Turgut Özal'ın ölümüyle ilgili olay açıklama: ''Eceliyle...''

Turgut Özal'ın ölümüyle ilgili olay açıklama: ''Eceliyle...''
Güncelleme:

Türkiye'nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümüyle ilgili iddialar üzerine tartışmalar ölümünden 25 yıl sonra bile devam ediyor. Özal ailesi "suikast" iddiasını savunurken, Özal'a yıllarca en yakın konumda olan isim çarpıcı bir açıklama yaptı.

Engin Güner, yıllarca Turgut Özal’ın en yakınındaki isim oldu. Önce öğrencisiydi, sonra başdanışmanı olarak görev yaptı. Güner, Türkiye’nin Özallı yıllarına dair anılarını paylaştı.

Sözcü gazetesinden Nil Soysal'ın haberine göre 19'uncu Dönem İstanbul Milletvekili ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Başdanışmanı Engin Güner'e göre seveni kadar sevmeyeni de çok olan Özal, bugün sevmeyenlerinin de özlemle andığı bir lidere dönüştü.

İşte Güner'in Özal ile ilgili anlattıklarından dikkat çeken ayrıntılar:

ÜLKEYE ÇAĞ ATLATTI

– Turgut Özal'ın seveni kadar sevmeyeni de çoktu. Yeterince anlaşılamamış olabilir mi sizce?

Özal alışılmışın dışında bir liderdi. Bürokrasinin ve özel sektörün değişik kademelerinden geçip gelmişti. Türkiye ekonomisinde dönüm noktası olan 24 Ocak kararlarını da hazırlayan küçük ekipten biriydi. Zaten 24 Ocak kararlarını uygulamak da ona nasip oldu. Aslında bu adeta bir devrimdi Türkiye'de. Bir işadamı, Amerikalı bir işadamı ile görüşmek için İstanbul'dan uçağa atlar, Atina'ya gider, oradan Amerika'daki işadamına telefon eder, sonra tekrar geri gelirdi. Türkiye, Özal'la birlikte oralardan bambaşka noktalara geldi. Ama ne yazık ki Özal yeterince anlaşılamadı. Daha da önemlisi; Türkiye'ye çağ atlatan Cumhuriyet döneminin en önemli liderlerinden biri olmasına karşılık, maalesef bugün yaşları 45-50'nin altında olanlar ve özellikle de genç nesil Özal'ı yeterince tanımıyor. Oysa Özal Atatürk'ten sonra Cumhuriyet döneminin en başarılı cumhurbaşkanıydı. Kafasındaki değişim planını ilk günden uygulamaya koydu. Hayali bile mümkün olmayan reformlara imza attı. Serbest pazar ekonomisi kurallarına geçilmesi, sermaye piyasası ve İMKB'nin oluşturulması, Türk Lirası'nın konvertibl hale getirilmesi hep onun zamanında oldu. Modern bankacılığa geçilmişti. Enerji ve telekomünikasyonda büyük atılım yapılmış, GAP, karayolları, otoyollar, havalimanları, limanlar, barajlar gibi altyapı yatırımları hızla tamamlanmıştı. İhracat teşvik edilmiş, kronikleşmiş döviz darboğazı sorunu ilk kez aşılabilmişti. Buna rağmen hayranları olduğu kadar, sevmeyenleri de vardı. Çok hızlı gerçekleştirilen reformlar ve değişim aynı hızla sindirilememişti ve Özal maalesef sürekli yıpratılmıştı. Ama bugün sevenlerinin arttığını, birleştirici, uzlaştırıcı yanının ve tonton tavrının aslında ne kadar önemli olduğunun daha iyi anlaşıldığını görüyoruz.

O fotoğrafın sırrı ortaya çıktı !O fotoğrafın sırrı ortaya çıktı !

– Eleştiren ya da aleyhinde yazan gazetecilere kızar mıydı?

Hiç kızmazdı. İfade ve basın özgürlüğü onun temel ilkelerindendi. Aslında o dönemde tam olarak anlaşılamamasında, yıpratılmaya çalışılmasında basının rolü büyüktü. Buna üzülürdü. Gazetelerin ilk baskıları bize akşamdan gelirdi. Hemen bakardık: “Şuna şöyle cevap verelim” filan diye yanına giderdik. “Bırakın” derdi… “Onlar işlerini yapıyor, biz de işimize bakalım” diye konuyu kapatırdı. Zaten Özal üç ünlü özgürlüğü vasiyet etti. Bunlar; düşünce ve düşünceyi ifade, din ve vicdan ile serbest teşebbüs özgürlüklerinin mutlaka yerine getirilmesi idi. Derdi ki; “Herkes ne isterse düşünür. Buna kimse karışamaz. Önemli olan düşünceyi ifade özgürlüğüdür.”

– Turgut Özal, Başkanlık Sistemi'ni de önermiş ve çok tartışılmıştı…

Başkanlık Sistemi'ni kamuoyunda tartışılması amacıyla önermişti. Ama onun öne sürdüğü Başkanlık Sistemi'nin bugünkü ile alakası yoktu. Amerikan tipi bir başkanlık sistemi olmasını istiyordu. “Güçlü bir kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı şart” derdi ve bunları savunurdu. Özellikle de denetim-denge mekanizması olan bir başkanlıktan söz etmekteydi.

Özal ve İnönü'nün eşyaları çalındı !Özal ve İnönü'nün eşyaları çalındı !

– Turgut Özal'ın ölümü çok tartışıldı…

Benim kanaatim Özal kesinlikle öldürülmedi. Tabii bunu ispat etmek mümkün değil. Biri ya da birileri onu zehirlemiş olabilir mi, olabilir. Ama bu ortaya çıkardı diye düşünüyorum. Bir devlet kurumu olan Adli Tıp'a güvenmek durumundayız. Onların verdiği raporda böyle bir zehirlenme yok. Mezarı açıldığında da gerekli incelemeler yapıldı ve hiçbir iz bulunamadı. Biraz vehim diyeyim. Hatırlarsanız; bazı çevreler bunu Ergenekon'a filan bağladı, o açıdan kullandılar. Benim samimi kanaatim; Özal'ın eceliyle öldüğü şeklinde.

Sözcü