Ona korkmamayı öğretin!

Ona korkmamayı öğretin!
Güncelleme:

İşte çocukların korkularıyla baş etmenin yolları...

Çocukların korkularıyla baş etmenin yollarını Mavi Pedagojik ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi'nden Pedagog Belgin Temur anlattı.

Korku, doğal bir duygu

Korku, tüm insanlar için yaşanması doğal bir duygudur. Çocuklar için ise gelişimin bir parçası olarak ortaya çıkar. Birçok korku türü, geçicidir ve gelişimle ilgilidir. Korku tepkisi, çocukların kendilerini tehdit eden uyaranlara gösterdikleri normal bir tepkidir. Bu gelişimsel korkular günlük yaşamın normal bir şekilde sürdürülmesini etkilemezler, Hatta korku deneyiminin günlük streslerle başa çıkma konusunda etkili olduğu da bilinir. Bu normal sayılan korkular, çocuğun günlük hayatını huzur içinde sürdürmesine engel olacak yoğunlukta olmadıkça, doğal karşılanmalıdır.

Bebeklikten itibaren yaşa özgü korkular

Bebekler 2 yaşına kadar yüksek seslerden, büyük hayvanlardan, büyük objelerden korkarlar, ilk bir yılda bebekleri anne-babadan ayrılmak ve yabancılar korkutur. 3-4 yaşına gelindiğinde anne-babadan ayrılma korkusuna ek olarak karanlık korkusu ortaya çıkar. 5 yaşında bu korkulara dış dünyada tanımadığı, kendisine zarar verebileceğini düşündüğü insanlardan korkmak eklenir. Ayrıca vücutlarına zarar gelmesinden korkmaya başlarlar. 6 yaşlarında bu korkulara doğaüstü varlıklar eklenir (hayalet, canavar, uzaylı vs). 7-8 yaşlarında korkular daha çok günlük yaşamda karşılaşabileceği tehlikeler şeklindedir. 9 yaşından itibaren okul başarısı önem kazanmaya başlar ve başarısız olma korkuları, ölüm korkusu gibi korkular daha yoğun bir şekilde görülmeye başlanır.

Karanlık korkusu

Bebeklikten itibaren çocuklarda en sık rastlanan korkuların başında karanlık korkusu yer alır. Dolayısıyla havanın kararmaya başladığı akşam saatlerinde ışıksız her ortamda bu korkuya rastlanabilir. Bu korku türü, belki de anne-babaların en sık pekiştirdikleri korkudur. Özellikle gece ışıkla uyumayı alışkanlık haline getirmek, çocukların karanlıktan tedirgin olmalarına neden olur. Bu tedirginlik başka korkularla birleştiğinde ya da başka kaygılar ve sorunlar eklendiğinde daha yoğun bir karanlık korkusuna dönüşebilir. Tüm korku türlerinde olduğu gibi bu korku türünün gelişiminde de model olmak önemlidir. Yakınları, özellikle de anne-babasından birinin karanlık korkusu yaşadığını bilen, bu korkuya tanık olan çocuklar, ister istemez karanlığın korkutucu bir şey olduğu kognisyonunu geliştirirler, ardından da benzer korku tepkisi ortaya çıkar. Özellikle 3-5 yaş arasında doğal olarak kendiliğinden ortaya çıkan karanlık korkusu, anne-baba tarafından pekiştirilmediğinde ve uygun bir şekilde yaklaşıldığında yine kendiliğinden kaybolur. Karanlık korkusunun en tedirgin edici yanı, karanlık olan mekanda ne olduğunu görememek ve her türlü potansiyel tehlike ile baş etmek zorunda kalmak duygusudur. Hatta genellikle çocukların, aydınlıkken gördükleri bir odada dahi karanlıkla birlikte gelebilecek kötülüklere karşı tedirginlik yaşamaları söz konusu olur.

Böyle bir durumda çocuk, ışık yeniden yanmadıkça rahatlayamaz. Yine benzer bir şekilde, ışığı bir başkası tarafından yakılmayan bir odaya giremez.

