Ergen olmak zor iş !

Ergen olmak zor iş !
Güncelleme:

Klinik Psikolog Deniz Sevinç, ergenlikle ilgili merak edilenleri yanıtladı.

Ergen olmak zor iş doğusu. Ne kendini ne aileni bir türlü beğenemezsin. Mutsuzluk, aykırılık, eleştirisellik, öfke dönemin değişmez özellikleri sanki. Ergen anne babası olmak daha da zor. Hızla değişen, yenilikler deneyen, söz dinlemeyen çocuğu karşısında şaşkınlık içindedir. Bir gün saçlarını kırmızıya boyatıp piercing yaptırdığında nasıl bir tepki göstereceğinizi kestirmeniz güç olabilir. Ancak endişelenmek için acele etmemek gerekir.

Yeni değerler ve davranış şekillerinin arandığı, aile yerine arkadaşların ve kişisel ilgi alanlarının hayatlarını doldurduğu ergenlik döneminin ergen ve aileler açısından daha rahat geçirilmesi için yapılması gerekenlerle ilgili Terapi İstanbul ekibinden Klinik Psikolog Deniz Sevinç merak edilenleri yanıtladı.

Ergen çocuk ne hisseder?

Çocuk, ergenliğin başlarında bedensel ve duygusal değişiklikler karşısında uyum ve baş etme çabalarında yetersiz kaldığını hissedebilir. Duyular hızla iniş çıkışlar gösterir. Çabuk sevinip, çabuk üzülüp, çabuk öfkelenirler. Dağınık ve savruk olurlar. Dış görünüşe verilen önem artar. Dürtülerin artması, cinsel kimliğin hissedilmeye başlamasıyla birlikte toplumun beklentilerine uygun yeni rollerine alışmaya çalışırlar. Soyut düşünebilme yetenekleri artar. Ergenler artık yeni değerler, yeni davranış şekilleri, referans alacağı yeni kişiler aramaya başlamıştır. Arkadaşlıklarda önceleri hemcinsler tercih edilirken, dönemin ortalarına doğru ilgi karşı cinse yönelir. Gençlik çağı, hem bağımsızlığın kazanıldığı hem de topluma karışıldığı bir dönemdir.

Ergenliğin sonlarına doğru en önemli özellik kimlik gelişimidir. Mesleki kimlik kazanmak ve bu anlamda kendini tanımlamak ister.\"Ben kimim? \", \"Ne olacağım?\" gibi soruları, güven duyarak yanıtlaması çok önemlidir. Ergenliğin sonuna gelip de bu sorulara uygun yanıtlar bulamamış bir genç kimlik kargaşası yaşayabilir. Kaç-kovala cinsellik yerini, \"sevgi, dostluk, birliktelik, cinsellik \" bütünlüğüne bırakır.

Ergenlikte farklı dönemler ve etkileri...

Bağımsızlığın ve sosyal üretkenliğin kazanıldığı bu dönem 12’li yaşlarda başlayıp 20’li yaşların ortalarına kadar sürer. Çok uzun bir zaman diliminden söz ettiğimiz için kazanılan beceriler, karşılaşılan problemler açısından dönem dönem farklı etkiler bırakır.

Ergenliğin başlarında biyolojik değişiklikler hızla gerçekleşir. Bu öyle büyük bir güçtür ki genç birey dürtülerini kontrol etmekte ve anlamlandırmada zorlanır. Tepkileri önceden kestirilemez olur. Dış görünüm önem kazanır. Ancak öz bakımlarında yüzeysel ve üşengeçtirler. Kendi bedenlerine ilişkin hoşnutsuzluklar yaşarlar. Birbirlerinin sırlarını paylaşmaya ve yardımlaşmaya dayalı arkadaşlıklar bu yaşlarda çok önemlidir. Hem genci ileride insan ilişkilerinde yakınlık kurmaya hazırlar, hem de ayna vazifesi görerek duygusal olgunlaşmayı hızlandırır. Bilişsel gelişimin başlaması ile toplumsal olaylara, felsefeye, siyaset gibi konulara ilgi artar. Aslında genç birey henüz nasıl bir güç kazandığının farkında değildir. Değişen hayatına yeni anlamlar bulmaya çalışır. Bir yandan büyümek için sabırsızlanmakta, diğer yandan da çocuksu davranışlarından kurtulamamaktadır.

