Boşanmanın en kritik noktası: Velayet

Boşanmanın en kritik noktası: Velayet
Güncelleme:

Av. Noyan Utkan, velayet hakkındaki bütün sorularıı yanıtladı.

Boşanmanın en zorlu aşamalarından biri velayet konusu. Taraflar arasında anlaşmazlık halinde bu karar yargıya kalıyor. Velayet konusunda bilinmeyen, kafa karıştıcı noktaları Çivi & Partners Hukuk Bürosu avukatlarından Av. Noyan Utkan\'a sorduk.

Velayet nedir?

Velayet, küçüklerin (reşit olmayan) ve bazı durumlarda kısıtlı çocukların kişiliklerinin ya da mallarının korunması ve onların temsil edilmesi konusunda kanunun anne ve babaya yüklediği ödevler ve bu ödevlerin gereği olan hakların tümünü ifade eder. Tabii ki velayette önemli olan çocuğun menfaatidir. Kısaca velayet terimini “koruma-bakma” olarak nitelendirmek mümkündür.

Velayet hakkının kaldırılması neye bağlıdır?

Öncelikle velayetin bir hak olduğu kadar aynı zamanda bir yetki olduğundan bahsetmek gerekir. Velayet hakkı bunu kullananın değil aslında çocuğun yararına bir haktır. Bu sebeple velayete bir yetki olarak bakmak daha doğru olacaktır kanımca.

Velayetin kaldırılması dediğimizde ise durumu ana baba evliyse velayetin kaldırılması ve evlilik dışı çocuğun velayetinin kaldırılması olarak iki açıdan değerlendirmek gerekir.

Velâyetin kaldırılması ana baba ile çocuk arasındaki bağı önemli ölçüde etkilediği için, soyut iddialarla velâyetin kaldırılmasına karar verilmemesi gerekmektedir. Velayetin ana babadan alınması ağır bir önlem olduğundan kaldırılması koşulları Medeni Kanun’da sınırlı olarak sayılmıştır. Bu koşullar iki grup şeklinde belirlenmiştir. Bunlardan biri, velayet görevinin gereği gibi yerine getirilmemesidir ki bu başlığın altında ana babanın deneyimsizliği, ana veya babanın hastalığı ya da özürlü olması, ana ve babanın başka bir yerde bulunması gibi sebepler sıralanmaktadır. Diğer grup ise ana ve babanın çocuğa yeterli ilgi göstermemesidir. Bunlar dışındaki sebeplerle de velayet hakkı kaldırılabilir. Örneğin, mahkum olma nedeniyle velayet hakkının kaldırılması gibi.

Anne ne gibi durumlarda çocuğun velayetini alamaz?

Küçük çocuklar anne ilgisine muhtaç olduklarından boşanma durumunda velayet hakkı 0 ile 6 yaş arasında genellikle anneye verilir. Mahkemelerin değerlendireceği husus çocuğun yararıdır. Çocuk aklen ve bedenen annenin yaşadığı ortamda korunuyor, her türlü ihtiyacı görülüyor ve huzur içinde ise annenin velayet hakkı alınmaz. Tabii hakim bazı durumlarda vasi atama ya da velayeti babaya verme yönünde karar verebilir. Örneğin, anne küçükse veya (zihinsel ve fiziksel olarak) kısıtlı ise velayet hakkının alınması söz konusu olabilecektir.

Hamile bir kadının boşanması halinde bebek doğduktan sonra emzirme süresi de geçtikten sonra velayet hakkı tartışılabilir mi?

Velayet konusunda karar verilirken dikkat edilmesi gereken en önemli faktör çocuğun menfaatidir. Yeni doğmuş bir çocuk emzirme süresi geçse bile anne ilgisine muhtaç olacaktır. Gelişim psikolojisine göre çocuğun gelişimi dört döneme ayrılmaktadır. 0-3 yaş grubu, 3-6 yaş grubu, 6-13 yaş grubu ve 13-17 yaş grubu. 6-13 yaş grubuna kadarki dönemde çocuk anne ilgisine daha çok muhtaç olduğundan velayet hakkı anneye verilmelidir. Bu yaş grubundaki çocuklarda velayet tartışmasında annenin yaşantısının da hiçbir önemi yoktur. Dolayısıyla annenin küçük ya da kısıtlı olması gibi durumlar söz konusu değilse ve çocuğun her türlü ihtiyaçları annenin yanında karşılanıyorsa velayet hakkının annede kalması en doğru karar olacaktır.

Anne ve babanın boşanması halinde velayetin birlikte kullanılmasına karar verilebilir mi?

Batı hukuklarında artık standart hale gelmiş olmasına rağmen Türk hukukunda velayetin birlikte kullanılması mümkün değildir. Medeni Kanun’umuzun açık düzenlemesine göre boşanma halinde velayetin birlikte kullanılmasına karar verilemez. Anlaşmalı boşanma davası bile olsa, bu davaların velayetin kullanılması konusunda diğer boşanma sebeplerine göre farklı bir özelliği bulunmadığı için velayetin eşlerden birine verilmesi kuralı burada da değişiklik arz etmeyecektir.

Babanın çocuğa bakma yaşı ne kadar bir süreyi kapsıyor?

Velayet, çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerimi kapsamaktadır. Ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin (reşit) olmasına kadar devam eder. Ancak Yargıtay’ın çocuk ergin olduğu halde eğitiminin devam etmesi halinde ana ve babanın, durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde eğitimi sona erinceye kadar, çocuğa bakmakla yükümlü olduklarına dair kararları mevcuttur.

Annenin gelirinin yüksek olması durumunda eğer velayet babaya verilirse nafaka neye göre hesaplanıyor?

Boşanma durumunda velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Bu nafakaya \"iştirak nafakası\" denmektedir. Miktarını ana baba aralarında yapacakları bir anlaşma ile tespit edebilirler. Böyle bir anlaşma söz konusu değilse ana babanın geliri ciddi bir şekilde araştırılmalıdır. Bu anlamda, velayet babaya verilirse ve annenin geliri babanın gelirinden oldukça yüksekse, anne geliri oranında nafaka verecektir. Çocuğun velayetinin bir tarafa verilmesi durumunda sadece nafaka yükümlüsü olan tarafın değil, velayetin verildiği tarafın da katkıda bulunması gerektiği gözden kaçırılmamalıdır. Ülke ve dünya gerçekleri bir yana bırakılmadan aşırılığa kaçmadan doğru, makul ve gerçekçi sınırlar içinde kalınması zorunludur. Yani giderler abartılmamalıdır.

 HT Hayat