Korkunun öğrenilme mekanizması

Tüm tutumlar ve tepkiler gibi korkular ve fobiler de öğrenilmiş tepkiler olabilir. Tüm çocuklar hatta bebekler, anne-babalannın paniklerini ve endişelerini hissederler. Anne-babanın etkisi olmaksızın sadece çocuğun ürkütücü bir deneyim yaşaması da korku geliştirmesine neden olabilir. Örneğin; bir köpeği severken köpeğin birden yüksek sesle havlaması, çocuğun başka bir köpeğe yaklaşırken tedirgin olmasına neden olabilir. Bazen korku, hemen gelişebilir ve çocuk bundan sonra gördüğü her köpekten korkabilir. Bazen de birkaç şanssız deneyimin üst üste yaşanması sonucunda korku gelişir. Korkular böylece fobiye dönüşebilir. Fobi, herhangi bir durumla ve nesneyle her karşılaşıldığında mantıksal olmayan şiddetli endişedir. Korku işe, gerçekte var olan bir tehlike sonrasında oluşan bir tepkidir. Çocuğunuzun devam eden korkusunun rasyonel olmadığını, yani bir "fobi" olduğunu düşünmeniz için özellikle korkunun ortaya çıktığı dönemde sizin de hangi tutumu sergilediğiniz önemlidir. Örneğin; gece yatarken çocuğunuzun yaşadığı korku ve kaygıyı çocuğunuza da belli ediyorsanız, onun da benzer kaygıları yaşamasına neden olabilirsiniz. Annesinin ya da babasının kaygılı olduğunu gören çocukların, elbette ki korkuları ve kaygıları artacaktır. Bu noktada çocuğunuzun yaşadığı sadece sizin duygularınızı taklit etmek olabilir ya da gerçekten bir fobi geliştirmiş olabilir. Bu nedenle önce çocuğa yaşına uygun olarak tehlikeler konusunda gerekli önlemler anlatılmalı, korkunun kaynağıyla ilgili olarak gerekli bilgiyi edinmesi sağlanmalıdır. Küçük cocuklann dış dünyayı algılayış biçimi, yetişkinlerden oldukça farklıdır. Gerçekler, çocukların kendi hayalleriyle karışır. Çocuklar gelişimleri boyunca ilk önceleri somut nesnelerden korkarlar. Çocuk, gelişimini sürdürdükçe korkular düşünce düzeyinde yer almaya başlar. Çocuklar çevrelerindeki her şeyin kendileri gibi hissettiğini ve düşündüğünü var sayarlar. Somut düşünme eğiliminde oldukları için olaylara ait yorumları da somuttur. Zaman, yer ve boyut kavramları çocukların kendilerine özgü anlayışlarına göre yorumlanır ve gerçeklerle ilgisi olmayan korkular belirebilir. Örneğin; annesi kisa bir süre için yanından ayrılan bir çocuk, zaman kavramı gelişmemiş olduğu için kendini bir anda terk edilmiş ve yalnız bırakılmış hissedebilir.

Kabuslar ve gece korkuları

Hemen her çocuk kabus görebilir. Ancak haftada birkaç kez gibi bir sıklıkta görülüyorsa, bu bir sorun olarak düşünülmelidir. Kabuslar gündüz yaşantısıyla çok bağlantılıdır. Çocuğun içinde bulunduğu olumsuz koşullar, kardeşleriyle, anne-babaşıyla ve arkadaşlarıyla yaşadığı çatışmalar, korkulu rüyalar görmesine neden olabilir. Ayrıca birçok endişe, kabusa neden olabilir. Televizyonda izlenen şiddet görüntüleri, çocuğun kendi çevresinde izlediği çatışmalar, tehditkar veya travmatik yaşantılar ve şiddete, kazaya tanıklık etmek de kabuslara neden olabilir. Çocukların disipline edilmeleri için kültürümüzde sık kullanılan değişik kişilerden (örneğin; öcüden, doktordan, öğretmenden vb), hayvanlardan ve durumlardan korkutma eğilimi, özellikle okul öncesi yaşlardaki çocukların, anlatılan korku objesini doğru değerlendirememesine ve bu korkuları uykularına taşımalarına neden olur.

Çocuğunuz korkuyla uyanmışsa ve yanınıza gelmek istiyorsa, mümkün olduğunca onu yatağına geri götürün ve kendi yatağınıza almayın. Gerekirse baş ucunda 10-15 dakika geçirin ve uykuya sakince dalması için yardımcı olun. Onu, gece yanınıza almanız, "Korkmakta haklısın, korkulacak bir şey var." mesajını almasına neden olabilir, bunun yerine yatağına yatırdığınızda onu öpüp sakinleştirin. O anda ilgi ve şefkat ihtiyacının artmış olduğunu gözden kaçırmayın.

Gece terörü

Kabuslardan farklı, ama yine kabus gibi olan iki korku durumu vardır. Çocuk kabus gördüğünde kabusunu hatırlayabilir. Ancak aşağıdaki iki durumda da çocuk gece gördüklerini ve yaptıklarını hatırlamaz.

