Paşam şu 2 soruya yanıt verir misiniz ?

Güncelleme:

Aydın Özdalga yazıyor....

Sevgili Paşam,

Biliyorum, çok zor günler geçiriyorsunuz. Bitmek bilmeyen PKK saldırılarında verilen şehitlerin acısı bir yana, Afyonkarahisar’da patlayan cephanede şehit olan, çoğu 3-5 günlük mehmetçiğin acısı yüreğinizi dağladı.

Her Türk vatandaşı gibi, 28 yıldır bitmeyen terör belasına verilen canlar, beni de çok üzüyor.

“ Neden bir türlü PKK yokedilemiyor ? “ sorusuna yanıt ararken, 2 soru sürekli zihnimi meşgul ediyor. Bu soruları sizinle paylaşıp, yanıt almak istiyorum.

İlk sorum şu:

“ Acaba, Türk Silahlı Kuvvetleri  PKK’yı yok etmek için elinde olan personel ve ateş gücünü yeteri kadar kullanıyor mu ? “

Bu konuda ciddi kuşkum var. Dünyanın en büyük ordularından biri olan TSK’nın, bölgedeki personel ve ateş gücü daha fazla artırılamaz mı ?

Bugün ne Trakya’da bir Bulgaristan ya da Yunanistan tehdidi var, ne de doğuda bir Gürcistan ya da Ermenistan tehdidi.

Tüm tehdit ve risk Güney ve Güneydoğu Bölgesindeki İran, Irak ve Suriye sınırında. Özellikle de İran ve Irak sınırlarının kesiştiği, Şırnak ve Hakkari illerinde.

Böyle bir durumda, TSK varolan personel ve ateş gücünün büyük bir kısmını bu alana yığmak zorunda değil mi ?

Hal böyleyken, nasıl oluyor da, hala diğer sorunsuz bölgelerde ciddi bir personel ve ateş gücü bulunduruluyor ?

Bunun nasıl bir açıklaması olabilir ?

Baskına uğrayan karakollarda, eğer personel ve ateş gücü 2 ya da 3 katı olsa, kayıplar daha az olmaz mı ?

Allah aşkına söyleyin, Ankara’daki Muhafız Alayı ne yapar ? 1.000’e yakın seçkin asker, Cumhurbaşkanı’nı kimden koruyor ?  Yunan orduları 1920 yılında olduğu gibi anadoluyu işgal edip Çankaya Köşkü kapılarına mı dayanacak ?

Cumhurbaşkanlığı Köşkünü sivil güvenlik teşkilatı bile korur.

Eminim ki bunun gibi onlarca örnek var.

Türkiye bölünmenin ve hemen ertesinde iç savaşın eşiğindeyken, varolan personel ve ateş gücünü şimdi değil de, ne zaman tam kapasite kullanacaksınız ? Bırakın Muhafız Alayını, ben olsam Orduevlerini bile kapatır, buradaki personel gücünü bile güneydoğuya yollarım.

Karargahlarda yüzlerce subay masabaşında. Bu doğru mu ? Basılan karakolara baktığımızda, ya bir ya iki subay var. Bazılarında baskın anında komutanın astsubaylarda olduğunu öğreniyoruz. Bu nasıl personel planlaması, aklım almıyor.

Bu ilk soruma, “ İçiniz rahat olsun, Güneydoğu’da yeterli personel  ve ateş gücü var. “ diye yanıt vereceğinizi sanmıyorum.

Çünkü böyle bir yanıt verirseniz, ardından gelecek olan “ Peki o zaman PKK’yı neden yok edemiyoruz ? “ sorusuna yanıt vermek güç olacaktır.

Yok eğer, “ Elimizdeki tüm personel ve ateş gücünü kullanıyoruz ama, yine de yeterli değil “ derseniz, o zaman seferberlik ilan edin, yedekleri askere çağırın. Daha fazla ateşgücü satın almak için hükümetten ek bütçe isteyin.

İnanın bu millet koşa koşa askere gelecektir. Ben bile askerlik çağımın dışında olmama rağmen, ilk çağrıda evladım yaşımdaki gençlerle koşa koşa gelmezsem namerdim. Hiç bir şey yapamasam, cephane taşırım, şoförlük yaparım.

Lütfen sevgili paşam, teröre karşı varolan tüm askeri imkanları en geniş şekilde kullanın.

Gelelim ikinci soruya.

PKK’ya karşı mücadele için uygulanan askeri strateji ve taktik doğru mu ? “

Bu soruya da “ Evet, doğru “ demek çok zor.

Yanlış ya da eksik olan bir şeyler var ki, 28 yıldır sorun çözülmüyor. Sanırım bu stratejiyi de gözden geçirmekte yarar var.

28 yıldır ya karakollarda ya da devriyede baskın yiyoruz. Aradan 28 yıl geçti, karakollarımızın hala büyük bir çoğunluğu en ufak bir saldırıda delik deşik olup, yıkılıyor.

Son 28 yılda,  modern karargah binalarının yapımına harcanan paranın, sınır karakollarının güçlendirilmesine harcanan paradan çok daha fazla olduğuna kalıbımı basarım.

Sevgili Paşam,

Bu göreve geleli daha 1 yıl oldu. Bu nedenle elbette ki 28 yılın birikimi olan tüm hatalardan siz sorumlu değilsiniz, olamazsınız.

Ancak artık emir ve komuta sizde.

Çok iyi bilirsiniz ki, askerlikte olan ve olmayan her şeyden komutan sorumludur.

Lütfen, ne gerekiyorsa yapın. Askerse asker, silahsa silah, yetkiyse yetki. Ne istiyorsanız bu millet size verecektir.

Yok eğer, siyasi otorite doğruları yapmanıza engelse, millete şikayet edin. Gerekiyorsa istifa edin.

Hiç kuşkunuz olmasın, bu millet arkanızda olacaktır.

Kurtuluş savaşında ayağında çarıkla 7 düvele meydan okuyan bu millet, 5.000 çapulcuya teslim olmayacaktır.

Yeter ki siz doğruyu yapmakta kararlı olun.

Size güveniyor ve inanıyorum.

Saygılarımla,

Aydın Özdalga

www.twitter.com/aydinozdalga