Ona sorumluluk duygusunu öğretin

Ona sorumluluk duygusunu öğretin
Güncelleme:

Psikolog Seval Yazıcı oyun ile okul arasında bocalayan çocuğa ebeveynin yaklaşımının önemli olduğunu vurguladı.

"...Kapıda ayakkabılarımızı çıkarıyorduk. Yerler halı kaplıydı. Evdekilere benzer bir sürü oyuncak vardı. Arkadaşlarımla sürekli oyun oynuyorduk. Öğle uykusuna bile yatıyorduk. Çok özlüyorum o günlerimi"

Bu cümleler anaokulundaki sınıfına özlem duyan ve yeni başladığı ilköğretim sınıfını şikayet eden bir erkek çocuğa ait.

Aslında şikayet ettiği şey artık evdekine benzer bir ortamda bulunamayacak olması ve istemese de kendisinden bazı sorumlulukların yerine getirilmesinin istenmesi.

Aile çocuğu sorumluluk duygusundan uzak yetiştiriyor

İlkokulun ailenin dışına atılan ilk adım olduğunu dile getiren psikolog Yazıcı şu bilgileri paylaştı: "İlkokula başlayan çocuk sıra, tahta, kural, ödev, teneffüs ve ders saati gibi zorunluluklarla karşı karşıya kalır.

Bir ders boyunca sırasında oturması, tuvaletini tutması, öğrenmesi, arkadaşlarıyla uyum içinde olması gerekir. 2000'li yılların çocukları çağın uyarıcılarının (televizyon, bilgisayar, internet, cep telefonu vb.) da etkisiyle daha hızlı algılıyor ve öğreniyorlar. Ancak, çoğu çekirdek ailede yetiştiği için sosyal iletişim becerileri çerçevesinde benmerkezci yetişiyor, bütün sistemin kendi isteklerine göre düzenlenmesini bekliyor.

Bu benmerkezciliğin sebeplerinden biri de annelerin aşırı koruyuculuk nedeniyle çocuklarının yaşıyla orantılı sorumluluk almasına vermemesi, sorumluluk duygusundan uzak yetiştirmesidir."

Sorumluluktan uzak büyüyen çocuğun okula başladığında artık zamanın kendi isteklerine göre akmayacağı gerçeğiyle karşı karşıya kalarak korkuya kapılabileceğini de vurgulayan Hisar Intercontinental Hospital Çocuk Psikolog'u Yazıcı, gerçekle yüzleşmenin 3 yaşından sonra ne kadar erken başlarsa uyum sağlaması da o kadar kolaylaşacağını belirtti.

Yazıcı bu geçişin, oyun gruplarıyla yumuşak ve kademeli bir geçiş olması gerektiğini söyledi. Yazıcı, "Çocuklarına yaşına uygun sorumluluklar vermeyen aileler çocuklarının okula başlamasından dolayı çok fazla kaygı duyar" dedi.

Uyumu kolaylaştıran en önemli araç oyundur

Okula başlama yaşıyla ilgili danışmanlık almak için gelen ailelerin "3 yaşından sonra kreşe gidebilir" cümlesini duyduklarında "ama benim çocuğum çok küçük" cevabıyla karşı karşıya kaldıklarını da ifade eden psikolog Yazıcı, "Tabii ki bu olgunluk akşam yatıp sabah kalktığında geliştirebilecek bir durum değil. 3 yaşından itibaren bir hazırlık gerektirir. Bu hazırlık aşamasını ve  ilkokul birinci sınıfa uyumu kolaylaştıran en önemli araç 'oyun'dur" diye konuştu.

Sanki varmış gibi oyunlar oynamalı

Kreş ya da anaokullarının çocuklara eve benzer bir ortam ve daha fazla oyun imkanı sunduğu için uyum sağlamanın daha kolay olduğuna da değinen psikolog Yazıcı, "İlkoula başladığında da çocuğun hayatından oyun koparılmamalıdır" dedi ve ekledi: "Okul müfredat programına mutlaka daha fazla oyun saati eklenmeli.

Sek sek ve körebe gibi kurallı oyunların yanı sıra çocuklara simgesel oyun oynama imkanı da sunulmalı. Simgesel oyunlar çocuklara serbest oyun imkanları sağlandığında ortaya çıkar. Çocuk kendi gerçeklerini hareketlerle yaşatır. Bunun en belirgin örneği 'sanki varmış gibi' oyunlardır.

Çocuğun bir köşede yarattığı evcilik oyunu, bir odun ya da plastik çubuk ile oluşturulan atı sürmesi gibi örnekler bu gruptandır. Burada çocuk düşüncelerini yeterince gelişmemiş dili ile anlatamadığından bunları simgesel oyunla anlatmaktadır. Ayrıca bu anlatım yoluyla zihinsel simge ve uygulamalar yinelenerek özümsenmektedir.

Örneğin evcilik oyunu ile hem duygu ve düşünceler aktarılmakta, hem annelik özdeşimi sindirilmektedir."

Bugün Gazetesi