"Uluslararası Kent Konseyleri Ve Kentler Kongresi" Başladı

"Uluslararası Kent Konseyleri Ve Kentler Kongresi" Başladı

Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Güllüce:- "1950 yılında dünya nüfusunun yüzde 30'u şehirlerde, kentlerde yaşarken, 2010 yılında bu oranın yüzde 50'yi geçmiş olup, 2030 yılında ise yüzde 60 olması tahmin ediliyor."- İstanbul Aydın Üniversitesi Rektörü İzm

İSTANBUL (AA) - İstanbul Aydın Üniversitesi Türkiye Araştırma Merkezi, UNESCO Kültürel Diplomasi, Yönetim ve Eğitim Kürsüsü, Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Orta Doğu ve Batı Asya Bölge Teşkilatı (UCLG-MEWA), Dünya Yerel Yönetim ve Demokrasi Akademisi Vakfı iş birliğiyle düzenlenen "Uluslararası Kent Konseyleri ve Kentler Kongresi" başladı.

İstanbul Aydın Üniversitesi'nde gerçekleşen kongrenin açılışında konuşan Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, kongrenin önümüzdeki yıllarda şehir ve medeniyet anlayışına ışık tutmasının heyecanı içerisinde olduğunu ifade etti. Şehir ve medeniyete dair tespitlerini, düşüncelerini anlatan Güllüce, "İbn Haldun şehri; 'Medeniyetin doğduğu, geliştiği, bütün insanlığı yararlandırmak için genişleyip yayıldığı, aynı zamanda şekillendiği, somutlaştığı yerdir' şeklinde tanımlamış. Yine, İbn Haldun'a göre mekan medeniyetlerin ortaya çıkışındaki en önemli etkenlerden biri. Mekanların bir araya gelmeleri ile kentler, şehirler oluşur. Hayatın her alanında yaşadığımız çöküntü ne yazık ki medeniyet birikimimize ve şehirlerimize de yansıdı. 1950 yılında dünya nüfusunun yüzde 30'u şehirlerde, kentlerde yaşarken, 2010 yılında bu oranın yüzde 50'yi geçmiş olup, 2030 yılında ise yüzde 60 olması tahmin ediliyor." diye konuştu.

Güllüce, kentlerin, sadece bir mekan olmalarının ötesinde tarihi, sosyal, kültürel, siyasi, ekonomik özellikleri de bünyesinde barındıran yerleşim yerleri olarak modern yüzyılda ön plana çıkmakta olduklarını vurguladı. Güllüce, şunları kaydetti:

"Bugün gündemde işlenecek olan Kent Konseyleri üzerinde durmak, kent konseyi hakkında düşüncelerimi ve önerilerimi paylaşmak istiyorum. İlk olarak şunu belirtmek isterim ki Kent Konseyleri dünyada ilk defa 1992 yılında Brezilya'nın Rio şehrinde yapılan Yeryüzü Zirvesi'nde Gündem 21 başlıklı eylem planı ile literatürde yerini alırken, ülkemizde ise ilk defa Türkiye Cumhuriyeti’nin 58. Hükümeti tarafından şimdiki Cumhurbaşkanımız, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Bir Yıllık Acil Eylem Planı'nda açıklandı. 3 Temmuz 2005 tarihinde 5393 sayılı Belediye Kanunu TBMM'de kabul edildi. Kent Konseyleri, halkın yönetime katılımını sağlayacak mekanizmaları geliştiren, halkın kendi sorunlarına sahip çıkmasını özendiren, yönetişim eksenli, katılımcı demokrasiyi esas alan ve sivil toplumu önceleyen oluşumlar. Peki, Kent Konseyleri'nin amaçları neler olmalıdır? Yerel düzeyde demokrasinin gerçekleştirilebilmesi için yerel halkın yönetimin hem karar alma sürecine, hem de kararların uygulanmasına yönelik denetimine etkin bir biçimde katılımının sağlanması gerekiyor. Bu bağlamda günümüzde siyasal olgunluğun gelişmesi ve demokratik anlayışın benimsenmesine büyük katkı sağlayan yerel yönetimler, kent konseyleri aracılığıyla halkın karar süreçlerine doğrudan katılımına dolayısıyla yerel demokrasiye imkan tanıyan önemli kuruluşlar."

Güllüce, yerel yönetimler ve halkın bir araya gelmesiyle bir ortak karar alma modeli oluşturma uğraşı içerisinde olan Kent Konseyleri'nin çalışma yöntemi olduğunu dile getirerek, konseylerin almış olduğu tavsiye kararlarını, yerel yönetimlerin meclislerine sunarak halkın yönetime katılımını sağlamak dolayısıyla bir nevi doğrudan demokrasi uygulamasını hayata geçirdiklerini aktardı.

