Ekrem İmamoğlu ''İstanbul'da kazanacağız'' dedi ve oy oranını verdi

Ekrem İmamoğlu ''İstanbul'da kazanacağız'' dedi ve oy oranını verdi
Güncelleme:

CHP'nin yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu, 31 Mart seçimlerinde %51 oyla seçimleri kazanacaklarını açıkladı.

CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, Cumhuriyet'ten Leyla Kılıç'a verdiği röportajda siyaseti bir okul gibi gördüğünü ve iyi bir siyasetçi olmak için iyi bir öğrenci olmak gerektiğini söyledi. 

Ekremoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

Katılımcı demokrasiyi önemsediğini anlatan İmamoğlu, “İnsanı işin içine katar ve kente özen gösterirseniz yanlış yapma riskiniz ortadan kalkar”diyor.

Siyasette babası Hasan İmamoğlu’ndan tavsiyeler aldığını anlatan Ekrem İmamoğlu, “Babam partinle gurur duyacak ve CHP’ye layık olacaksın. Görevini yaparken ayrım yapmayacaksın der. Bende hiçbir önyargı gütmeden toplumun her kesimini dinleyerek ortak masa, ortak akıl kuralıyla İstanbul’un 39 ilçesiyle bu kenti yöneteceğim” diye konuşuyor. İmamoğlu sorularımıza şu yanıtları verdi:

Belediyeciliğe ilk adımı nasıl attınız? Siyasette kimlere danışırsınız?

Kıbrıs’ta üniversitede okurken sosyal demokrat dünya görüşüne ilgi duymaya başladım. Okulumu bitirdikten sonra yaşadığım kente dair şikâyetlerim vardı. Orada hayatın dönüşmesiyle ilgili ideallerim oluştu. Bu ideallerimin var olan yöneticiler tarafından gerçekleştirilemeyeceği inancıyla belediye başkanlığına arkadaşlarımın desteğiyle ve hedeflediğim gelecekle dahil oldum.

2009’da CHP Beylikdüzü İlçe Başkanı oldum. 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde Beylikdüzü Belediye Başkanı seçildim. Siyaseti ben sahada bir okul gibi görüyorum. İyi bir siyasetçi olmak istiyorsanız her gün her an iyi bir öğrenci olmak zorundasınız. Siyaset insanları içine alan bir kavram ve bu yüzden öğrenmeye açık ve pratik olmalısınız. Babam Hasan İmamoğlu’nun siyasetin içinde olmasından dolayı çocukluğumda da oldukça siyasi kimlik tanıdım.

Siyasetin içinde olan insanların bir üst kavramlarını gördüm. O dönemde siyasetten uzaklaştığımı fark ettim. Siyasette babamdan tavsiyeler alırım. Bana hep partinle gurur duyacak ve CHP’ye layık olacaksın. Görevini yaparken ayrım yapmayacaksın. Makamın yükseldikçe tevazun artsın der. Bu da bende hep öncelik olmuştur.

Belediyecilik anlaşınızda en çok önem verdiğiniz unsur nedir?

En çok önemsediğim unsur kesinlikle katılımcılık. Katılımcı demokrasiyi yürekten savunuyorum ve çok önemsiyorum. İşin içine biraz da insana saygıyı ve kente özeni kattığınızda yanlış yapma riskiniz ortadan kalkar. İnanılmaz değerli ve memnuniyet verici işler üretir, sonucunda da başarırsınız. 
İlk iş trafik sorunu

Başkan olarak seçilirseniz İstanbul için ilk olarak ne yapacaksınız?

İstanbul’un birçok sorunu var. Burada ortak akıl ve ortak masa kavramı sürecin içinde her zaman olacak. İlk gün kuracağınız kavram nedir derseniz ortak masa ve ortak akıl derim. Ulaşım sorunu kesinlikle en öncelikli meselem. Türkiye’de ve dünyada bu alanda çalışan çok değerli uzmanlar var. Hiçbir önyargı gütmeden toplumun her kesimini dinleyip İstanbul’daki birçok tali noktada ulaşım sorunlarını çok rahatlıkla çözebileceğimi biliyorum. Ben 5 yıldır süreci izleyen ve içinde olan bir belediye başkanıyım. Masada herkes bulunacak ve ilk işimiz trafik olacak. İstanbul’da trafik ve ulaşım sorununu çözeceğiz.

