Gürcistan’ın başarı hikayesi ve Batı

Güncelleme:
Haber3.com yazarı Haluk Özdalga yazdı: Gürcistan’ın başarı hikayesi ve Batı

Foto: Gürcistan’ın güçlü lideri İvanişvili seçim kampanyasında (ortada)
(Okuma 8 dk)

 

Kafkasya komşumuz Gürcistan’da yaşanan sert ve yaygın protesto gösterileri ülkenin istikrarını tehdit ediyor.

Sokak protestolarının daha önce iktidarları devirdiği Gürcistan istikrarsızlığa sürüklenirse, Kafkasya’da ve Karadeniz havzasında Türkiye’yi rahatsız edecek sonuçlar doğabilir.

Yabancı ülkelerden fon alan sivil toplum kuruluşlarının (STK) kaynaklarını şeffaf şekilde açıklamasını öngören yasanın kabul edilmesiyle protestolar yoğunlaştı. 26 Ekim’de yapılan ve muhalefetin kaybettiği seçimlere hile karıştırıldığı iddiasıyla devam etti.

Son olarak AB üyelik müzakerelerinin hükümet tarafından 2028’e kadar dondurulmasıyla iyice ivme kazandı.

Seçimlerden bir yıl önce Ekim 2023’te Gürcistan’a 9 günlük bir ziyaret yaptım, başkent Tiflis, diğer şehirler ve köyler dahil ülkenin değişik yörelerini dolaştım. Özel izlenimlerimden de faydalanarak bir değerlendirme sunuyorum.

Önce Gürcistan buraya nasıl geldi, görelim.

Yakın tarih

Bağımsızlığına düşkün Gürcüler, daha SSCB dağılmadan 1990’da ilk çok partili seçimi yapan Sovyet Cumhuriyeti olarak dikkat çekmişti, ama bağımsızlık sonrasında zor günler yaşadılar.

Ülke silahlı çetelerin ve değişik siyasi fraksiyonların çatışma alanına dönüştü, ekonomi çöktü, ekmek karneye bağlandı, kişi başına gelir 500 dolara kadar düştü. Abhazya ve Güney Osetya’da ayrılıkçı hareketler çatışma başlattı ve bu bölgeler bir daha merkezi yönetim altına girmedi.

Sovyetler Birliği eski Dışişleri Bakanı Şevardnadze’nin Devlet Başkanı olmasıyla kamu düzeni kontrol altına alındı ama ekonominin kötü yönetimi ve yolsuzluklar giderek arttı. Sokak protestoları ile başlayan halk hareketleri 2003’te Gül Devrimi ile sonuçlandı, Şevardnadze çekildi.

ABD ve Avrupa’nın desteğini alan Saakaşvili Devlet Başkanlı seçildi. Katı neo-liberal ekonomik reform politikaları uygulandı, asgari ücret kaldırıldı.

NATO 2008 zirvesinde Ukrayna ve Gürcistan’ın üyelik başvuruları kabul edildi. Aynı yıl sadece günler süren Rusya-Gürcistan savaşı sonunda Rusya’nın desteklediği Güney Osetya ve Abhazya bölgeleri bağımsızlık ilan etti, Gürcistan ordusu ağır yenilgi aldı. Rusya’yla ilişkiler dip yaptı, askeri harcamalar arttı ve Saakaşvili yönetimi muhalefete karşı aşırı sert yöntemler kullanmaya başladı.

Gürcistan’ın en zengini İvanişvili’nin kurduğu Gürcü Rüyası (GR) partisi, 2012 seçimlerini %55 oyla kazandı, yenilgiyi kabul eden Saakaşvili görevi bıraktı. GR, 2016 ve 2020 seçimlerini de açık ara kazandı (%47 ve %50). İvanişvili bir yıl yaptığı başbakanlık hariç, yürütmede aktif görev almadı, arka plandaki güçlü adam olarak kaldı.

Üniversite eğitimini Moskova’da yapan İvanişvili, Sovyetler’in dağılmasından sonra iş hayatına girdi, bugün varlığı 6 milyar $ tahmin ediliyor (Türkiye’nin en zengini Murat Ülker’in tahminen 5 milyar $).

