçim Kurulu’nun 4 Nisan 2019 tarihinde verdiği 2019/02-101 sayılı karar var. Orada da İstanbul İl Seçim Kurulu aynı şeyi söylüyor. Diyor ki: “Askı süresi içerisinde ilgili İlçe Seçim Kurulu’na itiraz edildiği, yapılan araştırma sonucunda adreslerde oturmayanlar hakkında seçmen kayıtlarının dondurulmasına karar verildiği ve seçimlerin iptalini gerektirir bir sebebin mevcut olmadığı”na karar verilmiştir.

Kağıthane hakkında Yüksek Seçim Kurulu’nun verdiği 22 Nisan 2014 tarihli 1993 numaralı karar var. Orada CHP olarak biz YSK’ya başvuruyoruz.  “Sandıklarda hile var, usulsüz kaydırmalar var, CHP oyları başka bir partiye yazılmış, hatta bazı sandıklarda seçmen sayısından fazla oy kullanılmış” diyoruz, belgesiyle deliliyle ortaya koyuyoruz, YSK bize diyor ki: “Seçim neticesine etki eder bir aksaklık görülmediğinden seçimlerin iptali ve yenilenmesini istemini red ediyorum.”

Yani YSK istikrarlı bir şekilde benzer taleplere aynı kararı veriyor. Seçimlerin iptalini red ediyor. Şimdi 50 yıllık içtihatı bir kenara bırakıp kimse ben yeni bir içtihat yaratıyorum diyemez. Burada hükümet yetkililerinin de YSK’ya saygılı olması, yargı üzerinde bir baskı ortamı oluşturmaması gerekiyor. Milli iradeye saygı göstermek yenilmeyi de kabul etmeyi gerektirir. Millet getirir, millet götürür. Derslerine çalışsınlar, 5 yıl sonra bir seçim daha var ona hazırlansınlar.

- YSK üyeleri üzerinde bir baskı mı kuruluyor?

Saadet Partisi Milletvekili Sn. Cihangir İslam yaptığı bir açıklamada “Seçimde aktif rol oynayan bazı bakanların YSK üyelerini aradığı şeklinde” duyum aldıklarını ifade etti. Bize de benzer duyumlar geliyor. Böyle bir şeyin düşünülmesi bile korkunç. YSK bağımsız yargı kurumu. Siz kameraların karşısına geçeceksiniz “Patron YSK’dır, yargı bağımsızdır” diyeceksiniz, sonra bakanlarınız orada YSK üyelerini arayacak, bunlarla adeta bir süreç yönetecek. Böyle bir şey kabul edilemez. Bakanların işi yargı organları yerine geçip hüküm dağıtmak değildir. Böyle bir iddianın vuku bulması bile çok ciddi. Hükümet bu iddiaları hemen cevaplamalı ve bu tip işlere karışanlar varsa onlar da artık Bakanlık görevini bırakmalı. Biz bunu talep ediyoruz. YSK üyeleri de her şeyi bir kenara bırakmalı, tarihe, ülkemize ve milletimize karşı görevlerini eksiksiz yerine getirmeli. YSK hükümetin memuru değildir. YSK milletin memurudur. Onların görevi millete ve adalet ilkesine karşıdır. Bu görevde en ufak bir aksama olduğu anda Türkiye artık serbest seçimlerin olduğu ülke olma liginden küme düşer. Bugün Kongo’da, Gambiya’da muhalefet kazanınca hükümet el değiştiriyor. 145 yıllık demokrasi tarihimize biz ihanet edemeyiz.

- Seçimlerin yenilenmesi kararı çıkması halinde ne olur?

Şunu unutmayalım. Türkiye tarihinde bunun örneği yoktur. 1950 yılında serbest seçimleri yaptık. 1 gecede sonuçlar açıklandı. Sayın İnönü Sayın Bayar’ın elini sıktı. “En büyük zaferim” dedi hükümeti barış ve güven içerisinde Demokrat Parti’ye devretti.

1963 yılında darbeden hemen sonra yerel seçimler yaptık. Demokrat Parti’nin halefi olan Adalet Partisi tam 41 ilde seçimleri kazandı. 1 gecede sonuçlar açıklandı. Hiçbir sorun olmadı. Bütün seçilen belediye başkanları görevlerine başladılar.

1980 darbesinden sonra 1983 yılında seçimler yapıldı. Dönemin darbeci Cumhurbaşkanı Kenan Evren seçimlerde açıkça “Özal’a oy vermeyin” dedi. Horoz logolu partiye oy istedi. Millet gitti oyunu Özal’a verdi. 1 gecede seçim sonuçları açıklandı. 3 gün sonra Özal hükümeti kurma görevini aldı.

Bu ülkede darbeciler sandığı kırmaya çalışmadılar. Her şeyde sandığı gösteren, sandığın üstünde ayakta duran AKP sandığı kıramaz. Bu kendisini adeta inkar etmek olur. Sandık sonuçlarını kabul etmeyen bir siyasi parti, siyasi parti olma vasfını kaybetmiş demektir. Siyasi partinin amacı nedir? Seçime girip halkın vekaletini almak. Serbest seçimler yoksa siyasi partiye ne gerek var? Demokrasi hükümetin meşru yollarla halkın tercihiyle el değiştirdiği rejimdir. Sandık yoksa artık halk da yoktur. Kendi hükümetini kendi seçemeyen insanlar, bir zümrenin kölesi haline gelmiş demektir. İstiklal Marşı’nı herkes açsın bir daha okusun. Ne diyor? “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım!” Bu millete zincir vurulmaz. Bu milletle bilek güreşine girilmez. Kafasında böyle akıl dışı, ahlak dışı fikirler olan herkes bir an önce yüzünü yıkayıp gerçek dünyaya geri dönmelidir. AKP’ye çağrım açık. Millet bugün sizi deniyor. Ne yaptığınıza bakıyor. Milletin verdiği dersi alıyor musunuz almıyor musunuz? Seçim sonuçlarını kabul edin. Saygı gösterin. Ders çıkartın. O zaman millet bunu takdir edecektir. Bunu yapmazsanız o saatten itibaren bir daha millet sizi asla kabul etmeyecektir. Tarih bunu yazacak.