Kılıçdaroğlu Millet İttifakı'nın ekonomi stratejisini açıkladı

Kılıçdaroğlu Millet İttifakı'nın ekonomi stratejisini açıkladı
Güncelleme:

İzmir'de gerçekleşen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde Millet İttifakı Genel Başkanlar Buluşması yapıldı. Programda konuşma yapan Kemal Kılıçdaroğlu "Bugüne kadar büyük sıkıntılar çektiğimizi biliyoruz. Öyle bir sistem öyle bir düzen kuralım ki kim iktidara gelirse gelsin bir daha bu tür krizlerle Türkiye karşı karşıya kalmasın" dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin beşinci gününde Millet İttifakı genel başkanları bir araya geldi.

Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde düzenlenen Millet İttifakı Genel Başkanlar Buluşması’na Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanı sına DEVA Partisi lideri Ali babacan , Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal katıldı. Kongrede bulunan liderler arasında ise İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in olmadığı görüldü.

Açılış konuşmasını yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer konuşmasına "Çok değerli genel başkanlarımız, çok değerli müstakbel Cumhurbaşkanımız hoşgeldiniz" ifadeleriyle başladı. Soyer konuşmasına "İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi Türkiye'nin içinden geçtiği kritik anlarda Millet İttifakı'nın attığı tarihi adımlara izmir'den yaptığımız gönülden bir katkıdır. Artık çok iyi biliyoruz ki bir şey değişecek her şey değişecek" şeklinde devam etti.

Kongre'de konuşma gerçekleştiren CHP lideri Kılıçdaroğlu ise "Bugüne kadar büyük sıkıntılar çektiğimizi biliyoruz. Öyle bir sistem öyle bir düzen kuralım ki kim iktidara gelirse gelsin en azından bir daha bu tür krizlerle Türkiye karşı karşıya kalmasın" dedi.

Demokrasi ve güçlü parlamenter sistemi savunduklarını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Demokrasinin gelişmediği hiçbir ülke gelişmemiştir. Dolayısıyla dünyaya baktığınızda kişi başına gelirin en yüksek olduğu ülkelerin tümünde güzel bir demokrasi anlayışı ve geleneği vardır. Biz de demokrasimizi geliştirmek zorundayız. Kuvvetler ayrılığını getirmek zorundayız. Yasama, yargı ve yürütmeyi sağlıklı işleyen, birbirini denetleyen güçler haline getirmek zorundayız. Sağlıklı işleyen hiçbir demokraside denetimsiz alan yoktur. Her bir alan mutlaka denetlenir."

İktidar sahiplerinin halka hesap vermediği durumlarda demokrasinin işlemeyeceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, kuracakları Ulusal Vergi Konseyi ile toplanan vergilerin nereye harcandığını rapor haline getireceklerini kaydetti. CHP lideri "Bu konsey, 85 milyondan toplanan vergilerin nereye harcandığını her yıl toplanarak rapora dökecek, bu rapor da Resmi Gazete'de yayımlanacak. Türkiye’de işçisinden emeklisine, sanayicisinden esnafına kadar herkes görecek" dedi.

'21. yüzyılın ekonomisi artık bir tarım, bir sanayi ekonomisi değil'

Kılıçdaroğlu, TBMM'de Plan ve Bütçe Komisyonu dışında Kesin Hesap Komisyonu kuracaklarını belirterek, bu komisyonun başkanının da ana muhalefet partisinden olacağını ifade etti.

İkinci hedeflerinin "üreten Türkiye" olduğunu belirten ve "Petrolün nerede olduğunu biliyoruz, nasıl çıkarıldığını da biliyoruz" diyen Kılıçdaroğlu, "21. yüzyılın ekonomisi artık bir tarım, bir sanayi ekonomisi değil. 21. yüzyılın ekonomisi artık bilgi ekonomisidir. Hangi ülke bilgi üretirse o ülke hızla büyür ve kalkınır. Bilgiyi nerede üreteceğiz? Üniversitelerde. O nedenle bizim iktidarımızda, Millet İttifakı'nın iktidarında üniversitelerde her türlü düşünce özgürce tartışılacak. Hiç kimse, hiç kimse farklı düşündü diye üniversiteden atılmayacak. Üniversiteler birer bilgi yuvası olacak ve üniversiteler bilgi üretecek" diye konuştu.