Putin iktidara geldikten sonra Rusya’dan ayrıldı ve Gürcistan’a döndü. 2012’de partiyi kurarken Rusya’daki bütün varlıklarını sattı, Batı’ya ve Gürcistan’a transfer etti.

GR iktidarı hem Batı hem Rusya’yla iyi ilişkiler kurmayı öngören bir politika izliyor. İlişkilerin iyileşmesi Rusya’yla ticareti büyüttü. Tarım ürünleri ve şarap dahil ihracat, turizm gelirleri, Rusya’da çalışan Gürcülerin sayısı ve Rusya’ya yönelik transit ticaret gelirleri arttı.

Kafkasya’nın görkemli zirvelerini tırmanan virajlı yollar şimdi Rusya’ya mal akıtan TIR konvoylarını taşımakta zorlanıyor.

Tiflis, Batı’yla ilişkilerini de başarıyla yönetti, temel hedefin AB’yle bütünleşmek olduğunu sık sık vurguladı. 2022’de AB üyeliği için başvurdu, adaylığı 2023’te kabul edildi.

Kapsamlı reformlar yapıldı, köhne sağlık hizmetleri düzeldi. Demokratik işleyiş ve hukukun üstünlüğü açısından da başarılı oldular.

Başarıyı ölçmenin anlamlı bir yolu benzer ülkelerle kıyaslamaktır. AB’ye aday 10 ülkeye, orta-uzun vadede Büyük Avrupa içinde yer alabilecek 4 daha katarak 14 ülkelik bir kıyaslama grubu oluşturdum.

(Arnavutluk, Bosna, Gürcistan, Moldova, Karadağ, Kuzey Makedonya, Sırbistan, Türkiye, Ukrayna ve Kosova, Azerbaycan, Ermenistan, Belarus ve Rusya).

Dünya Adalet Projesi (2024) verilerine göre Gürcistan, hukukun üstünlüğü açısından dünyadaki 142 ülke arasında 49. sırada ve 14’li grup içinde birinci. AB üyesi Bulgaristan ve Macaristan’dan daha iyi durumda (Türkiye 117. sırada).

Washington hükümetlerine yakın düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi’inin “2024 Atlası: Dünyada Özgürlük ve Refah” raporuna göre Gürcistan, 14’lü grup içinde “özgür” kategoride yer alan tek ülke. AB üyeleri Polonya ve Macaristan’dan daha iyi konumda.

Ekonomi adım adım düzeldi, özellikle 2020’den itibaren tırmanışa geçti. Refah artışının en çok hissedildiği yerlerden biri kırsal kesim oldu.

2020-2024 arasında kişi başı gelir iki mislinden fazla artarak 4300 dolardan 9300 dolara sıçradı (Dünya Bankası). Bu, yılda ortalama %19 gibi olağanüstü bir artışa denk geliyor.

14’lü grup içinde son beş yılda (2020-2024) kişi başı gelirde en yüksek artışı sağlayan yine Gürcistan oldu. 1990’larda kişi başına gelirde Türkiye’nin %20’si civarındaydı, şimdi bizi neredeyse yakaladılar.

Bu açık bir başarı hikayesidir.

Haber3.com yazarı Haluk Özdalga yazdı: Gürcistan’ın başarı hikayesi ve Batı
Ziyaret ettiğimiz köy evinde Gürcü kadın, Kafkasların leziz yemişleri ile ipe cevizli sucuk diziyor

 Gürcistan’ın Rusya ve Batı arasında dengeli götürdüğü “çok vektörlü dış politika”, ABD tarafından uzun süre anlayışla karşılandı. 2018’de yapılan bir değerlendirmeye göre Washington, Gürcistan’ı eski Sovyet devletleri içinde “en yakın ortaklarından biri” olarak görüyor ve aralarındaki “stratejik ortaklığın derinleştiğini” düşünüyordu.

Ama her şey Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’da savaşı başlatmasıyla değişti.

