Fatih Altaylı'dan hükümete sert eleştiri !

Fatih Altaylı'dan hükümete sert eleştiri !
Güncelleme:

Habertürk yazarı Fatih Altaylı, bağış kampanyası başlatılan CHP'li büyükşehirlerin hesaplarını bloke eden hükümeti eleştirdi. Altaylı, "Corona krizi 1996 senesinde olsaydı ne olurdu?" diye sordu.

Habertürk yazarı Fatih Altaylı bugünkü köşe yazısında, koronavirüs ile mücadele için CHP'li büyükşehir belediyelerin başlattığı bağış kampanyalarının bloke edilmesini eleştirdi. 

Söz konusu duruma ilişkin bir yazı kaleme alan Altaylı, "Ben hukukçu değilim. Bununla ilgili net bir şey söylemem, “Şu taraf haklı” demem mümkün değil. Ama bir soru sormam mümkün." diyerek Erdoğan'ın İBB Başkanı olduğu dönemi örnek gösterdi. 

 Altaylı, "Corona krizi 1996 senesinde olsaydı ne olurdu?" diye sordu.

Altaylı'nın yazısının ilgili bölümü şu şekilde:

Belediyeleri ya da mahalli idareleri “Devletin dışına çıkarmak” ilginç bir yaklaşım oldu. Anayasa’yı okuduğum zaman bana sanki belediyeler de “Devletin organlarından biri imiş” gibi geliyor. 
Belediyelerin veya yerel yönetimlerin yardım toplamasını engellemeye çalışan Hükümet tarafı ise farklı argümanlar öne sürüyor.
Her şeyde olduğu gibi burada da bölünme söz konusu.
Kimse hukuku, mantığı, doğruyu arama peşinde değil.
Herkes kendi tuttuğu tarafın haklı olduğunu söylüyor.
Diğer taraf ise sert eleştiriler ve hatta hakaretler yöneltiyor.
Ben hukukçu değilim.
Bununla ilgili net bir şey söylemem, “Şu taraf haklı” demem mümkün değil.
Ama bir soru sormam mümkün.
Diyelim ki, bu corona krizi veya benzeri bir kriz 1996 senesinde olsaydı...
O günkü İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi yardım toplamak için bir hesap açsalardı...
Ve başka bir partiden olan iktidar tarafı bu hesaptaki paraları bloke ettirip, belediyelerin böyle bir hakkı olmadığını ilan etse ve belediyelerin devlet içinde ikilik yarattığını söyleseydi...
O günkü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ne derdi?
Bu sorunun “samimi” yanıtı doğrunun ne olduğunu gösterecektir.

Fatih Altaylı'nın yazısının tamamı için tıklayınız