"Küfür madenin besmelesi gibiydi"

"Küfür madenin besmelesi gibiydi"

Soma'da meydana gelen facianın duruşmasına devam edildi. Faciaya tanık olan bir işçi o anları anlattı.

Manisa’nın Soma İlçesi’nde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 8’i tutuklu 46 sanıklı davanın görüldüğü Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde, tanıkların ifadelerinin alınmasına öğleden sonra da devam edildi. Mahkemede söz alan maden işçisi Hasbi Demir, işçilerin üzeninde baskı olduğunu vurguladı ve "5 dakika otursak hemen küfür ediyorlardı. Amirleri gördüğümüz zaman, elimiz ayağımız titrerdi. Azrail görmüş gibi korkuyorduk. Madende küfür besmele gibiydi, herkes söylüyordu" dedi.

Duruşma başında sanık avukatlarından Kadir Çekin, ocaktaki yangın tüplerinin aylar itibarıyla boşaldıkça doldurulduğuna dair faturalar bulunduğunu anımsatıp, bunların kopyalarını mahkemeye sundu. Ardından ilk olarak mağdur sıfatıyla 6 yıllık bant ekibinde görevli maden işçisi Hasbi Demir, dinlendi. Facia zamanında, A 0 bölgesinde çalıştığını, 14.45 gibi de bir alev geldiğini anlatan Hasbi Demir, "Bandın üzeri yanmaya başladı. Yangına müdahale etmek için yangın tüpü aradığım sırada, hayatını kaybeden Mehmet Efe, beni gördü ve ’Kimse o tarafa gitmesin, yangın büyük, A 0’ın kaçamağına gidin’ diye talimat verdi. Gittiğim kaçamakta, 140 civarında madenci olduk. Saat 17.00 - 18.00 gibi bulunduğumuz yere de duman gelmeye başladı. Şeflerden biri ’Herkes maskesini açsın’ dedi. O zaman işçiler maskesini açmaya korkuyordu, ’Ya büyük bir şey değil de, ceza yeriz’ diye. Sonra maskeleri açtık. Bazılarının maskesi çalışmadı, bazı arkadaşlar ’Küf var’ dedi. Benimkinin de içi bir hoştu ama kullandım. Duman gelince mekanizenin içine gitmeye başladık. Dumana maruz kalmamak için sürünerek ilerledik. Arkadaşlar fazla sürmeden ölmeye başladı. Bayılanları çekmeye çalıştık, iri yarı olanların bile gücü yetmedi. Herkes kendi canını kurtarmaya çalışıyordu. Sonrasını hatırlamıyorum. Ardından yanımıza kurtarma ekibi geldi" dedi.

Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı’nın "Savcılıkta şikayetçi olmuşsun, şikayetçi misin?" sorusuna Demir, "Değilim" yanıtını verdi. İşçilerin üzeninde baskı olduğunu da ifade eden Hasbi Demir, "İş baskısı çoktu. 5 dakika otursak hemen küfür ediyorlardı. Amirleri gördüğümüz zaman, elimiz ayağımız titrerdi. Azrail görmüş gibi korkuyorduk. Madende küfür besmele gibiydi, herkes söylüyordu" dedi. Hasbi Demir ayrıca, müfettişlerin geleceğinin de önceden belli olduğunu, belli bölgelere geldiklerini, o zamanlarda, ev tipi telefonların çelik telefonlarla değiştirildiğini savundu.

"DUMAN FOKUR FOKUR KAYNIYOR GİBİYDİ"

Hasbi Demir’in ardından, yaklaşık 3.5 yıldır facianın yaşandığı madende çalıştığını söyleyen Hüseyin Beki, mağdur sıfatıyla dinlendi. Bant görevlisi olduğunu anlatan Hüseyin Beki, "Çalıştığım sırada bir anda duman geldi. Ondan önce bir patlama sesi duymadım. Duman adeta fokur fokur kaynıyor gibiydi. Dumandan etkilenmemek için kılçık bacaya doğru kaçtık. O sırada elimden bir şey gelmeyecekti. Dumana girmek intihar gibi olurdu. Yine de vicdanen rahatsız olmamak için, belki biri arkadaşı kurtarırım düşüncesiyle, bekledim. Sonra ocağın dışına çıktım. Ardından bir işçi, az geride birisinin olduğunu söyledi, bende inip onu dışarı çıkardım" dedi. Hüseyin Beki, sanıklardan şikayetçi olduğunu ifade etti.

ŞİKAYETİNDEN VAZGEÇTİ

Duruşmada mağdur olarak dinlenen Hüseyin Çökük de, 7 yıllık madenci olduğunu anlattı. Bant ekibinde görev yaptığı olay günü saat 14.25 gibi dinamit atımı yapıldığını, daha sonra çalışmaya devam ettiğini anlatan Göçük, "Saat 14.55 gibi önce beyaz, yaklaşık 30 saniye sonra da siyah bir dumanın geldi. Dumanda yanık kablo kokusu vardı" dedi. Olayın hemen ardından savcılıktaki ifadesinde, dinamit patlatılmadan önce gaz ölçümü yapılmadığını ileri sürüp şikayetçi olan Göçük, Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı’nın sorusu üzerine, hem gaz ölçümünün yapıldığını hem de şikayetçi olmadığını söyledi.

"EKMEĞİNİ YEDİM ŞİKAYETÇİ DEĞİLİM"

Duruşmada son alınan ifade ise, madende bantçı olarak çalışan Fikri Yıldırım’ınki oldu. Olaydan sonra psikolojisinin bozulduğunu, hafıza kaybı yaşadığını, psikolog tedavisi gördüğünü anlatan Fikri Yıldırım, şikayetinden vazgeçmesini ise ilginç biri gerekçeye dayandırdı. Fikri Yıldırım, "Buranın ekmeğini yedim, Allah razı olsun. Şikayetçi değilim" dedi.

TUTUKSUZ SANIĞIN KIRMIZI HALI SORUSU KIZDIRDI

Fikri Yıldırım’ın ifadesi alındığı sırada soru sormak içini söz alan tutuksuz sanıklardan Serdar Günay, müfettişler geldiği zaman yapılan hazırlıklarla ilgili yalan ifade verildiğini savundu, ardından da, "Acaba kırmızı halı da seriliyor muydu?" sorusunu yönetti. Bu soru üzerine hem aileler hem de avukatları, tepki gösterdi. Salonda bulunan bir madenci yakını, "İşsiz madenciler 13 Ekim’den önce arandı. ’Sizi işe alacağız, bizden haber bekleyin’ dendi. Burada mahkemede verdikleri ifadeye göre de tekrar işe alınacaklar" dedi. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı’da, madenci yakınına uyarıda bulunarak susmasını istedi. Bunun üzerine mağdur ailelerini avukatları da, madenci yakınlarının da davaya taraf olduklarını konuşabileceklerini söyledi. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, duruşmayı yarına erteledi.