Batı’nın hızla değişen tavrı

Gürcistan, Rusya’nın BM’de kınanması ve Avrupa Konsey’inde çıkarılması kararlarına oy verdi. Diğer iki Güney Kafkasya ülkesi Ermenistan ve Azerbaycan aynı oylamalarda çekimser kaldı.

Ancak ABD’nin ve AB’nin Rusya’ya uyguladığı kapsamlı yaptırımlara pek çok ülke gibi katılmıyor, Türkiye’ye benzer bir yol izliyor.

ABD ve AB baskısı başladı, Gürcistan’ın Batı’nın yaptırımlarına aynen katılmasını, ayrıca ellerindeki Sovyet yapımı ağır silahları Ukrayna’ya vermesini istediler. Gürcistan, ekonomisine ve güvenliğine zarar verecek bu önerileri kabul etmedi.

Ardından, Rusya’yla ticarete son vermesini talep ettiler. Halbuki Avrupa ülkelerinin kendileri bile Rusya’yla ticareti durdurmadı. Mesela 2024’de bile Rusya’nın ihraç ettiği sıvılaştırılmış gazın en büyük müşterisi AB oldu.

Gürcistan Başbakanı Garibaşvili 2023’te, “mantık nerede?” diye soruyordu:

“Rusya’ya yaptırım uygulamak Tiflis’in ekonomisini mahvedecek ve vatandaşlarımızın çıkarlarına zarar verecek… Bizim yıllık Rusya ticaretimiz 1 miyar doların altında… Avrupa Birliği sadece dört günde Rusya ile bu kadar ticaret yapıyor… Bu talebin mantığı nerede?”

Batı ve Rusya ilişkilerini dengeleyerek yönetmek anlamına gelen Gürcistan’ın “çok vektörlü dış politikası” patenti, Ukrayna eski Cumhurbaşkanı Kuchma’ya ait (1994-2005), ilk kez o uygulanmıştı. Ama Washington’un baskıları nedeniyle terk edildi, sonrası biliniyor.

Batılı siyasetçiler ve medya Gürcistan’a karşı kampanya başlattı, inandırıcılığı tartışmalı iddialar ileri sürüldü. Üç örnek.

İddia: Rus yasası

STK’ların yabancı ülkelerden aldıkları fonları açıklamasını öngören yasanın kabul edilmesi, içerde ve dışarda ağır tepkilere neden oldu.

Muhalefet, yasanın Rusya’daki uygulamayı kopya ettiğini ileri sürdü, buna “Rus yasası” adı verdi, STK’ların özgürlüğünü yok edeceğini iddia ederek protestolara başladı.

Ancak yasanın Rusya’daki uygulamayla benzerliği yok.

Buna karşılık ABD’de neredeyse aynı yasa 1938’den beri yürürlükte (Foreign Agents Registration Act). Ayrıca Kanada, Almanya, Finlandiya, İsrail dahil 60’tan fazla ülkede benzer uygulama var. Haberlere göre, AB de böyle bir yasa taslağı üzerinde çalışıyor.

Esasen böyle bir düzenleme şeffaflığın gereği değil mi?

Gürcistan’da faal binlerce STK’nın bütçelerinin %90’dan fazlası, büyük çoğunluğu ABD ve AB olmak üzere, dışardan geliyor.

STK tanımı gereği “devlet dışı kuruluş” demek. Parasını bir devletten (iç veya dış) alan kuruluşlar ne ölçüde STK sayılabilir?

Ayrıca başta ABD birçok ülkenin dünyanın değişik yörelerinde politikalarını yürütmek amacıyla STK’ları finanse ettiği ve kullandığı biliniyor. Hatta bazen kendi istihbarat servisleri eliyle STK kuruyorlar. Bu değerlendirme elbet bütün STK’ları kapsamıyor.

STK yasasının geçmesi üzerine Batı’dan gelen tepkiler, en hafif deyimle, orantısız oldu.

Washington, Tiflis hükümetinin bazı üyelerini ve GR kurucusu İvanişvili’yi yaptırım listesine aldı, planlanan ortak askeri tatbikat ertelendi ve 95 milyon dolar yardımı askıya aldı.

