Başima Düşen Elma

Güncelleme:

Lakabı “elma yanak” olan Deniz Baykal bu analizime ilham kaynağı oldu. Benim de başıma bir elma düştü. Seçimi kaybedersem Rodos’a yüzerim demiş. Sonra da şaka yaptım demiş. Her ne kadar bu işlerin şakası yoksa da , Türkiye’nin demokrasi tarihinde kilometre taşı olacak bir seçim üzerine bir iki şaka da ben yapayım. CHP VAKIF OLSUN. Sovyet komünist partisinden daha güçlü kemikleri olduğunu ispat eden CHP derhal siyasi parti olmaktan çıksın. CHP’nin elinde korkunç derecede mal, mülk ve gelir getiren enstrümanlar bulunmakta. Ayrıca Türkiye’nin en güclü bankası İş Bankasının büyük ortaklarından. CHP’nin siyasi partiden mutasyon yolu ile bir vakfa dönüşmesinin büyük yaraları bulunmakta. Birincisi, CHP başkanlığına bütün gücü ile sarılmış Baykal’ı ve taifesini üzmeden, Baykal ömür boyu vakıf başkanı seçilir. Etrafındaki ‘politbüro’ üyeleri mütevelli heyeti mensupları olarak çıkarlarını korurlar. İkincisi, Mustafa Kemal’in kurduğu bir parti olan CHP, tıpkı yine Mustafa Kemal’in kurduğu Türk Dil Kurumu gibi düşünce geliştiren bir ‘think-thank” olur ve böylece Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal, seçim meydanlarında ucuz oy malzemesi olmaz. Üçüncüsü, vakıf olarak CHP’nin İş Bankası ve diğer parasal ilişkileri siyasi parti karakterinden uzaklaşarak daha şeffaf bir demokratik alt yapı şekillenmesinde öncü olur. Dördüncü ve en önemlisi tamamen dibe vurmuş Türkiye solunun kurumsal olarak önü açılır. Şimdilik CHP’nin başına gelecek erdemli olayları bir kenara bırakarak biraz da seçimi kazanan AK partiye bakalım. ERDOĞAN DAMGASINI VURABİLİR Yüzde 47’lik oy her zaman herkese nasip olmaz. Bu bir lütuftur. Manevi değerleri yüksek Tayyip Erdoğan bu lütfu değişik bir yönden ele alabilir. Dava arkadaşı, yol ve mesai arkadaşı Abdullah Gül bir takım hukuksal katakullilerle Cumhurbaşkanı olamamıştır. Bu, adil ve ‘fairplay’ değildi, itirazım yok. Ancak bence Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasının da tadı kaçmıştır. Şimdi vizyon gerekmekte. 72 milyonluk Türkiye’de ununu elemiş, eleğini duvara asmış cok değerli insanlar var. 60-70 yaşları arasında eli yüzü düzgün ve çift olarak güzel fotoğraf veren bir aday Çankaya’ya yerleşebilir. Erdoğan dava arkadaşı Gül’ü yarı yolda bırakamaz. Bence Erdoğan başbakanlığı Gül’e devretmelidir. Genç, dinamik ve halkın güvenini sağlamış bir politikacı olarak Gül bu koltuğa çok yakışır. Peki Erdoğan ne yapacak diye bir soru aklınızdan geçebilir. Erdoğan parti başkanı olarak AK partinin başında durur. Türkiye’nin önümüzdeki 5 yıl içinde çözmesi gereken, Kıbrıs, AB, Kuzey Irak ve benzeri konularda, Başbakan, bakanlar kurulu ve muhalefet arasında ‘orkestra şefliği’ yapar. Günlük politikanın çirkef ortamından uzak durur. Ve siyasetin içinde çıkarları için değil, halka hizmet için mücadele ettiğini ispat eder. Bu zor bir karardır. Liderin etrafındaki dallar, kavuklar ve takkeler malum nedenlerle her zaman kraldan kralcıdır. Ama benim modelim de tarihe damga vuracak bir modeldir. Sivri burunlu İngilizler yapar da biz niye yapmayalım. Türkiye demokrasi sapağına gelmiştir. Güzel gelişmeler Türkiye’yi beklemekte. Son seçimi kazanan ve kaybeden liderler de demokrasiyi daha ileri götürmek için üzerlerine düşen görevi yapabilirler, daha demokratik olabilirler.


Diğer Yazıları
31 Mart Vakası & 31 Mart Yerel Seçimleri
Bir Türk Kedisinin Amerika Macerası
Yüzde 0,0055