Provalar

Güncelleme:

Değerli okurlar bu haftaki analizimi aynı anda cereyan eden değişik olayların farklı provaları olarak yapmak istiyorum. İnsan bazen medyanın önüne koyduğu konular dışında, birden fazla boyuta bakmadan olayların farkına varamıyor.

Öteleme Provası :

Sürekli olarak yanlış imajlarla yönetilen bir toplum olduk. Son imaj yanlışı da yüzde 50 oranı üzerine inşa edildi. Ülkemizde siyaset bir ticaret olduğuna göre yüzde 50 oranını ticari işletme açısından ele almak mümkün. Düşünün mal üreten bir işletmeden alış veriş yapan iki kişiden birisi memnun değil. Başka bir yaklaşımla, hizmet veren bir kuruluştan hizmet alan her iki kişiden birisi, verilen hizmetten memnun değil. Sizce bu işletme hayatta kalabilir mi ? Sizce yüzde 50 bir başarı mıdır ?

Son günlerde yüzde 50’yi tarihi rekor olarak lanse edenler var. Yüzde 50 oranını Menderes ve Demirel’in elde ettiği oranlarla karşılaştıranlar var. Olayları ve gerçekleri kendi yaşandığı koşullar içinde değerlendirmek gerekir. Menderes’in yüzde 50’si, oy verecek alternatif bir parti olduğu zaman, ‘merkeziyetçi’ Cumhuriyet’e köylü kitlelerinin reaksiyonunun göstergesi idi. Demirel’in aldığı oy ise, nispeten sağlıklı bir ekonomik ortamda, ‘destekleme’ primleri ile beslenmiş köylü kitlelerinin, rehavet hali idi. O günler geride kaldı.

Günümüzde ‘globalleşme’ süreci karşısında, sistemi ile çaresiz kalmış bir ülkede, çoğunluğu oluşturan ‘kondu sakinlerinin’ kendi lisanını konuşan bir siyasi partiye, bir kuşak önceki köylü ataları gibi yüzde 50 oy vermeleri bir başarı ifade etmez. Olsa olsa toplumun tam ortasından geçen bir fay hattının varlığını işaret eder.

Bırakalım borç yükü altında ezilen ‘Main-Stream’ medya, kendi kendine yüzde 50’yi tarihi başarı olarak görsün. Bizler de necip medyamızın genel yerel seçimlerde sergilediği tutumu ödenecek borçlarının ‘ötelenmesi’ provası gibi izleyelim.


Suriye Provası :

18 Mart’ta Suriye’de yaşanan Kürt-Arap çatışmaları Kuzey Irak’ta ayağını yere sağlam basan Kürtlerin ilk sınır ötesi denemesi oldu. Bu ayaklanma Washington için potansiyel sorunlar taşıyan bir gelişme. Barzani ve Talabani geçmisteki düşmanlıklarını unutup şimdi Kuzey Irak’ta ‘can ciğer’ dost konumundalar. İki eski düşman arasında oluşan bu dostluk geçici Irak Anayasasında Kürt Otonomisi olarak yazılı ifadesini bulmuş durumda.
Geçmişte uluslararası mönüye göre Kürt kartını ‘temcit pilavi’ gibi masaya getiren ABD şimdi bu kartı Suriye’ye karşı kullanmakta. Şam’ı zor durumda bırakıp paralize etmek isteyen ABD, Kuzey Irak’ta kendine güveni artmış durumda olan Kürtleri, şimdi Suriye’de hareketlendiriyor.

Özellikle Mesut Barzani’ye bağlı gruplar coğrafi konumlarını kullanıp Kuzey-Doğu Suriye’de Kürt ‘davasının’ bayraktarlığını yapmakta. Kısa dönemde Kürt ayaklanmasının Suriye dışına taşması olasılık dışı. Barzani ve Talabani, Ankara ve Tahrah’ın aşırı duyarlılığını birinci elden tatmış liderler olarak hassas davranmaktalar. Ayrıca Irak’taki Kürt liderler Otonomilerinin doğrudan ABD’nin elinde olduğunun bilincindeler.
Hiç şüpheniz olmasın, Suriye’de Kürt ayaklanmaları yoğunlaşarak devam edecek. ABD Türkiye, İsrail, Libya ve Ürdün’le işbirliği yaparak Suriye’yi cendere içine almış durumda. Şam tam biyat edinceye dek bu baskı devam edecek. Amerika, Kürtler Türkiye’de sorun yaratmadıkca, Kuzey Suriye’de yaşanacak olayları görmemezlikten gelecek. Hatta istihbarat yardımı bile yapacak.

BOP’un Provası :

Amerikan dış politikasını oluşturan elitler tecrübesiz çaylaklar değil. ABD Kürt olgusunu tam kontrol edemiyeceğinin bilincinde. Irak’ta Sünni ve Şii Arapların Kürt otonomisinden rahatsız oldukları malum. Washington, Ankara ve Tahran’ın Kürt otonomisi konusunda ne kadar husursuz, bağımsız Kürt devleti konusunda ne kadar tavizsiz olduğunun farkında. Diğer taraftan Washington Kürtlerin şu ana kadar Amerika için ne kadar faydalı ve sadık müttefik olduğunun da farkında. Amerika’nın son analizinde Ankara ve Tahran Orta Doğu’da dengeyi elde tutan iki başkent.
Amerika için Suriye ‘Genişletilmiş’ Orta Doğu Projesinin ilk provası olmakta.

Değerli okurlar bu provaları lütfen izleyin. Perde açıldığı gün sürprizlerle karşılaşmayın.

Bir benzetme ile yetinip diğer konumuza geçelim. Türk siyaset tarihi konusunda ‘Büyük Medya’nın öğreneceği konular, İstanbul Boğazı’na ‘Tüp Geçit’ olur.


Diğer Yazıları
31 Mart Vakası & 31 Mart Yerel Seçimleri
Bir Türk Kedisinin Amerika Macerası
Yüzde 0,0055