Brüksel ise üyelik müzakerelerini dondurdu, tüm üst düzey görüşmeleri askıya aldı ve finansal yardımları durdurdu.

İddia: Hileli seçim

İktidardaki GR’nin %54, çok sayıda muhalefet partisinin toplam %38 oy aldığı seçim sonuçları açıklanır açıklanmaz, başta Biden yönetimi Batılı siyasetçiler tarafından hile iddiaları ortaya atıldı ve ülkede sert protestolar başladı.

Seçim öncesi anketler GR’nin kazanacağını gösteriyordu. Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi, NATO, AGİK gibi Batılı kurumların temsilcilerinden oluşan Uluslararası Seçim Gözlemcileri 22 sayfalık ön raporunu açıkladı, bazı usulsüzlükler dışında sonuçları etkileyecek, hele %16 farkı izah edecek herhangi bir hilenin iması dahi yok.

Buna karşılık Avrupa Parlamentosu, muhalefet partilerinin politik iddialarını esas alarak, seçimlerin yenilenmesini talep eden bir karar aldı. Gürcistan raportörü, işgal altındaki ülkelerdeki bir uygulamayı, yeni seçimlerin “uluslararası toplum” tarafından yapılmasını önerdi!

Brüksel üyelik müzakerelerinin başlamasını daha önce benzeri görülmemiş koşullara bağlamıştı: Gürcistan dış politikasını AB’nin dış politikasına göre hizaya sokacak; sivil toplum örgütleri “her düzeyde” alınacak karar süreçlerine katılacak; Gürcü Rüyası iktidarını muhalefetle paylaşacak, vs.

Bu gelişmeler üzerine Brüksel’in tavrının ülke egemenliğiyle bağdaşmadığını düşünen Tiflis hükümeti, üyelik müzakerelerini 2028’e kadar dondurdu ve AB’den bütçe yardımı kabul etmeyeceğini açıkladı.

İddia: Gürcistan otoriterliğe kayıyor, Rus uydusu oluyor

Güvenilir uluslararası kurumların verilerine göre Gürcistan’ın demokrasi ve hukuk devleti puanının üst düzeyde olduğunu gördük. Zaten ABD ve AB’nin Ukrayna savaşı öncesinde bu konularda şikayeti yoktu.

Gürcistan’ın “Rus uyduluğuna” doğru kaydığını ileri sürenlerin en büyük gerekçesi, İvanişvili’nin servetini 1990’larda Rusya’da kazanmış olması.

Ama Gürcülerin Rusya’nın uyduluğunu kabullenmesi hiç akla yatkın değil. Büyükelçi Hasan Servet Öktem başarılı analizinde özetlemiş:

“Gürcüler eski SSCB ülkesi vatandaşları arasında Ruslardan en fazla nefret eden ülkelerin başında gelir. Bu nefret çoğunluğun dokularına kadar işlemiştir… Rusya ile ilişkileri, “ayıyı” kızdırmadan, Moskova'yı karşılarına almadan yürütmenin zaruret arz ettiğini en iyi onlar bilir… Gürcüler AB’nin bu ülkeye karşı sergilediği ikinci sınıf muameleyi hak etmiyorlar…

Gürcistan’ın başarı hikayesi ve Batı - Resim : 3
Terek vadisinin Rusya sınırında Kazbek zirvesi

Sonuçlar

Amerika, AB, Gürcistan, Kafkasya ve Türkiye açısından değerlendirmeler.

- Biden yönetimi Ukrayna’daki “siyah-beyaz” politikasını Gürcistan’da da uyguluyor: Ya benimle berabersin ve Rusya düşmanındır, ya Rusya’nın uydusu olursun.

Tiflis hayır teşekkür ederim dedi, kendi yolunu seçti.

Sokaktaki Amerikalı için Gürcistan pek bir şey ifade etmez, sorsanız çoğu ABD’deki bir eyaletle karıştırır. Washington’daki karar vericiler için Gürcistan, küresel satranç tahtasında bir piyondur. Amaç hasım gördükleri Rusya’yı darbelemektir. Ukrayna’dan yaşananlar Gürcistan’da tekrar etse, ellerini ovuşturarak ikinci cephe açıldı diye sevinecekleri aşikar.

