Terkedilen kadın ne yapar?

Terkedilen kadın ne yapar?
Güncelleme:

Psikolog Ekin Eren Toksoy, cinsiyeti ve yaşı ne olursa olsun insanlar için terk edilmeK oldukça travmatik bir durum

Terk edilmeyle birlikte çaresizlik, güvensizlik, keder, öfke ve kaygı gibi duyguların yaşanmasının bu doğal sürecin bir sonucu olduğuna dikkat çeken Toksoy, terkedilmenin kadınları daha fazla etkilediğini ifade ediyor.

Terkedilme, kişiyi çoğu zaman yaşamdan koparmakla birlikte, terkedilen kişinin hayata dair ümit, beklenti ve yaşama arzusunu da ortadan kaldırabiliyor. Üsküdar Üniversitesi NPİstanbul Nöropsikiyatri Hastanesi Uzman Klinik Psikoloğu Ekin Eren Toksoy, cinsiyeti ve yaşı ne olursa olsun insanlar için terk edilmenin oldukça travmatik bir durum olduğunu belirtiyor ve terk edilmenin kadınlar üzerindeki etkilerinden şöyle bahsediyor:

“Kadınlar için terk edilme olgusunun erkeklere göre daha farklı yaşandığını görmekteyiz. Bunun öncelikli nedeninin terk eden erkekteki ani ve açıklanamayan değişiklikler olduğu söylenebilir. Kadınların erkeklerdeki bu ani değişiklikleri ve terk etme nedenlerini kendileri için bir mantık çerçevesine yerleştirmeye çalışma çabaları ise sıklıkla gördüğümüz bir şeydir. Ancak bu ne yazık ki genelde boş bir çaba olarak karşılarına çıkar.”

Toksoy, bu süreçte kadınların genelde kendilerini suçlama eğilimi de gösterebildiklerini ifade ediyor.

Ben nerede yanlış yaptım!

“Öncelikle kadın karşı tarafı anlamaya çalışır ve bunu başaramadığında onu suçlamaya başlar ve ona öfkelenir, bir süre sonra, kadının öfkesi ve sorgulamaları kendisine yönelir ve ‘Ben nerede yanlış yaptım’ düşüncesi zihnini kemirmeye başlar. Bu sorgulamaları erkeklere göre kadınların daha fazla yaptıklarını görmekteyiz ki bu da kadınlar için terk edilmenin daha farklı bir boyutta yaşanmasına neden olmaktadır. Tabi ki genelleme yapılması çok da doğru olmaz ancak bunun erkek ve kadınların ilişkilerdeki rolleri ve iletişim şekillerinin farklı olmasıyla ilgili olduğunu söylemek yanlış olmaz.”

Uzm. Psk. Ekin Eren Toksoy, sorunu çözümlemeye tarafların farklı yaklaştıklarının da altını çiziyor.

Terkedilme bir kayıp mı?

“Erkeklerin bir sorunu çözümlemede daha yaygın olarak kaçma veya kavga etme gibi bir iletişim yolu izlediğini, kadınların ise konu üzerinde konuşup uzlaşma sağlama taraftarı olmaya çalıştıklarını söyleyebiliriz. Kadınların rahatsız oldukları veya kendilerine uygun gelmeyen noktaları ifade ettikleri, erkeklerin ise son raddeye gelene kadar olumsuz düşündükleri ve hissettikleri noktaları çok da ifade etme taraftarı olmadıkları göz önünde bulundurulursa, erkeklerin “terk ediş” lerinin çok daha ani yaşandığı aşikârdır. Bu ani olma özelliği terk edilmeyi daha beklenmedik ve çoğunlukla kadınların uzlaşmacı tarzı sebebiyle “bir nedene bağlanmaya çalışılan bir kayıp” haline getirmektedir.”

Bu noktada kadınların, kendilerindeki bir eksiklik, yetersizlik, hata sebebiyle terkedildikleri düşüncesine doğru gittiklerini ifade eden Toksoy, bu negatif düşünceler yolculuğunda kadının çökkünlük ve kendilerini suçlama duygularını çok sık yaşayabildiğini belirtiyor. Toksoy kadınların kendini suçlama eğiliminin altında yatan nedenin de çocukluk yıllarına dayandığını kaydediyor.

“Bu kaybın kendilerinden kaynaklı olduğu yanılgısında çocukluk dönemlerinde ebeveynleriyle yaşadıkları veya önceki ilişkilerinde yaşadıkları bağlanma ve ayrışma süreçlerindeki zorlukların önemli bir yerinin olduğu düşünülmektedir.”

Toksoy terkedilme durumunda ise kadınlara önemli hatırlatmada bulunuyor.

Baş etmek mümkün mü?

“Kadınların terk edildiklerinde öncelikle bunun ilk ve son defa kendi başlarına gelen bir durum olmadığını kendilerine hatırlatmaları önemlidir. Terk edilen taraf oldukları o an, bir zamanlar terk eden veya zamanı gelince terk edecek taraf da olabileceklerini göz önünde bulundurmalılar. Terk edilmenin bir eksiklik veya kendilerinden kaynaklanan bir kusur yüzünden olduğu yanılgısına kapılmadan, ilişkinin doğal sonucu olarak gelinen nokta olarak düşünülmelidir. Terkedilmenin de yaşanan diğer bütün her şey gibi yaşamda bir olasılık olduğunu ve bunun yeni bir deneyim ve fırsat olduğunu unutmamalıyız.”