30 Mart

Güncelleme:

30 Mart seçimleri

…Dünya siyasi tarihine geçti...

1 günde nüfus sayan Türkiye 10 gündür oy sayıyor…

Çile bülbülüm çile…

Helikopterli, kedili, trafolu, yanık oy pusulalı bir seçim oldu!

AK Parti, BDP ile “zımni ittifak” içindeyken,

CHP ve MHP kurumsal iş birliği çağrısını yapamadılar.

MHP Ankara adayı Mevlüt Beyin oyu 250 binlerde, yani;

Melih Beyin, Mansur Beye attığı ‘mini’-farkın on katı.

O arada, CHP’nin itiraz karineleri arasında bir iddia çok düşündürücü:

“180 sandıkta katılım yüzde 100’ün üzerinde!”

Cemaat, AKP lehine devrede olsa, yine “ölüler mi oy kullandı?” denebilirdi.

30 Mart yalnız kendisi değildi ardılı oylamalarla da ilgiliydi…

Gerçekten, seçimlerden önce HEPAR gibi partileri de içine alacak sinerji ıskalandı.

Yine de, belki daha ‘pratik’ olarak; CHP ile MHP’nin iş birliği değerlendirilseydi…

…Birbirlerine itiraz değil sandığa sahip çıkılmasında ortak bir enerjiyi açığa çıkabilirdi.

Bu durum, Ağustos’taki Cumhurbaşkanlığı seçimleri için de iyi bir deneyim olabilirdi.

Olmadı…

Kimileri, seçmene adeta 1 Nisan şakası yaptı. (*)

Daha ileride ama beklenenden daha yakında Genel Seçimler var.

30 Mart’ın asıl kazandırıcı çekirdeği Bütün-şehir yasası, kar ortağı “özerklikçilerdir”.

Tıpkı bunun gözden kaçırılması gibi;

Önümüzdeki seçimlerde daraltılmış bölgenin çoğunluk sistemi anlamına geldiği ve

Asıl temsilde adaletin; barajların düşürülmesi olduğu gerçeği göz ardı edilirse;

Çok yazık olur.

30 Mart ile ilgili analitik incelememizi genişletelim:

Tutanakların açıklanması partisel bir sorumluluk; seçimi doğru okumak da bir ödev:

İl Genel Meclisi + İlçe Belediye Meclis oyları toplamında dağılım –şimdilik- şu:

AK Parti % 43,31

CHP       % 25,59

MHP       % 17,63

İktidar ve karşısındaki Meclis muhalefeti oyları 50 ye 50 denk gibi.

İktidarın Saadet ve BBP gibi yapılarla daha kolay eklemlenebileceği varsayımsa,

Muhalefetin de Meclis dışında ‘ortak değerleri’ savunan partilerle “ilgilenmesi” doğal.

Nihayet 30 Mart seçimlerine ilişkin analizimizi tamamlayalım:

Evet, Katılım % 90’larda.

Ancak yine de, 52.710.730 seçmenden yaklaşık 6 milyonu sandığa gitmemiş,

2 milyon seçmen ise ( bir kısmı zarf içini karıştırdığından ) geçersiz oy kullanmış.

Düşünün: Geçersiz artı “sandıksızların” oylarının oransal karşılığı % 10.

Bunun muhtemel bir nedeni, siyasetin gençler üzerinde yarattığı “değmezlik” ile,

Orta yaş kesimi arasına serpişen kanıksanmış “boşunalık” duygusu olsa gerek.

Türkiye liderlik, örgütlenme, ilkellilik, idealler ve iddia sorunları yaşıyor…

İşte seçim sonuçları açısından önemli olgulardan biri de bu…

Son söz kimi Medya çevreleri ile anketörlere…

Maalesef biri ikmale diğeri sınıfta kaldı.

Kimi Medya söz hakkı açısından “eşitlik ilkesi”ne aldırmadı,

Bazı anket şirketleri ise sonuçlardan uzak kalışlarını üstüne bile alınmadı.

Ne diyelim…

Siyasal sonuçlardan sonuç çıkarmak “siyaset dünyasının” en zor işi olsa gerek!

(*):( http://www.haber3.com/secmene-1-nisan-sakasi-mi-yapiyorsunuz-107956y.htm )

Diğer Yazıları
Akıl Sağlığını Yitirmekte olan Toplum!
Bir asırlık çınar nasıl batırılır ?
Belediye Encümenleri Böyle mi olmalıydı?
Çöken madencilik politikamızdır