Trump’ın gündeminde Kafkasya çok altlarda, bakalım ne yapacak.

- AB’nin ana akım partilerinin çoğu Ukrayna’da Biden yönetiminin peşinden gitti, zararlı çıktılar.

Artan enerji fiyatları nedeniyle ekonominin rekabet gücü düştü.

Her barış olanağına pervasızca sırtını dönen Biden’ın siyasetine seçenek oluşturma alanını, Macar Viktor Orban veya Almanya’da AfD gibi, İslam düşmanlığını ve aşırı siyaseti temsil edenlere bıraktılar, şimdi onlar güçleniyor.

AB Gürcistan’da da Washington’un peşinden gidiyor. Trump’ın dönüşüyle beraber şimdi zor durumdalar.

Avrupa daha bağımsız bir stratejik duruş geliştirmeli. Brüksel, üyelik bekleyen ülkelerde seçmenin demokratik tercihlerine daha çok saygı duymalı, iktidar ve muhalefet partileri arasında partizanca tercihler yapmamalı.

- Gürcü siyaset elitleri Ukrayna’daki politikacıların yapamadığını başardı, ülkelerini savaşın yıkımından korudu. Siyasi kadrolar ve seçmen bu gerçeğin bilincinde.

İktidar sözcüleri seçimde sıklıkla “küresel savaş partisi” diye adlandırdıkları güçlerin Gürcistan’ı savaşa ittirmek istediğini, ama bu tuzağa düşmeyeceklerini vurguladı.

Kamuoyu araştırmaları, Ukrayna’yı dehşete düşerek izleyen Gürcü seçmen üzerinde bu tavrın etkili olduğunu gösteriyor. Büyükelçi Öktem’in aynı analizdeki yorumu:

“Gürcistan'ın AB yanlısı muhalefeti AB yüzünden seçimleri kaybetti… Gürcü seçmen, muhalefet kazandığı takdirde Rusya ile ilişkilerin bozulacağına, hatta Gürcistan’ın bir şekilde Ukrayna savaşına müdahil olacağına inandığı için iktidar partisine oyunu verdi.”

Ancak dış baskılar ve Kafkasya’nın karmaşık jeo-politik dengeleri karşısında Gürcistan’ın 1990’larda yaşadığı istikrarsızlığa tekrar düşme olasılığı sıfırlanmış değil.

-  Güney Kafkasya’nın Büyük Avrupa’ya entegrasyonu hedefi açısından Gürcistan’a öncülük sorumluluğu düşüyor, çünkü o hedefe en yakın ülke. O doğrultudaki başarısı, Azerbaycan ve Ermenistan’ın yolunu kolaylaştıracak.

Gürcistan, Kafkasya ve Avrupa arasında köprü işlevi yüklenmeli, savaş alnına dönüşerek bölgede istikrarsızlık kaynağı olmamalı.

Bu aynı zamanda Ukrayna’nın Doğu Avrupa’da üstüne düşen ama başaramadığı işlevdir, umalım ki bu gidiş değişsin.

- Kafkasya veya Karadeniz’in ABD-Rusya arasında bir çatışma alanına dönüşmesi, Türkiye için kabus gibi bir gelişme olur.

Rusya’yla 900 km kara sınırına, Karadeniz’de 300 km sahile sahip Gürcistan kritik önem taşıyor. Bakü-Ceyhan petrol hattı bu ülkeden geçiyor.

Ankara Gürcistan’ın mevcut siyasetini desteklemeli. Azeri-Ermeni uzlaşması için çalışmalı, ardından üç Kafkas ülkesi arasında işbirliğinin güçlenmesine omuz vermeli.

Elbet iki bölge ülkesi Rusya ve İran’la, olabildiği ölçüde, diyalog ve işbirliğine açık bir yaklaşım içinde.

Diğer Yazıları
İki yeni kitap
İklim Kanunu’nda atlar arabanın önüne koşuldu
NATO Zirvesi niçin ''tarihi'' bir toplantı oldu?
Türkiye ne yapmalı, dünya nereye?
İsrail-İran savaşı nereye?