Asya tekrar müzik dünyasında

Asya tekrar müzik dünyasında

Asya, müzikten uzak kaldığı 5 yıl boyunca sektörde birbirinin kopyası şarkıcıların türediğini söyledi.

Yeni albümü yakında piyasaya çıkacak olan Asya, müzikten uzak kaldığı 5 yıl boyunca sektörde birbirinin kopyası şarkı ve şarkıcıların türediğini söyledi. Kısa süre önce annesini kaybeden güzel şarkıcı yaşadığı acı dolu günleri de ilk kez GÜNAYDIN'a anlattı..

Asya, 'Sormasaydın söylemezdim ama söylemem gerek' diye başlayan parçası ve kafesli klibiyle karşımıza ilk çıktığında takvimler 1994 yılını gösteriyordu. Uzun süre Nilüfer'in vokalistliğini yapan güzel şarkıcı, hüzünlü yüzü ve romantik parçalarıyla bir anda Türkiye'nin en iyi kadın yorumcularından biri oldu. Ardından dört albüm daha yaptı. İşadamı Şevket Kaygusuz'la evlendi ve Aslı adında bir kızı oldu. Aile yaşantısı kariyer sevdasına ağır bastığı için 5 yıl boyunca ortalıklarda görünmedi. Şimdilerdeyse finansmanını kendisinin üstlendiği 'Beni Aşktır Güzel Yapan' adlı albümünü çıkarmak için gün sayıyor. Müziğe geri dönmenin mutluluğunu ve annesini dönüşü olmayan bir yolculuğa uğurlamanın hüznünü bir arada yaşıyor...

* Yeni bir albüm yapmak için neden beş sene beklediniz? Bu düşünüp de karar verdiğim bir durum değildi. Albümü belirli bir zaman dilimine sıkıştırmadan yapmak istedim. Piyasanın durumu da malum. Ayrıca albümümü kendim finanse etmek istedim. Çünkü yapımcılar artık albümler çok fazla satmadığı için mümkün olduğunca para harcamamaktan yana. Kimse bana müdahale etmeden, şarkılarımı istediğim gibi oluşturmak istedim. Çok stresli bir albüm süreci oldu. Her şeyiyle kendim ilgilendiğim için çok hastalandım. Sağlık sorunlarım da bana epey bir zaman kaybettirdi.

* Her yeni albümünüzden önce basında 'Asya müziğe geri dönüyor' şeklinde yazılar çıkıyor. Albüm yapmadığınız dönemlerde gerçekten müzikten kopuyor musunuz? Tabii ki hayır. Müzik benim için vazgeçilmez ama tamamen müziğe tutunmuş, sadece onunla yaşıyor değilim. Çünkü benim bir ev hayatım var, çocuğum var. Tempolu bir ev düzenim, gelenim gidenim var.

* Eğer evlenmeseydiniz, bir çocuğunuz olmasaydı durum farklı mı olurdu sizin için? Farklı olabilirdi. Ama iyi ki de böyle olmuş. Ben evlat sahibi olduğum, yuva kurduğum için çok mutluyum. Kızım Aslı şu an 11 yaşında. Anne olmak inanılmaz bir duygu. Kariyeri için evlenmeyip, çocuk doğurmayan insanlar da var. Bu da onların tercihi. Ama ben hayatım boyunca hep çocuk hayali kurdum.

* Ortalarda gözükmediğiniz bu beş sene içinde neler yaptınız? Aslında herhangi bir işle uğraşmadım. Yağlı boya ve pastel resimler yapıyorum. Bir atölyeye devam ediyorum. Sergi açmak da çok istiyorum. Biriktiriyorum resimlerimi. Bu sene de hat çalışmayı ve heykel öğrenmeyi çok istiyorum.

