Tutuklama kararına itiraz

Tutuklama kararına itiraz

Can Dündar ve Erdem Gül için verilen tutuklama kararına itiraz edildi.

MİT TIR'larıyla ilgili yayımladıkları haber ve görüntüler nedeniyle tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül, avukatları aracılığıyla Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne tahliye istemli bir dilekçe sundu.

Dilekçede, "Müvekkillerimizin tutuklanması gerek iç gerek dış kamuoyunda birçok kişi ve kurumun gündeminde yer almıştır. Suçlamanın müvekkillerimizin yazdığı haber nedeniyle yapılmış olması, konunun doğal olarak ifade ve basın özgürlüğü ile ilişkili ele alınması ve değerlendirilmesi sonucunu doğurmuştur" denildi.

Dilekçede, suç oluşturduğu ileri sürülen yayın eyleminin de hakimlik tarafından "basın özgürlüğü ve haber verme hakkı" çerçevesinde değil, "kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delil" olarak değerlendirildiği belirtildi.

"KAÇMA ŞÜPHELERİ YOK"

Can Dündar bakımından tutuklanmaya neden olan haberin yayınlandığı gün, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın yazılı bir açıklama yaparak soruşturma açıldığını bildirdiği, ayrıca Cumhurbaşkanı'nın şahsı adına şikayet dilekçesi verdiği vurgulanan dilekçede, Dündar ve Gül'ün kaçma şüphesini gösteren somut olgular ya da delilleri karartma şüphesini gösteren davranışları olduğunun iddia edilemeyeceği kaydedildi.

Dilekçede, "Suçlamanın ve öngörülen cezanın ağırlığı, Cumhurbaşkanı başta olmak üzere en üst düzey devlet ve hükümet yetkililerinin bu konudaki olağandışı tepki ve açıklamaları ortadayken, dilediği zaman kaçması mümkün olan Can Dündar'ın 5,5 ay sonra tutuklanmasında kaçma şüphesinin varlığından söz edilebilir mi? Böyle bir şüphenin varlığını iddia etmek inandırıcı ve ikna edici olabilir mi? Müvekkillerimizin kaçma şüphesini gösteren somut olguların olmadığı bir yana, tersine kaçmayacağını gösteren açık ve somut olgular vardır" denildi.

"YAYIN EYLEMİNDEN DAVA AÇILAMAZ"

Söz konusu eylemin basın yoluyla işlendiği, Basın Kanunu'nun 26. maddesine göre ceza davalarının dört ay içinde açılması zorunluluğu hatırlatılarak, tutuklamaya neden olan haberlerin yayın tarihinden bugüne kadar bu sürenin çoktan geçtiği, bu nedenle yayın eyleminden dolayı dava açılamayacağı anlatıldı.

"ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ TÜRKİYE'Yİ YARGILAYAMAZ"

Dilekçede, tutuklama gerekçesindeki "Devletin kurumlarına sızmış FETÖ/PDY adı verilen terör örgütü üyelerinin, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin "Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde" savaş suçuyla yargılanmasını sağlamak amacıyla MİT'in Suriye'ye gönderdiği yardım malzemelerini taşıyan TIR'lara kumpas kurdukları" şeklindeki iddianın "temeli çürük ve hukuken sakat olduğu" belirtildi.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Türkiye'yi yargılamasının kesinlikle mümkün olmadığı ifade edilen dilekçede, Türkiye'nin sözleşmeye taraf olmadığı, dolayısıyla mahkemenin yetkisini kabul etmediğinin altı çizildi.

"TUTUKLAMANIN KALDIRILMASINDA KAMU YARARI VAR"

MİT TIR'ları ile taşınan malzemenin silah ve mühimmat olduğu bilgisinin "devlet sırrı" niteliğinde olduğu iddiasının da "sır" kavramına uymadığı öne sürülen dilekçede, bu haberlerin yayınlanmasından 1,5 yıl öncesinden beri TIR'larda taşınan malzemenin ne olduğuna dair yüzlerce haber ve görüntü yayınlandığı, "ortada sır kalmadığı" belirtildi.

Dilekçede, "Türkiye'nin dış ilişkilerinde ve iç gündeminde kilitlenmeye neden olacak şekilde bir ağırlık taşıyan bu tutuklamanın kaldırılmasında kamu yararının olduğu bir noktaya gelinmiştir" denilerek, Can Dündar ve Erdem Gül hakkındaki tutuklama kararının kaldırılarak 2 gazetecinin serbest bırakılması istendi.

26 KASIM'DA TUTUKLANDILAR

Can Dündar ve Erdem Gül, 26 Kasım'da "Silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etmek", "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin etmek" ve "Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklamak" suçlarını işledikleri iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanıp cezaevine gönderilmişti.

Dündar ve Gül'ün avukatları, 30 Kasım'da tutuklama kararı veren İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği'ne üç cümlelik itiraz dilekçesi sunmuş, 7. Sulh Ceza Hakimliği ise bu itirazı reddederek üst mahkemeye yollamıştı. İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği de eylemlerin gazetecilik faaliyeti kapsamında değerlendirilemeyeceği ve kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle itirazı reddetmişti.