Yeni nesil çocuklar neden neşesiz?

Yeni nesil çocuklar neden neşesiz?
Güncelleme:

Yapılan araştırmalar yeni nesil çocukların daha içine kapanık olduğunu ve odaklanma sorunu yaşadıklarını ortaya çıkardı.

Klinik Psikolog Gülşah Sam: “Teknolojinin ilerlemesi, çocuklarda gereksiz ilaç kullanımı, ailelerin çocuğunistediği her şeyi alma yoluna gitmesi ve ‘proje çocuklar’ yetiştirme eğilimi çocukların neşesiz ve sorunlu olmasına neden oluyor”

“Ailelerin, çocuklarını teknolojiden olabildiğince uzak tutarak, enerjilerini doğada boşaltmalarını sağlamaları gerekiyor”

Geçmişte sokaklarda oynayan, kolay sosyalleşebilen çocuklar ne yazık ki artık gitgide daha farklı olmaya başladı. Yapılan araştırmalar “yeni nesil çocukların” neşesiz, daha içine kapanık olduğunu ve odaklanamama sorunu yaşadıklarını ortaya çıkarırken, uzmanlar bunun sebebinin ailelerin çocuklarına karşı tutumlarından kaynaklandığını belirtiyor.

Helpa Akademi kurucu ortaklarından Klinik Psikolog Gülşah Sam Orhan, ilerleyen teknolojinin hem yetişkinlerin hem de çocukların psikolojilerinde bir takım farklılıkları ortaya çıkardığını ifade etti. Toplumun bu durumu çocukların gittikçe daha zeki olmasına bağladığını ancak, insan anatomisi gereği zeka seviyelerinde herhangi bir artış ya da azalış olmayacağını vurgulayan Orhan, sağlıklı her insanın ortalamanın üstü veya ortalama sınırları içinde bir zekayla dünyaya geldiğini ve çocuklarımızda gözlemlenen başkalaşmanın zekadan değil , “farkındalık” tan olduğunu belirtti.

Artık çocukların günümüz dünyasına daha farkında geldiği için “indigo” ve “kristal” çocuk kavramlarının ortaya çıktığını bildiren Orhan, “Yapılan araştırmalar bu kuşağın farkındalığının, geçmiş kuşaklara oranla daha fazla daha yol gösterici ve daha gelişmiş yeteneklere sahip olduğunu doğruluyor. İndigo ve Kristal çocuk kuşağında doğan çocuklar bazı spiritüel kaynaklara göre doğaüstü sezgi yeteneklerine sahip oldukları söyleniyor. Bu farkındalık seviyesinde doğan günümüz çocuklarıyla iletişim halinde olan pek çok kişi, çocukların daha neşesiz, donuk hatta tatminsiz olduklarına işaret ediyor” dedi.

Sebebi siz olabilirsiniz

Çocuklardaki bu değişimin bazı sebepleri olduğuna işaret eden Orhan, özellikle yetişkinleri dahi esir alan teknolojinin çocuklar üstünde çok ciddi etkileri olduğunun altını çizerek, şunları söyledi:

“Eskiden aileler bebeklerinin el çırpmasına, değişik sözcükler çıkarmasına, oyunlar oynamasına sevinir ve bununla övünürdü. Ancak artık aileler tablet kullanabilen çocuklarıyla övünmekte, birbirlerine çocuklarının telefonlarla tabletlerle yaptığı işleri anlatmaktalar. Çocuklar, doğar doğmaz televizyon izlemeye başladıkları için teknolojinin çoğu zaman yaydığı sevimsiz enerji ile neşesiz ve donuk hale gelmekte. Bunun yanında aileler ‘hareketli’ olarak düşündükleri çocuklarını doktora götürerek DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Sendromu) teşhisiyle yatıştırıcı ilaçlar kullanılmasına neden oluyorlar. Bu ilaçlar çocuğun kinetik enerjisini frenlemekle kalmayıp, çocuğa neşesiz ve donuk bir hal kazandırıyor. Düzeltildiği düşünülen dikkat dağınıklığı esasında algı bozulmalarına yol açarak, donuk , ilgisiz bir nesil oluşmasına sebep oluyor.”