* Gelelim yeni albümünüze... Albümün adı 'Aşktır Beni Güzel Yapan'. 10 şarkı var, 8'inin sözü ve müziği bana ait. Aranjmanları Gürsel Çelik ve Özgür Buldum yaptı. Buldum aynı zamanda müzik direktörü. Sound olarak yeni şeyler denemedim. Asya aynı Asya. Romantik şarkılarım da var, hareketliler de. Mesela iki parçam bana göre çok civelek. Aslında pek istemedim hareketli parçalar öyle bir tip olmadığım için ama "Bu kadar ağır gitmez" dediler. Bunun da zararı yok. İnsanlar metropol yaşamında çok stresliler. Eğlenmek, oynamak da istiyorlar. Çok güzel parçalar oldu.

* Şarkılarınızı yaparken nasıl bir ruh hali içinde oluyorsunuz? Hepsi kendinden oluşuverdi. Ama söz yazmak ve beste yapmak için çok konsantre oldum. Çok şiir kitabı okudum, müzik dinledim. Bunların zamanla geriye dönüşümü mutlaka oluyor.

* Peki siz yokken neler değişti müzik piyasasında; takip edebildiniz mi hiç? Bir kere çok kalabalıklaştı ortam. Herkes şarkıcı olmak hevesinde ama bu çok zor! Altyapın, bir geçmişin yoksa olmaz! Tabii ki popüler olursun ama bu çok takma durur. Şu an piyasadaki insanlarda bir yakışmamışlık var baştan aşağı. Hepsi birbirini tekrar eden kopya şarkılar, şarkıcılar. Yaratıcılık ne yazık ki çok fazla kalmadı.

* Müzikal anlamda en büyük hayaliniz ne? Mesela Açıkhava'yı doldurmak olabilir mi? Bugüne kadar o anlamda bir konsere kalkışmadım çünkü şartlar oluşmadı. Hayalkırıklığı yaşamamanız için her şeyden emin olmanız lazım. Ben Açıkhava'nın sadece yarısını doldurursam üzülürüm. O yüzden fırına biraz daha ekmek atmak lazım. Ayrıca Açıkhava'yı doldurmak da bir kriter değil. Çünkü ben keyfime göre müzik yapıyorum. Birtakım şeyleri kovalamıyorum. O anlamda da kendimi biraz ayrı tutuyorum.

* Sizi albüm çıkarmadığınız dönemlerde hiçbir yerde göremiyoruz. Neden? Televizyon programlarının halini görüyorsunuz. Hangisine çıkayım? Ortam çok kötü. Ben orada otursam nereye bakacağımı şaşırırım. O tarz programlarda müziğin dışında her şey var! Ama öyle programlara çıkmak istemiyorum. Aslında o programları izleyen seyirciye de ulaşmak istiyorum. ama sadece şarkı söyleyerek. Bilmiyorum nasıl olacak!

* Gençlerden en çok kimi beğeniyorsunuz? Şebnem Ferah'ı çok beğeniyorum. Benim tarzım değil ama kendine özgü müzik yapan bir kız. Yurtdışı niyeti varsa, çok başarılı olabilir.

* Sertab Erener'in Grammy almak gibi bir hedefi var. Ne düşünüyorsunuz bu konuda? Benim için ütopik bir hedef. Öyle bir çabam yok çünkü. Çok ciddi bir şeye soyunmuş, Sertab'ı tebrik ederim. Amacına ulaşması için büyük bir savaş vermesi lazım, hakikaten kolay değil.

* Kızınızla nasıl bir ilişkiniz var? Aşırı bağlıyız birbirimize. Ben çok evhamlıyım, bu yüzden çok hastalanıyorum. Aşırı duygusalım. Balık burcuyum. Balıklar biraz alık olur! Başkaları için ağlayan, başkaları için yaşayan bir insanım. Düzelmiyor bu huyum. Kızım da benim gibi. Karşılıklı endişeler içindeyiz. Biraz geç kalsam panik oluyor.

* Bildiğim kadarıyla kızınız Nilüfer'in kızı Ayşe Nazlı'yla iyi anlaşıyor... Tabii tabii çok sevişirler. Ayşe Nazlı zaten sevgi arsızı bir çocuk. Çok tatlı. Benim kızım mesafelidir, Ayşe daha sıcak. Aslı duygularını çok iyi ifade edemiyor. Bana benziyor bu açıdan.

