Doç. Dr. Yavuz Dizdar'dan ''düdüklü tencere'' uyarısı

Doç. Dr. Yavuz Dizdar'dan ''düdüklü tencere'' uyarısı
Güncelleme:

İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Radyasyon Onkolojisi Bölümü Öğretim Görevlisi Doç.Dr. Yavuz Dizdar düdüklü tencerede pişen yemeğin vitaminlerinin öldüğünü söyledi.

Düdüklü tencerenin kemik suyu elde edilmesi gibi çok uzun süre gerektiren işlemlerde faydalı olabileceğini dile getiren Doç.Dr. Yavuz Dizdar, "Düdüklü tencere bazı açılardan avantaj getirebilir ama sebze unsurunu da içeren yemeklerde genellikle içeriği etkiler. Bunun bir nedeni basınç altında sıcaklığın çok yükselmesi ve yüksek basıncın da özellikle aromada değişiklik yapmasıdır. Bu nedenle düdüklü tencere kemik suyu elde edilmesi gibi çok uzun süre gerektiren işlemlerde işi kolaylaştırır. Yani yemeğin bir bileşeninin elde edilmesini sağlar. Elde edilen kemik suyu dondurularak saklanabilir, ihtiyaç oldukça yemeklerin içine karıştırılır. Ancakana yemek daha sonra yine normal tencerede ağır ateşte pişirilmelidir. Yemeğin sebze bileşenleri düdüklü tencereye konduğunda genellikle erirler, yani doku özelliklerini yitirirler" ifadelerini kullandı.

YEMEKLER SAĞLIKLI ŞEKİLDE NASIL PİŞİRİLİR?

Eskilerin bir lafından yola çıkarak örnek veren Doç.Dr. Yavuz Dizdar, "Eskilerin bir lafı vardır ’Hatır uğruna çiğ tavuk yenir’ diye. Şimdi çiğ tavuk lastik gibi olduğu için yenmesi mümkün olmaz. Düdüklü tencere bu lastik gibi kıvamı yani kolajen gibi moleküllerin suya geçmesini kolaylaştırıyor. Bu basınç altındaki yöntem başka alanlarda da nitekim kullanılıyor. Bunlar düdüklü tencereden etkilenmiyor ama diğer hassas moleküler içeren, B vitamini taşıyan yemekler düdüklü tencereden etkileniyor. Bu yemekleri sağlıklı pişirme yöntemi tencerede kısık ateşte uzun sürede pişirmek gerekir veya fırında pişirirsiniz ama mikrodalga değil evimizdeki normal fırınlarda pişirmek gerekir" açıklamalarında bulundu.

DOÇ.DR. YAVUZ DİZDAR KİMDİR?

Yavuz Dizdar 1964’te İstanbul’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’ndeki orta eğitimini 1982’de; İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’ndeki eğitimini 1988’de tamamladı. Tıp eğitiminin ardından o yıllarda Siirt’e bağlı olan Batman’da yaklaşık bir yıl mecburi hizmet yaptı. 1989-1992 yıllarında İstanbul Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı’nda ilaç bilimi üzerine, 1992-1996 yıllarında Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı’nda kanser üzerine uzmanlık eğitimini tamamladı. Bu eğitimlerinin yanı sıra İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nde kanser biyolojisi ve immünolojisi doktorası unvanını aldı. Halen aynı enstitüde radyasyon onkolojisi uzmanı olarak çalışıyor.