“Aileler yok demeyi öğrenmeli”

Günümüzde geçim şartlarının ağırlaşmasıyla, evde kadın ve erkeğin eşit oranda çalıştığını ifade eden Orhan, iş yerinde yorulan anne babanın, eve döndüklerinde aile büyüklerine ya da bakıcılara emanet ettikleri çocuklarına az vakit ayırmanın verdiği vicdani baskıyı maddi destekle kapatmak isteyerek çocuğun istediği her şeyi alma yoluna gittiğini belirtti.

Orhan, “yok kavramını” bilmediği için her istediğine sahip olan çocuğun bir süre sonra tatminsiz olmaya başlayarak, yaşam umudu ve sevinci kavramından uzak donuk ve neşesiz bir birey olmaya adım atacağını da vurguladı.

Bunun yanında artık ailelerin “proje çocuk” yetiştirme kavramına sahip olduğunu belirten Orhan, “Her insanın ‘çoklu zeka kuramına’ göre belli şeylere ilgi ve yeteneği vardır. Dünyadaki her insan bu zeka ve ruhsal ihtiyaçla doğar ve bununla büyür. Aileler boş zamanlarını değerlendirmeleri için çocuklarını, gerekli gereksiz onlarca kursa kayıt ettiriyor. Oysa her çocuğun gelişimine pozitif etki edecek alan başkadır. Örneğin müziğe ilgi ve yeteneği olan bir çocuk spora yönlendirildiğinde, gerekli başarıyı elde edemeyeceği gibi aynı zamanda, yaşadığı başarısızlık neticesinde özgüven eksikliği yaşayacak. Bu durum çocuğun hayatına olumsuz etki ederek motivasyonunu düşürerek, neşesiz ve donuk hale gelmesine neden olur. Diğer yandan müziğe yeteneği olmayan ama yüzmede başarılı bir çocuğun piyano kursuna gitmesi de aynı etkiyi yaratır” diye konuştu.

Çocukların neşesiz ve odaklanamama sorununun önüne geçmek için işin ailelere düştüğünü vurgulayan Orhan, anne babaların farkındalığı son derece artmış çocuklarını en az 6 yaşına kadar standart oyunlarla tanıştırarak teknolojik cihazlardan uzak tutmaları gerektiğini ifade etti. Hareket fazlalığı olan çocukların enerjilerini doğada boşaltmasını sağlamaların, ilaç kullanımından mümkün oldukça kaçınmalarını öneren Orhan “Tatminsiz çocuklar yetiştirmemek adına çocuğa ‘yokluk bilinci’ aşılanmalı. Ayrıca ‘proje çocuk’ yetiştirmekten kaçınılarak, çocuğun yetenek gözlemi çok iyi yapılmalı. Gerekirse aileler çocuklarının doğru yönde gelişebilmesi için öğrenci koçlarından yardım almalılar” ifadelerini kullandı.

Sevdiklerinize ‘eğitim’ hediye edin

Gülşah Sam Orhan, 20 Aralık’ta ATO Congresium’da açılan ‘Uyanış Fuarı’nda HelpA Akademi olarak stant açtıklarını ifade ederek, “Yılbaşında klasikleşmiş, sıradan ürünler yerine sevdiklerine farklı bir hediye vermek isteyenleri, HelpA Akademi standına bekliyoruz. ‘Akademik Yaşam Koçluğu’, ‘Spiritüel Yaşam Koçluğu’ ve ‘Kuantum Yaşam Koçluğu’ eğitimlerini hediye ederek, sevdiklerinize yeni bir iş kapısı da açmış olursunuz” dedi.