Birincisi, korku kaynaklı olabilecek bir uyku bozukluğu, gece terörü denen gece korkusudur. Yine okulöncesi yaşlarda şık rastlanır. Çocuk büyük bir korku ve çığlıkla uyanır. Kendinde değildir, panik içindedir ve anlamsız hareketler yapar. Uyandırılırsa da hiçbir şey hatırlamaz. Bu durum uykunun ilk saatlerinde gerçekleşir.

İkinci durum işe, 6-12 yaşlar arasında görülen bir başka uyku bozukluğudur. Uykunun ilk evresinde çocuğun kalkıp oturması, kendi kendine konuşması, bazen gezmesi, dolaşması şeklinde olur. Sabah uyandığında da hiçbir şey hatırlamaz.

Bu her iki durum psikolojik etkenlere bağlı olabileceği gibi nörolojik temelli bir bozukluğun belirtisi de olabilir. Eğer anne-babalar bu tip uyku bozukluklarını çocuklarında sık gözlemliyorlarsa, bir uzman yardımıyla bu durumun tipik bir gece korkusu mu, yoksa nörolojik kaynaklı (epileptik bir nöbetin belirtisi olabilir) mı olduğunu ayırt etmelidirler.

Geceleri ağlayarak sık uyanma ve anneyi çağırma, yine sık görülen uyku sorunlarındandır. Bu durum da yine korkularla ilgili olabilir. Temel güven duygusu yeterince gelişmemiş, anneye bağımlılığından henüz kurtulmamış, anne-babayı kaybetme ve yalnız bırakılma korkusunu yoğun yaşayan çocuklarda karanlıktan korkma ve odasında yalnız uyuyamama sık görülen bir davranıştır. Bu tip huzursuzluklar nedeni ile korkuyla uyanan çocuklar, gece anne-babalarının yanına gelmek isteyebilirler. Bu, hem yaşanan korkuyla bağlantılı çaresizlik duygusuyla hem de çocuğun o anda ilgi ve şefkat ihtiyacıyla ilgili olabilir. Ancak bu durumda çocuğunuzu yatağa almak geçici bir çözümdür ve korku duygusunu pekiştirebilir.

İlk 6 yaş

Çocuğun temel güven duygusunun geliştirilmesi çok önemlidir. Eğer çocuk bu dönemde her türlü tehditten uzak olduğunu, korunduğunu, her koşulda sevildiğini ve kabul gördüğünü hissedebilirse, huzurlu ve güven veren bir aile ortamında olduğunu bilirse temel güven duygusunu kazanabilir. Bazı durumlarda çocukların psikolojik gelişimlerinin yeterli olmamasıyla bağlantılı olarak anne-babanın yatağında uyuma eğiliminin olduğu ve bu tip yaşam krizlerinin bu eğilimi alevlendirdiği bilinir. Böyle bir durumda da çocuğun gerçek ihtiyacının ne olduğu iyi saptanmalı, bu gerçek bir korku mu, gelişim dönemiyle ilgili bir davranış mı, yoksa anne-babanın yatağına dönmek için kullandığı bir bahane mi, bunun iyi ayırt edilmesi gerekir. Tüm korkuların yoğunluğu ve var olma süresi her çocukta değişiklik gösterebilir. Ama temel olarak korkuların pekiştirilmedikleri sürece geçici oldukları varsayılır. Kriz dönemlerinde ve yaşam akışı içinde ortaya çıkabilecek sorunlarla bu korkuların yoğunluğunun ve şiddetinin farklılaşması da doğaldır. Gelişim dönemlerine ait bu korkuların yoğunluğunun artması da doğaldır ve çocukları rahatlatmak, güven vermek, "hep yanındayız" mesajını iletmek önemlidir. Ancak, çocukların gelişim dönemlerine ait psikolojik özellikler gözden kaçırılmamalıdır.