İstanbul için birçok aday adayı da çalışmalar yürüttü. Onlardan faydalanacak mısınız? 

Başkanlık sürecimde de savunduğum katılımcılığı uygulayarak arkadaşlarımızla her konuda görüşeceğiz elbette. İstanbul için bir sözü olan benim için çok değerlidir. Kaldı ki İstanbul için çok değerli işler yapmış, sürece katkı sunmuş benim partili yol arkadaşlarım var. Dolayısıyla onlara olan ilgim her zaman üst seviyede olacak ve birlikte çok faydalı iş birlikleri yapacağız.

‘İstanbul ittifakı’

AKP ve MHP ittifakının yerel seçimlere de yansımasını nasıl değerlendiriyorsunuz? İttifakın tabana etkisi nasıl olacak?

Ben yapılan ittifaka ilişkin bir sorun görmüyorum. Dilimizin herkesi kapsayacağına inanıyorum. İstanbul’da partiler üstü kavramlarla bu sürece hazır olduğumuzu belirtebilirim. Dolayısıyla bizim talep ettiğimiz oyun adı ‘İstanbul İttifakı’. Bu ittifak kavramıyla İstabul’da yaşayan tüm yurttaşların oyuna talibim. Seçim sonrası ortaya çıkacak oy oranını da bugün kestirmek zor tabii ama İstanbul ve birçok il ikili bir seçime gidiyor gibi. İkili bir seçimde kazanmak için yüzde 51 gerekiyor ve gereken oy oranı buysa biz de bunu başaracağız.

İYİ Parti tabanının size yaklaşımı nedir?

Ben çok farklı eğilimlerden ve siyasi partilerden oy alarak bir önceki seçimde Beylikdüzü Belediye Başkanlığı’na seçildim. Oradaki tavrımızın karşılığını oylarla aldık. İlçe başkanlığı ve adaylığım sürecimde ne söz verdiysem onları yerine getirdim. Mevcutta belediye başkanlığı deneyimimin yanında herkesi kapsayıcı bir siyasi tavra, duruşa ve dile sahibim. Bu duruşun içinde her kesimden insan kendini bulabilir. Partimizin İYİ Parti ile bir ittifakı var evet ama bizim güvencemiz sadece yukarıda yapılan ittifak değil. Bizim esas hedefimiz tabanda ittifaktır. Bu tabanda da herkes var.

‘Göreve hazırım’

Adaylığınızı nasıl ve ne zaman öğrendiniz. Nasıl bir tepki verdiniz? 

Partimizin içinde ve kamuoyunda oluşan bir talep elbette vardı. Bu talep bana da ulaşıyordu. Zaten adayım demekle her şey olmuyor. Koşullar sizi oraya taşıyor. Bugüne dek yaptığım işler, çalışma biçimim, becerilerim beni buraya taşıdı. Bu manada hem, parti yöneticilerimiz, hem partililerimiz hem yakın çevremiz bunu istediklerin belirtiyorlardı. En nihayetinde de sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun sürece dönük pozitif bakışını öğrendim. Alttan gelen bu talep ve istekle ben de bu sürece kendimi hazırlamış oldum. Partinin yetkili kurullarından bu teklif geldikten sonra ben de kendimi net olarak hazır hissettiğimde görevi kabul ettim.

‘İstanbul nefes alacak’

Laboratuvar olarak nitelendirdiğiniz Beylikdüzü’nde sanata, ulaşıma, sosyal yaşama nasıl yatırımlar yapmıştınız? İstanbul için bu alanlarda neleri gerçekleştireceksiniz?