Katma değeri yüksek ürün üretemeyen Türkiye'nin gelişemeyeceğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "21. yüzyılın Türkiyesi'nin temel hedefi bilim, sanayide ve teknolojide çip üreten bir ülke olmaktır. Hedefi yüksek koyacağız ve o hedefe mutlaka yakalayacağız" dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, "güçlü bir sosyal devlet inşa" edeceklerini dile getirerek, şöyle konuştu:

"Güçlü bir sosyal devlet inşa edemezseniz istediğiniz kadar üretin ama hakça bölüşmezseniz, toplumun bir kesimi yoksul, bir kesimi varsıl olursa orada huzur olmaz. Orada bereket de olmaz. Huzurun olması, yaratılan kaynağın hakça bölüşülmesine bağlıdır yani hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, güzel bir Türkiye'yi, demokrasiyle, sosyal devletle yeniden inşa edebiliriz. Hiç kimsenin kendisini devletin gölgesi altında, güvence altında hissetmediği değil, hissettiği bir devleti inşa etmek zorundayız."

Sürdürülebilirliği de hedef olarak aldıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Dünya hızla değişiyor. Bilimde, teknolojide büyük değişimler oluyor. Siz bu değişime ayak uydurmak zorundasınız. Sürdürülebilirliğin kilit anahtarı devlete liyakattir yani birikimli insanların devlet yönetiminde olmasıdır. Yani birikimli, üreten insanların üniversitelerde olmasıdır. Yani burada değişim, değişime ayak mı uyduracağız, değişime öncülük mü yapacağız? Bunun kararını vermek zorundayız. Biz değişime ayak uydurmak istemiyoruz. 'Onlar yaptı, biz de yapalım'... Hayır, biz yapalım, onlar bizi izlesinler. Dolayısıyla değişime, dönüşüme, atılıma öncülük yapan bir Türkiye'yi, sadece kendi bölgesinde değil, gerektiğinde dünyada öncülük yapan bir Türkiye'yi inşa etmek istiyoruz."

Kılıçdaroğlu, eğitim sisteminde köklü değişiklikler yapacaklarını belirterek, "Çocuklarımız neyi merak ediyorlarsa, araştırabilecekleri alanlar, onları suçlamadan, onları cezalandırmadan, 'Neden soru soruyorsun?' demeden, ne kadar çok nitelikli soru sorabilirlerse eğitimin de o kadar değerli olduğunu göreceğiz. Bu, sürdürülebilirliğin liyakatle beraber temel anahtarlarından birisidir" dedi.
Program sırasında konuşma yapan bir diğer lider Ali Babacan ise "Ekonomik terimlerin biliyorsunuz anlaşılması zor olabiliyor; neo klasik, epistemolojik kopuş, heterodoks yaklaşım gibi ama ben fazla rakamlar ve grafiklerle sizi yormayacağım dedi.
Grafikli açıklamalarına ilişkin "Bunlar da TÜİK verileri, artık ne kadar inanıyorsanız" ifadelerini kullanan Babacan açıklamasını şu sözlerle devam ettirdi:

"Sayın cumhurbaşkanımız (Kılıçdaroğlu) yemin töreninden sonra bir konuşma yapar diye tahmin ediyorum. İki üç cümle önereceğim; “Ey yazarlarımız, basın mensuplarımız, köşe yazarlarımız, düşünürlerimiz şöyle derin bir nefes alın, artık özgürsünüz”, “Değerli hakimlerimiz, savcılarımız artık rahat olun anayasaya yasalara bakın vicdanınızın sesini dinleyin, kararlarınızı öyle alın yargının bağımsızlığını sağlamak bu kadar kolay”

Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal ise yaptığı konuşmada "Kurumlarımızın bilerek ve istenerek derinliği yok edilmiş olmasının bedelini Hatay ve Kahramanmaraş’ta yaşadığımız depremler vesilesiyle gördük. Bir kişinin emriyle hareket eden, devletin kendilerini kurtarmak için asrın felaketi diyerek propaganda yapılan bir depremi felaket haline getiren işte bu akılsızlıktır. Aslında bu asrın tiyatrosunun provasını bir buçuk yıl önce Antalya’da Muğla’da gerçekleşen yangınlar vesilesiyle zaten görmüştük" dedi.
Uysal sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye, buhran dönemi içerisinde. Cumhuriyet’in fetret dönemini sonlandıracağız. Dişinden tırnağından artırdığıyla kademe kademe inşa ettiği varlığını bir yıkım mühendisleri projesiyle yıkmak isteseniz de yarınlara taşıyacağız. Bu tarih eşikte ülkemizi yeniden kuracak maruz kaldığı riskleri ve meydan okumaları ortadan kaldıracak siyasi bir akla ihtiyacımız var. Daha da vahim, keyfi kararlar alan bir ülkeyiz. Değişimin yüksek olduğu rekabet ile beşeri sermayemiz başta olmak üzere kullanmak ve kodlamak mecburiyetindeyiz. Bulunduğumuz bu tarih eşliğinde Türkiye’yi yeniden işleyen bir demokrasiyle, hukukuyla buluşturabileceği, böyle bir çağda denk bir siyasi akılla, bugün konuştuğumuz problemlerin konuşmayacağı bir ülkeye kavuşabileceğimizi biliyoruz."

Gelecek Partisi Genel başkanı Ahmet Davutoğlu konuşmasında şunları ifade etti:

"Biz nesillerin önünü açmak için 6 parti bir araya geldik. Altılı Masa 200 yıllık modernleşme tarihimizin, 150 yıllık meclis tarihimizin, 100 yıllık Cumhuriyet tarihimizin ve 75 yıllık demokrasi tarihimizin en büyük toplumsal barış projesidir.

Ekonomiyi temizlemek istiyorsak şu anda yaşayan bütün Cumhurbaşkanı, başbakanlar ve önce başta ben olmak üzere ve ilgili bakanların tümü mal varlığı beyanında bulunmalıdır. Ben bu çağrıyı geçtiğimiz yıllarda da yaptım ve önce benden başlayın, hesap vermeye hazırım ama herkes hesap verecek. Hiç merak etmeyiniz siyasi ahlak kanunu mutlaka çıkacak ve bir daha bu ülkede hiç kimse sahip olduğu siyasi pozisyon dolayısıyla mal ve mülkünü servetini asla arttıramayacak."

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Türkiye'nin bölgesine hakim bir devlet olmasının istenmediğini kaydetti.
Bu konuda farklı bir politika izlemekle mükellef olduklarını aktaran Karamollaoğlu, şöyle dedi:

"Elbette biz dünyayla bütünleşelim. Kavga edelim demiyorum ama onların oynayacakları oyunlar karşısında da uyanık olmak, dik durmak mecburiyetindeyiz. Kendimizi güçlendirecek adımları atmak mecburiyetindeyiz. Sayın Kılıçdaroğlu'nun söylediği gibi sanayileşmek bizim en önemli adımımız, en önemli yapacağımız işlerden bir tanesidir."

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale ise İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi'nde olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, genel başkanları Meral Akşener'in selamını iletti.
Kahramanmaraş merkezi depremlerde binlerce insanın evinin yıkıldığını ve geçim kaynaklarının yok olduğunu aktaran Özlale, çok sayıda kişinin memleketini terk etmek zorunda kaldığını söyledi. Özlale, yaşanabilir şehirlerin kurulması gerektiğini sözlerine ekledi.