Kent Konseyleri'nin faaliyet alanlarından da bahseden Güllüce, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yasal çerçevede Kent Konseyleri'ne dört önemli fonksiyon yüklendiğini söyleyebiliriz. Birincisi, kentin yaşanabilir hale gelmesi ve yaşam kalitesinin arttırılması için kentte yaşayanların kentin hak ve hukukunun korunması. İkincisi kent konseyinin kentte yaşayan insanlar arasında sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı geliştirici bir fonksiyon üstlenmesi. Üçüncüsü sürdürülebilir kalkınma ve gelişmenin sağlanması. Dördüncüsü yerel düzeyde hesap verme, hesap sorma, katılım ve yönetişimin gerçekleştirilmesi. Kent Konseyleri'ni, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve yerel demokrasinin geliştirilmesi bakımından ileri bir adım olarak değerlendirmekte fayda gördüğümü ifade etmek istiyorum. Kent konseyine en büyük desteği vereceğine inandığımız belediyelerin kent konseyi çalışmalarına öncülük etmeleri yasal bir ödevdir. Ancak Ocak 2016 tarihi itibari ile Türkiye'de 1397 belediye olan yerleşim biriminin sadece 211 tanesinde Kent Konseyi kurulmuştur. Konuşmamızın sonunda yerel demokrasinin uygulama araçlarından biri olan Kent Konseyleri ve kent başlıklı çalışma konularını bir bilim merkezi olan Aydın Üniversitesi'nde gerek akademisyen hocalarımız, gerek uygulayıcılar olarak katılım sağlayan belediye başkanlarımız, inanıyorum ki , halkımıza hizmeti en iyi şekilde götürmek niyetiyle buradan çıkacak kararları ve görüşleri dikkate alacaklardır."

- Kent Konseylerinin yerel yönetimlerde önemi

Kongrede açılış konuşmasını yapan İstanbul Aydın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yadigar İzmirli de, kentlerin her zaman insan yaşamında önemli olduğunu ve kentlerin gelişmesinin halkın hayat kalitesini de yükselttiğini söyledi.

Medeniyetin kentlerle başladığını, ticaretin kentlerle geliştiğini, kültür ve sanatın kentlerle zirveye ulaştığına dikkati çeken İzmirli, diğer yandan demokrasi kavramının da tarihi kökeninde de yerel yönetimlerin bulunduğunu vurguladı. İzmirli, "Gerçekten yerel yönetimler demokrasinin temel kurumları olarak görülmektedir. Yerel yönetimler halkın yönetime katılmasını sağlayan ve halka kendi kendilerini yönetme erdemi kazandıran en önemli yapılar olmalarının yanında, demokrasinin en etkin şekilde hayata geçirildiği kuruluşlardır. Yerel yönetimler düzeyinde temsilciler ile seçmen arasındaki coğrafi ve toplumsal yakınlık, demokrasi kuramının öngördüğü hem gerçek bir seçme sürecini hem de etkili bir halk denetiminin gerçekleşmesini sağlıyor." diye konuştu.

İzmirli, kamu kurumları niteliğindeki meslek kuruluşlarının, sendikaların, sivil toplum kuruluşları ve uzman kişilerin katılımı ile zenginleşen Kent Konseyleri'nin ülkenin insan kaynağı zenginliğinin adresleri olduğunu anlatarak, "Biz Kent Konseyleri'ni bu kongrede projeleriyle, bildirileriyle, etkinlikleriyle, klasik kamu hizmetlerini zenginleştiren katkılarıyla, yeni kuşak insan hakları ve kentli haklarına kazandırdıklarıyla tanıma fırsatı bulacağız. Ayrıca yerel yönetimlerin etkin birer aktörü olmaları beklenen Kent Konseyleri'nin bu fonksiyonları gereğince yerine getirip getiremediği, göç, sanayileşme, çarpık kentleşme, istihdam ve eğitim sorunları gibi bazı ülkeleri aşıp, bölgelere ve hatta dünyaya kısa sürede yayılan sorunların, kent hayatı üzerine etkileri ve çözüm önerilerini ayrıntılı olarak tartışacağız."

Açılış konuşmalarının ardından kongrede ilk dersi veren Kongre Onursal Başkanı Prof. Dr. Ruşen Keleş, "Yerel Demokrasi ve Katılım" adlı bir sunum gerçekleştirdi. Ardından başlayan oturumlarda, "Göç ve Mültecilerin Yerleştirilmesinde Yerel Yönetimlerin Rolü," "Kent Konseylerinin Kentlilik Bilincinin Gelişmesi Açısından Önemi", "Kentsel Hakların Geliştirilmesinde Demokratik Bir Açılım Olarak Kent Konseyleri," "Kentsel Tasarım Modeli Örneği Olarak Atatürk'ün Ankara'sı", "Yerel Demokrasi ve Kent Konseyleri" konuları ele alındı.

Kongre yarın da devam edecek. Kongreye çok sayıda akademisyen, belediye ve kent konseyi temsilcileri katıldı.