Ergenliğin ortalarına gelindiğinde bilişsel gelişme tamamlanmıştır. İç görü geliştirebilir tepkisel davranmak yerine üzerinde düşünülmüş, daha ayrışmış davranışlar sergileyebilir. Baş edilmesi gereken en önemli konu ise cinsel kimlik gelişimidir. Cinsel konuları aileleri ile değil arkadaşları ile paylaşmayı tercih ederler. Karşı cinse duyulan ilgi artmıştır. Eğer bu dönem de sorunlu geçerse ayrılma, bireyselleşme süreci uzar gencin ruhsal yapısında iniş çıkışlar olur. Yaşının gelişimsel normlarında problemler olması ya da içinde bulunduğu sosyal çevreden olumlu tepkiler alamaması kendi bedenine, kimliğine yönelik algıları zayıflatacaktır.

Artık ergenliğin sonunda kimlik gelişimi önem kazanır. Gelecekle ilgili planlar yapması ve buna uygun davranması gerekmektedir. Daha önceki dönemler sorunsuz atlatıldıysa, gencin kimlik entegrasyonu tamamlanmış olur. Daha önceki dönemlerde özveri gösteremeyen genç insan artik özverili davranabilir. Anlaşılmak kadar, anlamaya kabul edilmek kadar, kabul etmeye hazırdır. Ergenliğin başından beri yaşanan duyguların, kurulan özdeşimlerin, edinilen deneyimlerin harmanlandığı ve senteze ulaştığı bu dönemde genç insan kazanımlarıyla ya da eksiklikleri ile yetişkinliğe adım atar.

Ergenlik döneminde karşılaşılan sorunlar ve aileye düşen görevler...

Ergenlik döneminde biyolojik ve hormonal değişiklikler o kadar hızlı olur ki aile de çocukları kadar şaşkındır. Dengeli ve uyumlu okul çocuğu gitmiş yerine güç beğenen, çabuk tepki veren, oldukça tedirgin bir genç gelmiştir. Evdeki kuralların çokluğundan ve sıklığından yakınırlar. Artık sırlar aileden çok arkadaşlarla paylaşılmaya başlamıştır. Soyut kavramları düşünebilme yeteneği artmıştır ancak kulaktan dolma ve ödünç alınmış fikirlerle aileyi eleştirme fırsatı hiç kaçırılmaz. Ailelerin bu gibi durumlarda çatışma yaratmadan kendileri ile konuşabileceği mesajı vermeleri gencin kendini güvenle ifade edebilmesini sağlar.

Anne babadan ayrı bir birey olma ve bunu onlara kabul ettirme çabaları, aralarındaki gerginliği arttıran başka bir durumdur. Anlayışla kabul edilmek, gence bireyselliğini kazanabilmeyi ve otorite karşısında uygun konum almayı öğretecektir. Gençlerin kişisel alanlarının genişlemeye başlaması ile bu alana girememek, müdahale edememek bazen aileleri fazlasıyla endişelendirir. Yoğun aşklar, bağlanmalar ve ayrılıklar da bu dönemde sık olarak yaşanır. Öğütler vermek, yol göstermek, eleştirmek onları uzaklaştırır, iletişimlerini sınırlar. Sorular sorarak kendilerinin doğruyu bulmalarını sağlamak, iyi bir dinleyici olmak yeterli olacaktır. Mesleki kimlik kazanılması da bu döneme denk geldiği için, bazen ailelerin kendi hayal ve isteklerini gençlere empoze etmeye çalışmaları inatlaşmalara neden olabilir.

-Gençlere değer vermek

-Otorite boşluğu yaratmamak

-Öfkeli iken önemli konuları konuşmaktan kaçınmak

-Gencin kendini açık ve net olarak ifade etmesine fırsat vermek

-Aşırı koruyucu ve yardımsever tutumları azaltmak

-Sevgi ve takdiri sözel olarak ifade edebilmek, birçok sorunun daha kolay halledilmesine neden olacaktır.

Anne-babaların yapması gereken bu zorlu süreçte çocuklarına destek olmak, onlara ne kadar değerli olduklarını hissettirmektir. Değerli olduğunu bilen, sevilen, önemsenen bir genç, kendisini kanıtlamak için başını derde sokacak tecrübelere ihtiyaç duymayacak ve kendisini korumayı bilecektir. Unutulmaması gerekir ki, ergenlik boyunca biriken gözlemler, deneyimler, yapılan yanlışlar ve doğrular bir araya gelerek, kişiliğin oluşmasında önemli rol oynar.