Uyku alışkanlığı

Uyku alışkanlığının kazandırılmasında atılacak en önemli adım, bebeğin kendi odasında, kendi yatağında yatmaya alıştırılmasıdır. ilk aylar meme emen bebek, her acıktığında annenin memesinin rahatlığını hisseder ve genellikle de annenin memesinde uyuyakalır. Meme emmek sadece açlığını gideren bir ihtiyaç değildir. Meme emerken bebek aynı zamanda annenin sevgisini, şefkatini ve varlığını da hisseder ve anneyle sağlıklı psikolojik bağ kurar. Emme döneminde karnı doyduktan sonra kendi yatağına yatırılması son derece önemlidir. Bu sayede bebek acıktığında ve anneye ihtiyaç duyduğunda annenin kucağında, memesinde olacağını ve kendi başına uyuyabileceği durumlarda da kendi başına kalabileceğini fark etmeye başlar. Bebeğin kendiyle baş başa huzurlu olabilmesi de bir ihtiyaçtır. Elbette bebeklik döneminde daha sık, anneye ihtiyaç duyar. Ama yine de belli bir süre kendi kendine kalabilmesi daha sonraki yıllarda özerklik geliştirebilmesi için çok önemlidir. Okul öncesi dönemde de aynı prensip geçerlidir. Uykuya geçerken belirli rutinler oluşturmak çocuğun daha kolay uyumasını sağlar. Belli bir saat belirleyip önce süt içmek, diş fırçalamak, pijamaları giymek ve sonra da kitap okumak gibi bir düzen oluşturulduğunda, her gün, aynı düzen içinde uykuya geçiş daha kolay olur. Hatta bebeklikten itibaren bu düzene alışan çocuklar, bir süre sonra yine bu düzene ihtiyaç duymaya baslar. Uyku sorunu yaşayan çocukların çoğu gün içinde anne-babayla yeterli ve keyifli zaman geçirememiş olan çocuklardır. Bu nedenle de anne-babayla biraz daha fazla zaman geçirebilmek için uyku saatini ertelemeye çalışırlar. Bu nedenle özellikle çalışan anne-babaların akşam evde geçirdikleri zamanın bir kısmını mutlaka çocukla oyuna ayırmaları gerekir, ihtiyaç duyduğu ilgiyi alan çocuk, genellikle uyumaya daha rahat gider. Gece korkulan da bazen bu ilgi ihtiyacıyla ilgili olabilir. Anne-babasıyla bol bol oyun oynayan, yalnızlık hissi olmayan çocuklar daha az uyku sorunu yasarlar.

Anne-babalar nasıl davranmalı?

Korkusunun çocuğun gelişim dönemiyle ilgili olup olmadığını, hangi korkuların hangi gelişim dönemlerinde normal olduğunu öğrenin.

Duyduğu korkunun belli bir olaydan sonra mı, yoksa o anki olayla bağlantılı mı ortaya çıktığını saptayın,
Korkularının bazı zamanlarda ya da bazı durumlarda artıp artmadığını gözlemleyin.

Duygularını dinleyin; onu anlamaya ve ona güven vermeye çalışın.

Korkularından dolayı çocuğunuzu asla aşağılamayın, yargılamayın, utandırmayın ve çevrede alay konusu olmasına engel olun, korkusuyla ilgili olarak onu zorlamayın.

Örneğin; karanlıktan korkan çocuğunuzu karanlık bir yere gitmesi konusunda zorlamayın.
Çocuğu utandırmadan korkusunu ortadan kaldırmaya çalışın. Örneğin; "Erkek adam korkar mı?" gibi sözler söyleyerek, onu utandırmayın.

Mümkün olduğunca erken yaşında onu kendi odasında yatırmaya alıştırmalısınız (Bebekler 6 aylık olmadan önce kendi odalarında tek başlarına uyumaya alışmalıdırlar).
Korkusuyla aşamalı şekilde baş etmesi konusunda yardımcı olun.

Korktuğu şeyle ilgili onu bilgilendirin, bu konuda güven kazanmasına yardımcı olun. Örneğin; hırsızdan korkan çocuğun kapıyı kendisinin kilitlemesine izin verin, hırsızın girme olasılığı olan kapı ve pencereleri her gün ona kontrol ettirin.

Çocuğunuzla iletişiminizi arttınn, birbirinize duygulanma anlatmanız için ortam hazırlayın.

Onunla oyun oynayın veya resim yapmasını sağlayın. Uygun oyun ortamlarında çocuklar duygularını ifade etmek için fırsat bulurlar. Olumsuz duygularını ifade edilebilmesi, korkunun gelişimini de engeller.

Uyku öncesinde birlikte daha fazla vakit geçirin; onu rahatlatacak şeyler konuşun ve hoş hikayeler anlatın.

Korkusunu çağrıştıracak objeleri odasından kaldırın.

Korkularıyla ilgili ona yalan söylemeyin; bu size olan güveninin azalmasına neden olur.

Korkuları olan tüm çocukların uykularıyla ilgili problem yaşama olasılığının yüksek olduğu düşünülerek, uyku öncesi hazırlığına önem verilmelidir. Örneğin; yatma öncesi bakım uygulamaları birlikte yapılabilir, sakin bir ortamda bir öykü okunabilir, birlikte sakin bir müzik dinlenebilir.

Çocuğunuzun korkuları ile ilgili belirtiler sıklıkla karşınıza çıkıyorsa, tüm çabanıza rağmen azalmıyorsa bir uzmandan yardım alın.

iVillage