Davutoğlu'ndan dokunulmazlık açıklaması

Davutoğlu'ndan dokunulmazlık açıklaması

Başbakan Davutoğlu, HDP'li vekillerin dokunulmazlık fezlekeleri hakkında konuştu.

Başbakan Davutoğlu, Sur'da gerçekleştirilen operasyonlarda sona yaklaşıldığını belirterek, "Sur'da operasyonlar çok kısa sürede bitecek, az kaldı. Birkaç gün kaldı. Nevruza kadar kalmaz" dedi.

Katıldığı canlı yayında soruları yanıtlayan Başbakan Davutoğlu, HDP milletvekilleri hakkındaki fezlekeler için, "Benim vicdani kanaatim, bu ilkeler etrafında gerekli adımın atılmasıdır. Bir insan olarak, yani milletvekili olarak taşıdığımız vasıf dışında bir insan olarak da böyle bir caniyi kutsayan bir tavrın Meclis bünyesinde mazur görülmesi söz konusu olmaz. Onun için net hukuki süreç işler, bu sadece hukuki bir anlam taşır ama o hukuki süreç işlerken Türkiye'de demokratik hukuk devleti kurallarının itibarını kaybettirecek görüntünün oluşmasına izin verilmez" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu'nun konuşmasının satırbaşları şöyle:

"Bugünlerde dokunulmazlık gündemde olduğu için bu fezlekelerin gönderilmesi sanki yeni bir durummuş gibi algılanıyor. Hayır, rutin bir işlemdir, daha önce başka fezlekeler de aynı usule göre gönderilmiştir. Bütün bunları bütçe sonrasında hep beraber değerlendireceğiz ve Meclis'e ulaşmış fezlekelerle ilgili ne yapacağımız hususunu Meclis Başkanımızla da gerekirse diğer parti temsilcileriyle de görüşürüz. Çünkü bütün Meclis'in onurunu temsil eden bir husus. Yani eminim, Cumhuriyet Halk Partisi de MHP de ve geçen gün de vurguladım HDP'nin makul ve vicdan taşıyan milletvekilleri de bu milletvekilinin bir teröristin taziyesine gitmesini kabul etmemiştir."

'SABIR GEREKTİREN BİR İŞLEM'

"(Operasyonlara ilişkin) Nereye ihtiyaç varsa orada yapılacak. Bu bir sabır gerektiren işlemdir. Nerede ihtiyaç varsa orada yapılacak. Gittiğim her yerde tek tek brifing alıyorum. Şimdi zikrederek burada şuralarda yapılacak diye dikkatlerin çekilmesini arzu etmem. Ama nerelerin kritik olduğunu biliyoruz. Bu hainlerin ve alçakların nerelere özel yığınak yaptıklarını biliyoruz. Bütün bu yığınakları da hesap ederek, ülkenin her bir yerinde İstanbul'da, Konya'da, Ankara'da, İzmir'de olan şartlar sağlanıncaya kadar ve ihtiyaç hissedilen yerlerin hepsinde bu çalışmalar yürütülecek. Ama bunlar çok sayıda değil. Sur'da operasyonlar çok kısa sürede bitecek, az kaldı. Birkaç gün kaldı. Nevruza kadar kalmaz." 

'TAMAMIYLA HUKUKİ BİR SÜREÇ'

"Paralelle mücadele hiçbir kurum ayrımı gözetmeden bütün devlet yapısında sürecektir, sürmektedir."

"(Fetullah Gülen'in iadesi konusunda) Yeni bir gelişme yok. Türkiye'nin bu konudaki ABD ile ikili ve uluslararası hukuk çerçevesinde yürütülen teşebbüsleri var. Ümit ederiz en kısa zamanda netice alınır ama bu temaslar sürüyor." 

"(Zaman gazetesine kayyum atanması) Bu tamamıyla hukuki bir süreçtir. Basın özgürlüğü konusunda Türkiye'de kimsenin şüphesi olmamalıdır ama basın faaliyetiyle, basın faaliyetini örterek yapılan başka faaliyetler arasındaki ayrımı da hepimiz yapmak durumundayız. Türkiye'de hükümetimiz aleyhine, Türkiye'de genel olarak eleştirel anlamda yayın yapan çok sayıda basın yayın organı var. Hiçbirisine de herhangi bir hukuki işlem yapılmıyor. Çünkü eleştiri en doğal haktır ama burada söz konusu olan sadece bir basın faaliyeti değil özellikle meşru halk desteği ile iktidara gelmiş bir hükümete ve onun organlarına geçmişten beri yürütülen bir operasyonun neticesinde gelinen bir noktadır. Dolayısıyla burada bu Paralel Yapı'nın ve kara para aklama da dahil birçok işlemin söz konusu olduğu bir hukuki iddianame var ve bunun da nihai kertede belirleyicisi ve bu sürecin yürütücüsü yargı organlarıdır, kesinlikle hükümetimizle bu anlamda yönlendirici bir ilişki hükümetimiz açısından söz konusu değildir. Bu yargı organlarının aldığı kararlar da uygulanacaktır."

'YAŞANANLARDAN SONRA BU DEĞERLENDİRİLİR'

"(Anayasa Mahkemesinin Can Dündar ve Erdem Gül'e ilişkin kararı) Anayasa Mahkemesinin birincil mahkemede süregiden bir davayı öne alarak ki Anayasa Mahkemesi bu anlamda toplumun değişik kesimlerinden gelen ve bazen de hukukçu kimliği olmayan üyelerden de oluşan bir yapı, birincil mahkemenin yerine geçerek, daha sonra karar vermesi gereken Yargıtay'ın yerine kendini koyarak karar vermesi, hukuk sistemimizi keşmekeşe sokar ve gereksiz yere bireysel başvuru hakkının istismar edilmesine ve Anayasa Mahkemesi üzerinde büyük bir baskı oluşmasına yol açar. Hepimizin bunu yeniden düşünmesi ve hep beraber Anayasa Mahkemesinin bu konudaki yetkisinin doğru anlaşılmasını temin etmemiz lazım." 

"(Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un değiştirileceği iddiaları) Şu anda böyle başlamış bir çalışma yok. Bütün bu yaşananlardan sonra bu değerlendirilir."

AA&İHA