Bayram, tatil mi, aile mi demek?

Bayram, tatil mi, aile mi demek?
Güncelleme:

Her geçen gün daha da bencilleşen birey, bayramlarda bir arada olmak yerine yalnızlığı tercih edebiliyor.

Kültürümüzde önemli bir yeri olan, birlik, beraberlik, paylaşım ve dayanışmanın arttığı dönemler olarak kabul gören bayramlar, son dönemlerde asıl amacının dışında yaşandığı gerekçesiyle hep tartışılır oldu. Toplum ruh sağlığı bilimcileri, akademisyenler dünyada bireyselleşmeye doğru bir yönelimin olduğundan her fırsatta bahsederken, bundan bayramlar da nasibini alıyor. Her geçen gün daha da bencilleşen birey, bayramlarda bir arada olmak yerine yalnızlığı tercih edebiliyor. Ailesinin yanında olmaktan ziyade gözden uzak tatil-eğlence planları yapabiliyor. Peki bu doğru mu? İlla ki bir yerlere gidilecekse kişi nasıl bir yol izlemeli? Prof. Dr. Nevzat Tarhan anlatıyor…

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan bayramlarda aile bağlarının güçlendiğini vurguluyor. Toplum olarak bu dönemlerde sevgi dilinin kullanımına ayrı bir önem gösterilmesi gerektiğine dikkat çeken Tarhan, bu dönemde toplum olarak sevgi cömerti olunması gerektiğini söylüyor. Tarhan eğlence yerine kişilerin aileleriyle mutlu olabilmesini başarabilmesi gerektiğini sözlerine ekliyor. Bayramların toplum ve bireyin ruh sağlığına etkilerine ilişkin Tarhan önemli değerlendirmelerde bulunuyor.

Bayramlar Aile Bağlarını Güçlendiriyor

Bayramlar aile bağlarının güçlendiği dönemlerdir. Her şeyi yolunda giden orta yaş grubundan ziyade çocuklar ve yaşlılar için çok daha önemlidir bayramlar. Orta yaş grubu kendini düşünerek, genelde tatil ve eğlence gibi görebilmekteyken bayramları çocuk ve yaşlılar için daha farklı anlam taşır bayramlar. Gücü elinde bulunduran orta kesim o nedenle onları da mutlu edecek hareket ve davranışlarda bulunmalı.

Bayramlarda duygu paylaşımı olur. O nedenle bu dönemlerde sevgi dilinin kullanılması çok çok önemli. Bu hediyeleşmek olur, takdir, onay ya da tebessüm dolu bir ifade ile olabilir.

Eğlenceye Yerine Aileyle Mutlu Olabilmeyi Bilmeli

Bayramlar duygusal ziyaret bayramı olarak görmeliyiz. Ve bu dönemde sevgi cömerti olmalıyız her birimiz. Özellikle çocuklara ve gençlere bu değerleri vermeliyiz. Eğlenceler yerine kişiler aileleriyle mutlu olmaya gayret etmeli. Bu da bayramda beraber mutlu olma alışkanlığını getiriyor.

Neden Hep Ah O Eski Bayramlar Diyoruz?

Çevremize baktığımızda herkes ah eski bayramlar der dikkat ederseniz. Yüz sene öncesi de iki yüz sene öncesi de aynı şeyi söyler. Ah o eski bayramlar… Sosyolojik ve psikolojik olarak değerlendirdiğinizde aslında kişi kendi çocukluğundaki bayramları özlediği için bunu söylüyor. Çünkü hemen hepimizin çocukluk bayramları güzel geçmiştir. Aile bağları güçlenmiş, şiddet öfke azalmıştır bu dönemlerde. Böyle bir dönemde ve ailede çocuk da kendini daha mutlu ve güçlü hisseder. O günleri hiç unutmaz. O nedenle kendi kültür ve değerlerimizin çocuklara aktarılması çok önemli. Böylece milli kimliğimiz ve değerlerimizin aktarıldığı bayramları korumuş oluruz.

Gitmek Zorunluysa Gönüller Alınmalı

Eğer çocuklar bayramda ailelerinin yanında olamayacak ve bir yerlere gitmek zorundalarsa, kesinlikle büyüklerinin gönüllerini almalılar. Bayram öncesi de olsa onları ziyaret etmeliler. Onların gönüllerini hoş tutarak gitmeliler gidecekleri yere. Çünkü onların en büyük psikososyal sorunu, yalnızlık. Bir yaşlıya verilecek en büyük hediye aranarak fikrinin sorulması, ona danışılmasıdır.  Fikri sorulduğunda onun kadar mutlu bir insan olmayacaktır. Çocuğun yapabileceği en büyük hediye de budur. Bayramda iyi ki varsınız diyebilmek çok önemli. Bu davranış aslında geri dönüşümlü bir yatırım. Çünkü senin çocuğun da aynı davranışta sana bulunacaktır. Gördüğünü sana uygulayacaktır. Seni modelleyecektir. Bu noktada hassas olunmalı. Yaşlılarla empati yapılmalı. Bayramın eğlenceli yanı da var tabiî ki; ama fedakârlık yanı da unutulmamalı. Bu sorumluluğumuzu unutmamalıyız. Zevk almıyor olabiliriz. Sorumluluk yerine getirilmeli.”