Anıtkabir Yolundan…

Güncelleme:

Bu 10 Kasım da tarihe geçti…

Her kesimden milyonlar Anıtkabir’deydi.

Yalnız Ata’ya vefa için değil, Anayasasından zamlarına, sınav sorularının çalınmasından sosyal hakların kısıtlanmasına, bir protesto anlamında da yürüdüler…

Yurt genelinde bu anma gününün hakkını halk verdi; dilerim Atatürk de Hakkını biraz olsun helal etmiştir.

Ben, Anıtkabir yolunu bir muhabir niteliğinde yazacağımı belirtmiştim bizim Haber3’e…

“Gördüğüm manzara”, ömre bedeldir…

Çok değil daha on gün önce, 29 Ekim’de yürüyen insanlar, “yorulsalar da Ata’larını izlemenin” bilinciyle, sağanak yağmurla daha da çoğaldılar, bir ve diri idiler; yürüdüler…

Türkiye Gençlik Birliği (TGB) gençleri tam “birlik” olmuş ve deneyim kazanmış, kitleye yön verdiler…

Kimse kimsenin ayağına bile basmadı, yanlışlıkla yere bir şey düşse ilk eğilen aldı ve sahibine iade etti; müthiş bir disiplin, işleyen bir demokrasi, etkili bir dayanışma vardı…

O ‘yol’da kimler yoktu ki?

Ankaragücü taraftarları, coşku getirdiler, tribünde takımlarını alkışlayanları, alanda halk alkışladı…

Fenerbahçeliler, formalarıyla sıra düzeni içinde bayraklar ellerinde büyük renk kattılar…

Akutçular geldiler, gözünü budaktan sakınmaz bu yiğitlerin heyecanını görmeliydiniz…

Türk Hava Kurumu’ndan üniformalarıyla gençler, mozoleye, gurur dağına yükselir gibi yürüdüler…

Ve tabii ADD, Silivri’den belediyeciler, sendikalardan işçiler ve çeşitli derneklerden temsilciler…

‘Cumhuriyet Kadınları, avukatlar, doktor ve sağlıkçılar…

4 saat boyunca gözlemlediğim ama buraya yazamadıklarım varsa, onlar beni affetsin lütfen.

Özeti şudur: 7 den 77 ye, Türk halkı, Atasına koşmuştur…

Bazı insanlar da, Kurtuluş Savaşını yansıtan ilginç giysiler giymişler ve ellerinde çeşitli resimlerle gelmişlerdi…

Bir açık hava müzesi gibiydi…

‘Kıpırdamadan duruyorlardı, çelikten iradeyle, zafere giden dedeleri gibi…

Hem güzel hem de (varsa düşmanların algısı açısından) ürpertici tablolar oluşturmuşlardı…

Gece ulusal kanal TV de, bir gazeteci, -tanık olduğu- yaşlı çiftin konuşmasını aktardı:

“Artık rahat ölebiliriz!”

“Cumhuriyet’i yaşatmak” için yürüyen milyonların Atatürk sevgisinden başka dayanakları yoktur.

Ve bu 10 Kasım’da göstermiştir ki; bu Milli İrade kuşaklar boyunca taşınacak, devrim ve demokrasi yaşayacaktır.

Bir son söz de, “yürümekle ne olur?” diyenlere…

Böyle anlamlı günlerde demokrasisi yerleşmiş hemen bütün ülkelerde halk yürür…

Kimi Araplar bile kımıldadı, başka anlamda olsa da “bahar” dediler, sokaklara çıktılar…

Anadolu uygarlığı elbet, barış içinde yürüyecek, duygularını, düşüncelerini ifade edecek...

Kaldı ki, Milli günleri ve yıl dönümlerini anmak bir yurttaşlık görevidir.

Bu refleks büyük ölçüde yitirilirse, Allah esirgesin, olası bir işgal halinde “davranmak” ya da doğal felaketlere karşı dayanışmak, çok zor hale gelebilir; toplum, sosyalliğini yitirebilir..

Fakat, 19 Mayıs, 29 Ekim ve bu son 10 Kasım, “bizi biraz daha biz yaptı”.

Katılana, katkıda bulunana, katılamasa da gönül verene, selam olsun!

Diğer Yazıları
Akıl Sağlığını Yitirmekte olan Toplum!
Bir asırlık çınar nasıl batırılır ?
Belediye Encümenleri Böyle mi olmalıydı?
Çöken madencilik politikamızdır