* Peki size Nilüfer'e beslediğiniz duyguları sorsam... Onu 1991 yılından beri tanıyorum. Nilüfer gerçekten müthiş bir kadındır. Onu yakından tanımayanlar bilmez ama inanılmaz bir derinliği vardır. Bu albümde de bana manevi anlamda çok destek oldu. Şarkılarımı dinledi. "Bu senin tarzına uymaz, albüme koyma" dediği parçalar oldu. Çeşitli eleştirilerde bulundu. Birkaç parçanın okumasında da stüdyoya geldi. Nilüfer bana hiçbir zaman hocalık yapmadı, her zaman dostumdu. O hayatına giren insanları asla harcamaz, çok sıkı tutar.

* Bir süre önce annenizi kaybettiniz. Ani bir ölüm mü oldu? Evet, ani bir ölümdü. Son derece sağlıklıyken, sinsi şekilde ilerleyen bir zatürre nedeniyle vefat etti. Ciğerleri küçücük kalmış. Rahatsızlanır rahatsızlanmaz onu hastaneye götürdüm. Ama yatırdıktan 14 gün sonra kaybettim annemi...

* Acınız bir nebze de olsun hafifledi mi? Nasıl hissediyorsunuz kendinizi? Gerçekten çok acı çektim. Bu acının tarifi yok. Hala televizyonda ya da gazetelerde birinin şehit düştüğünü duyduğumda bile mahvoluyorum. Şehit annelerinin ne çektiğini, birini kaybetmenin acısını çok iyi anlıyorum. İnsanın göğsü 40 gün boyunca yanar mı? Benim göğsüm 40 gün alev alev yandı. Nefes alamadım, tansiyonum 3.5- 4'lerdeydi. Hala sürekli sorguluyorum; kendime 'Neden?' diye soruyorum. Bu kalp krizi değil, beyin kanaması da değil. Etrafta bu kadar yaşlı ve perişan halde yaşayan insan varken neden benim annem öldü anlayamıyorum. İlaçlarla zor ayakta duruyorum.

* Yeni albüm heyecanı acınıza bir nebze de olsa merhem oluyordur herhalde... Kesinlikle! Albüm çalışması, klip ve fotoğraf çekimleri derken aklım dağılıyor. Bunlar beni ayakta tutuyor. Bir şeylerle ilgilenince unutuyorum acımı biraz. En azından gece yatana kadar... Hayat acı çekmekle, düşük tansiyonla gezmekle geçmiyor. Mecburum yaşamaya devam etmeye! Eskiden "Nasıl yaşıyor insanlar böyle bir acıyla" derdim. Ama Allah sabrını veriyormuş!

* Çok genç gözüküyorsunuz ama kızınız 11 yaşına geldiğine göre, siz de 40'lı yaşlarda olmalısınız. Estetik yaptırdınız mı hiç? 41 yaşındayım. İnsanlar hala Aslı'yı bebek biliyor. Beni de 30'larımda sanıyorlar. Gözlerimin altında kırışıklıklar oluşmaya başladı, oluşacak da. Estetikli yüzler yapay geliyor bana. Hele dudak estetikleri felaket! Korkuyorum bir şey yaptırmaya. Zaten yaptırmam da kolay kolay. Doğallık çok önemli bence...

* 40 yaşını devirmek nasıl bir duygu? 30'lu yaşlarda "Hayat hiç de karmaşık değilmiş, ne güzelmiş. Ben ne istersem o olur" derdim. Bir dönem öyle bir mutluluk rüzgarıyla yaşadım. Fakat bazı şeyler hiç de öyle değilmiş. Can Yücel'in bir şiirini okudum geçenlerde. Benim yapmamam gerekenleri yazmış. "Körü körüne sevme hiçbir şeyi, ucundan tut. Çünkü kaybettiğinde çok üzülürsün" diyor. Her şey için geçerli bu sözler.

Sabah