Hay Hay Şanghay

Güncelleme:

ABD,nin küçük fakat önemli eyaletlerinden Maryland heyetiyle San Francisco’dan  12 saatten fazla süren bir uçuşla Şanghay ‘a vardık. Bizi bekleyen şoför arkadaş bizim delegasyonumuzun kaldığı Marriot City Center oteline bıraktı. Otel yeni ve mükemmel bir işletme. Ben ve ortağım biraz geç geldiğimiz için gece turuna çıkan büyük gruba katılmadık.  

Şanghay,Yangze ( Sarı Nehir) deltasında olduğu için bol miktarda akarsu kanalları ve küçük köprülerle şehrin parçaları birbirine  bağlanmış. Eski Şanghay karakteristik bir kent. Ortasından geçen akarsu, liman ve kolonyal dönemden kalma batı tarzı mimariyle İstanbul’un Pera, Beyoğlu, Nişantaşı semtlerini anımsatıyor. Tarihi yarımada da büyük gökdelenler var fakat bir kısmı konut bir kısmı iş yeri. Dünyada ne kadar meşhur marka varsa hepsi burada.

Temiz ve modern görünümlü restaurantların yanı sıra salaş lokantalar ve taburelerin üzerinde oturarak yemek yenen sokak mutfakları bulunuyor.

Şanghay stratejik konumundan dolayı batının her dönem ilgisini çekmiş bir kent. Sarı Nehir’in deltasında olması Beijing ve Hong Kong’un tam ortasında yer alması ve Çin Denizine açılan liman olarak cazibe merkezi olmuş bir kent. Bu kent için Ankara-İstanbul, Washington-New York paralelliklerini çizmek mümkün. Şanghay kenti,  tarihe ‘Afyon Savaşları’ olarak geçen İngiliz emperyalizmin tavan yaptığı döneme sahne olmuş bir kent. Bu nedenle kentin 1900’lü yıllardan kalma büyük güçler arasında bölünmüş bölgeleri bugün hala ait olduğu ülken in mimari özelerini taşıyor.

En büyük ve görkemli bölge olarak İngiliz bölgesi öne çıkmakta. Arkasından Fransız bölgesi gelmekte. Alman ve Rus bölgelerinden pek eser kalmamış. Japon bölgesini tarihsel düşmanlıkları olan Çinliler kökten kazımış.

Şanghay enerjik bir şehir. Şehrin gece hayatı rengârenk bir havada ve bütün herkes sokaklarda. Rooftop barlar tam gaz. Nehir kenarından gezintiye çıkmış binlerce insan var. Şehri Sarı Nehir ikiye bölüyor nehri geçiyor ve karşı tarafın adı Pudong. 10 yıl öncesine kadar tarım alanı olan bölgede bir sürü gökdelen dikilmiş. Hiçbir belirli mimari tarz yok her mimar perspektifine göre farklılık yaratan bir gökdelen dizayn etmiş. 

Şanghay karşı sahili Pudong’dan söz etmeye değer bir bölge. Özellikle bioteknoloji alanında organize sanayi bölgeleri oluşturmuş. Dünyanın tüm büyük ilaç firmaları ve yeni yetişen ufak bioteknoloji firmaları buraya toplanmış. Bu yapılanmaya bölgesel ekonomik kalkınma modelinde ‘Cluster’ deniyor.  Yeni doğan firmaları‘kuvöz’de büyütüyorlar.

Ayrıca dikkatimi çekti dünyanın tüm tanıdık otomotiv firmaları burada devasa satış galerileri açmışlar.

Cinsellik Sokağa Taşınmış:

Sokakta bazı  noktalar dikkatimi çekti.Birincisi gece sokakta yürürken yabancıların yanına bir adam yaklaşıp : ‘Masaj, seks , seks,masaj ?‘ diyerek hem en kartını uzatıyor ama ısrarlı olmuyor. İkincisi kentin merkezinde, marka mağazaların olduğu lüks semtlerde bile insanlar yaşadıkları dairenin pencere önüne her türlü iç çamaşırını asıyor.  Tutucu bir şehirde pek fazla rastlanılmayacak bu manzara ilginç tezat teşkil etmekte. Öğrendim Çin’de çamaşır kurutma makinesi kullanılmıyor. Üçüncü ilginç noktada;  Genç bayanların çoğunun yüksek topuk, mini şort veya mini etek giyerek sokaklarda dolaşması. Gece kıyafetini gündüz giyen bayanların sayısı bir hayli yüksek. İlginçtir sokakta taciz yok.

Çin Mutfağı:

Çin yemekleri tıpkı Türk yemekleri gibi bölgesel farklılık göstermekte.  Tüm bölgelerin ortak özelliği ise yemeklerin protein içeriğinin az olması. Bu nedenle hayvansal gıdanın her parçası değerlendiriliyor. Değişik ve bazı mide kaldırmayan protein kaynakları devreye sokuluyor. Son yıllarda gelen ekonomik kalkınma Çin diyetinin içeriğini hemen değiştirmemiş. Geliri artan insanlar doğal alışkanlık olarak aynı yemeği daha çok yemekte. Aşırı karbonhidrat ve şeker yüklemesi yeni bir toplumsal sorun yaratmakta; Obezite ve yan ürünü diyabetik gençlerin milyonlarcasında ortaya çıkmış. Ülkenin nüfusu 1.37 milyar olunca her sosyal olay akut sorun oluyor.

yeni431.jpg

Ulaşım:

Şanghay 23 milyon sakiniyle İstanbul iki katı. Metro sistemi büyük, temiz ve dakik. Bir nokta gözümden kaçmadı. Metroya binerken ABD’de ki metroların aksine büyük bagajları patlayıcı tarayıcısından geçiriyorlar.

Kamu taşımacılığında bugüne kadar gördüğüm en etkileyici araca binmek Şanghay’da nasip oldu. Havalimanına giden hızlı tren (manyetik) de saatte 431 kilometre hız gördüm. Sizin için resmini çekip ekledim. Bu hesaba göre Ankara-İstanbul arası 1 saat 15 dakika sürüyor, çünkü giriş ve çıkışta hız keserek hareket ediyor.

Tabii ki bu noktaya kadar anlattıklarım şehrin fiziksel özellikleri. Birde gözle gözükmeyen yumuşak özellikler bulunmakta.

Örneğin internet üzerinden Facebook ve Twitter’e ulaşamıyorsunuz. Ayrıca Google da bazı isimler ve kavramlar bloke edilmiş durumda.

İki gece Şanghay’da kaldıktan sonra Tarihi başkent Xian (Şian) a hareket ederken dikkatimi çekti, iç hat uçuşlarında Çin vatandaşları pasaport kontrolünden geçmekte. Çin uzmanı bir arkadaşa sordum. Toplumsal hareketlilik yakından takip edilirmiş.

İlk defa Çin’i ziyaret ediyorum. İlginç tezatlarla karşılaştım. Komünist Partisi tarafından yöneltilen Çin’in en büyük kentinde vahşi kapitalizm her köşeden fışkırmakta. Vatandaşların hemen hepsi aşırı kapitalist ve para kazanma hırsı içinde. Kişisel olarak çok zengin olmuş şahılar var ve rakam hızla artmakta.

İlginçtir toplumu yöneten komünist partinin bürokrasisi, bazı ülkelerde olduğu gibi servet düşmanlığı yapmıyor, zengin olanı ezmeye çalışmıyor, kıskançlık beslemiyor.

Diğer Yazıları
31 Mart Vakası & 31 Mart Yerel Seçimleri
Bir Türk Kedisinin Amerika Macerası
Yüzde 0,0055