DTP in suçu

Güncelleme:

Cuma günü Anayasa Mahkemesinin verdiği kararla DTP kapatıldı. DTP’nin kapatma gerekçeleri arasında detaylıca verilen eylemleri, demeç ve sözleri ve benzer diğer örnekleri dikkate aldığımızda kapatmanın (hukuken) doğru karar olduğunu düşünmek hiç yanlış değil.

DTP ateşle yaptığı imtihanı kaybetti.

Şiddete bulaşmadığı sürece her fikrin demokratik temsil hakkı olması açısından Kürt siyasetinin de siyaset sahnesinde temsilcisinin olması bir gerekliliktir. Fakat Kürt partilerinin terör örgütünden bağımsız siyaset üretmesi ve artık Öcalan’ın gölgesinden ayrılmış olması gerekir. Şiddete bulaşanlar hiçbir zaman siyasetin üreteceği çözümlerle yetinmezler.

Şiddet ile bir yere varılamayacağını artık herkes anlamalı ve şiddeti çare görenlerin referans alınmaması gerektiği bilinmelidir. DTP’nin en büyük suçu terör örgütünün şiddet yanlısı istek ve tutumuna karşı gelememiş olmasıdır.

Anayasa Mahkemesinin DTP’yi kapatma kararı yazılı kanunlar ve yaşanan gerekçeler göz önüne alındığında hukuken doğru bir karar gibi duruyor. Fakat siyaseten karar tartışılabilir! Sonuç itibari ile mahkemeler işin hukuki tarafına baktıkları için siyaseten oluşan zaafı göz önünde bulunduramazlar! Bugün DTP kapatıldı diye kimse Anayasa Mahkemesine kızmaması gerekir. Yani yazılı yasalar ne diyorsa o uygulanıyor.

Son sözü başta söyleyecek olursak bu ülkede yasalar değişmediği sürece parti kapatmaların önüne geçilemeyecek. Belki dünya’nın her yerinde şiddete bir parça bulaşmış veya desteklemiş tüm partiler kapatılıyor veya kapatılmış kadar ağır cezalar alabiliyorlar.

DTP Türkiye siyasetinde kapatılan 25. siyasi parti oldu. Bugün belli bir kesimin söylediği ve yazdığı gibi sadece Kürt partileri kapatılmıyor bu ülkede. Sonuç itibari ile bugüne kadar yaşanan tecrübeler parti kapatmanın çözüm getirmediğini gösterdi; bir parti kapatılıyor, diğeri açılıyor. Çözümü kapatma dışında da aramak lazım.

Son kararda en çok çifte standart vurgusu yapılıyor: Özellikle DTP’liler kapatma kararından sonra en fazla AKP örneğini veriyorlar. Çünkü AKP mahkeme tarafından “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olarak gösterilmiş olmasına rağmen kapatılmamıştı!

Son iki seçimde Kürt seçmenin gönlünü almayı bilen iktidar partisine Kürt tabanına bir kırgınlık olacağı kesindir. AKP iktidarı döneminde parti kapatmaların önüne geçen yasalar çıkarılmadığı, Kürt açılımı sürecinde bazı açıklama ve yanlışlar, DTP kapatma davasında mahkeme kararı öncesi Cemil Çiçek’in Batasuna hatırlatması, DTP’nin kapatılmaması için gözle görülür, dişe dokunur her hangi bir açıklamanın yapılmaması DTP tabanından AKP’ye tepki doğuracaktır. Nitekim AKP’nin kapatma davasında sürekli Venedik kararlarını hatırlatanlar AKP’li yöneticilerdi!

Parti kapatma dün vardı, yarında olacaktır; ama parti kapatmanın artık zorlaştırılması gerekir. Fakat damarlarımızdaki kan kadar bir gerçek var Ankara’da… O da birbirlerini neredeyse hainlikle suçlayan partiler bu ülkede geniş tabanı kapsayacak bütünlükte, özgürlükçü bir anayasayı oluşturamazlar.

DTP yöneticilerinin aldığı cezalarda da tartışma yaratan kararlar siyasetçilerin veya köşe yazarların gözünden kaçmadı! Partinin şahin dediğimiz nispeten sertlik yanlısı Emine Ayna ve benzer bazı siyasetçiler her hangi bir ceza almıyorken, ılımlı ve PKK’ya mesafeli bir siyasetçi olan Ahmet Türk’ün ceza alması çok garipsendi. Ahmet Türk DTP yöneticileri arasında en ılımlı isimlerden birisi. Ahmet Türk’ün sadece parti başkanı olduğu için ceza alması vicdanlarda iz bırakacaktır.

Kapatmaya neden olanlar Emine Ayna ve onun gibi sertlik yanlılarıdır.

Bazı DTP’lilerin Kürt kamuoyunda Abdullah Öcalan için duyulan yakınlığı Kürtlerin hassasiyeti olarak sunmaları toplumda psikolojik rahatsızlık yaratıyordu. Diğer taraftan hükümetin Kürt açılımında DTP iki arada kaldı. Bir yanda PKK ve sertlik yanlıları, diğer yanda geliştirilecek haklar ve siyasi mücadele! Bu durum özellikle şahin kanadı ve terör örgütünü rahatsız etti.

DTP Kürt halkının temsilcileri olarak siyaset sahnesinde(idi). Şimdi parti kapatıldı, aklıselim devreye girmeli ve sahne terör örgütüne kalmamalı. Terör örgütünün organize ettiği ve kapatılan DTP’nin desteklediği sokak gösterileri, araç yakmalar, Molotof ve havai-fişekli gösterilere son verilmelidir. DTP kapatılırken suça en önemli kanıt teşkil eden şiddetten uzak durulmalıdır.

Herkes üzerine düşen görev ve sorumluluğu bilmeli ve toplumun sorunlarını şiddetle değil, siyaset mekanizmasını hayata geçirerek çözmeye çalışmalıdır. Nitekim kapatılma tehlikesi hissedildiği için Kürt siyasetini temsilen Barış ve Demokrasi Partisi adında bir yedek parti daha söz konusu. Siyaset yasağı getirilmeyen meclisteki 19 milletvekili mecliste siyasete devam etmeli ve Ufuk Uras desteği ile mecliste gruplarını kurarak demokratik çözüm için çabalarına devam etmelidir.

Yarının tarihi, bugün sokakta söylenen sözden daha çok mecliste kayıtlara geçen bugünün sözlerinden oluşacaktır. Doğru veya yanlış kayıt altına alınarak yarının objektif tarihini oluşturuyor. Kürt siyasetçiler demokrasiyi tercih etmelidirler. Ayrıca işin birde seçmen hassasiyeti tarafı vardır. Uzun zaman sonra Kürt siyaseti mecliste grup kurabilmiştir. Kürt seçmenlerin hassasiyetleri dikkate alınmalı ve demokratik haklardan vazgeçilmemelidir.

Umarım DTP’li yöneticilerin sinei-millet sözü olayın sıcaklığı ile söylenmiş küskünlük ifadeleri olarak kalır. Demokrasiden vazgeçmek, ülkeyi bütünüyle kargaşa ortamına sürükleyecektir. Ve umarım iktidar partisi parti kapatmaları zorlaştıran düzenlemeleri hayata geçirir.

http://yolagiden.blogspot.com/

Diğer Yazıları
Atatürk'ün koltuğu işgal edilmesin
Bu yazıyı yirmi yıl sonra hatırlayacaksınız
TİP’e bak!
Cumhuriyet sensin
Vicdanlar kanarsa insanlık yaşar