İstanbul’un dünyaya mal olmuş ve bu anlamda kendini vitrine koyacağı hiçbir çalışması yok. Sanata dair elbetteki yerel değerler üzerinden çok iyi işler yapılıyor ama bunları böylesi büyük bir kentin dünyaya servis etmesi ve çekim merkezi olması lazım. Eğer siz dünya çapında çok yaratıcı isimleri İstanbul’a çekemiyor, yerli sanatçılarımıza burada alan açamıyor, festival ve sanat buluşmaları gerçekleştiremiyorsanız eksiksiniz demektir. Bizim sosyal hayata dönük, içinde kültür, sanat, spor gibi birçok alanda markalar yaratmamız gerekiyor. Bu konuya ilişkin de çok değerli çalışmalarımız var. Bazen insanların önünü açtığınızda onların yaratıcı duygularına zemin hazırladığınızda tahmin edemeyeceğiniz işler bu kentten çıkar. Biz de bunu yapacağız ve İstanbul’u bir çekim merkezi haline getireceğiz.

Seçilmeniz halinde diğer partili belediyelerle iletişiminizi nasıl tutacaksınız?

En değerli kavramlarımızdan bir tanesi de kimseyi dışarıda bırakmamak. Ortak masa, ortak akıl kuralıyla ilerleyerek İstanbul’un 39 ilçesiyle beraber hareket edeceğiz. Bu 39 ilçeden hiçbir İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile aynı masada oturup karar alamadım diyemeyecek. Bu konuda ben kendimi teminat olarak gösteriyorum. Hangi partiden olursa olsun seçilecek ilçe belediye başkanları bugüne kadar en iyi idare sürecini benimle birlikte yaşayacak.

Toplumda, AKP kaybederse kaos, iç karışıklık çıkabilir korkusu yaratılıyor. Bu konuda düşünceleriniz nelerdir?

Milletimizin derin ve büyük bir vicdanı var. Böyle bir şey olamaz. Bunu düşünen insanlar iktidarların değiştiği dönemlere geri dönsün. Biz güvenceyiz. Beylikdüzü’nde nasıl ki değişim mutluluğu getirdiyse, İstanbul için de öyle olacak. Böyle bir endişe olmasın Türkiye’nin çok donanımlı bireyleri var, toplumun vicdanı var. Karışıklık gibi düşüncelere yer vermemeliyiz. Türkiye’de bir iktidar bittiğinde yerine daha dinamik daha donanımlı ve süreci daha iyi tahlil eden başka bir iktidar gelir. Bizim İstanbul’a gelmemizle birlikte yurttaşların ilk gün hissedecekleri şey oksijen olacak. Havayı içlerine daha derin çekecekler. İstanbul bizimle nefes alacak.

Rehabilitasyona şart

Seçildiğiniz takdirde İBB’nin bütçesini nasıl değerlendireceksiniz? 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin genel bütçesinin ciddi anlamda bir rehabilitasyona ihtiyacı var. Tasarruf yapılmalı ve kaynak yaratılmalı. İstanbul kentinin de kendi kaynaklarını yine kente harcaması gerekiyor. Bu anlamda İstanbul bir kaosun içinde. Kısa, orta ve uzun vadede bütçe planlaması çalışmamız olacak. Bunun içinde var olan bütçenin yanı sıra kaynak yaratma konusunun üzerinde duracağız. Tasarruf içinde en üst seviyede çalışcağız. Projelerde öncelikli harcamalar da olacak. Bütçe konusunda hedef aldığımız nokta insanların yaşamını rahatlatmak. Günlük rutin ihtiyaçlar dışında belediyecilik hizmetleri konusunda İstanbul’da yapılacak çok iş var. İstanbul çok kabiliyetli bir kent. Kaynak üretme ve ekonomiye katkı sunma anlamında derin bir alan.

Rakiplerinize karşı partizan bir dil kullanmayacağınızı söylüyorsunuz. Ülkede toplumu kutuplaştıran bir siyasal dil olduğunu sıkça tekrarlıyorsunuz. Bunun önüne nasıl geçeceksiniz?

İktidarın kutuplaştırıcı söylemlerini görmezden geleceğiz. İnsanların vicdanı ve ahlakı ile hareket etmelerine imkân tanımak lazım. Bu noktada ayrıştırıcı bir dille anlatılmaya imkân vermemek lazım. Ben de imkân vermeyeceğim. Kendi alanımda ve kampanyalarımda topluma sadece neler yapacağımı anlatacağım. Buna müthiş bir sabır gerekiyor farkındayım, ben de iyi ki çok derin bir sabra sahibim. Kısaca iktidarın söylemlerinden kaygı duymuyorum.
 

Cumhuriyet