Fatih Altaylı'dan Trump ve Erdoğan görüşmesi açıklaması

Fatih Altaylı'dan Trump ve Erdoğan görüşmesi açıklaması
Güncelleme:

Fatih Altaylı, Trump-Erdoğan görüşmesinin ardından Suriye operasyonunu köşe yazısına taşıdı. Altaylı, Trum ve Erdoğan görüşmesinin nedeninin operasyon olmadığını belirtti.

Fatih Altaylı, Trump - Erdoğan görüşmesinin ardından hazırlığa başlanılan Suriye operasyonunu yazdı. Altaylı'nın aktardığına göre, Trump'ın arama nedeni "acele etmemesi"

Habertürk yazarı Fatih Altaylı, operasyonu değerlendirdi.  Altaylı , "Oturup karşılıklı konuşsanız daha rahat daha sağlıklı ve daha anlaşılır olmayacak mı?" ifadelerini kullandı.

İşte Altaylı'nın yazısı:

 Trump’ın tehdidinin ardından herkesin merak ettiği soru şu:
“ABD Başkanı ile varılan anlaşma ne? Operasyon için Türkiye’nin limiti nereye kadar uzanıyor?”
Şimdi anlatacaklarım tahmin değil, farklı ama güvenilir kaynaklardan derlenmiş bilgi.

ABD Başkanı Trump’ın, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı telefonla aramasının nedeni, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yapmayı planladığı operasyon değil.

Başta S-400’ler olmak üzere başka birtakım konuları konuşmak, New York’ta randevu verilmemiş olmasından kaynaklanan kırgınlığı telafi etmek için yapılmış bir arama.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump ile konuşmasına Suriye’ye yönelik operasyonu da dahil ediyor.

ABD, bu operasyonun Kasım’ın 13’ünde yapılacak Erdoğan-Trump görüşmesine kadar başlamamasını talep ediyor.

Ancak bu talebinin karşılanmayacağını biliyor.
Türkiye’de kamuoyu beklentisi oluşturulduğunun farkında.
Bu yüzden de “sınırlı” bir operasyonun yapılmasını istiyor.
Türkiye sınırına yakın bir, en fazla iki yerleşim merkezi ile sınırlanmış bir operasyon beklentisi içinde ABD.

Yani “Tel Abyad’a girin. Orada güvenli bir bölge oluşturun ve bekleyin” demeye getiriyor.

Türkiye ise buna bir de “Ayn El Arab”ı ekleme niyetinde.
Yani 450 km’lik bölgenin tamamına birden girmek gibi bir durum yok.
Söylenen bu.

Doğrudan konuşsanız ne fark eder!
Türkiye’nin bölgede ABD’den kurtulmasının, Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumasının, bölgede yeniden belirli bir düzeyde istikrar sağlanmasının yolunun ne olduğunu herkes biliyor.

Türkiye’nin Esad ile yani Suriye’deki iktidar sahibi tek güç ile oturup yeniden konuşması ve anlaşması.
Esad’ın ülkesinin kontrolünü sağlaması Türkiye’nin de lehine.
Bu artık açıkça görünüyor.
Bunu söylediğiniz zaman aldığınız tepki şu:
“Türkiye zaten Rusya üzerinden Esad’la konuşuyor”
İyi de madem konuşuyoruz niye Rusya üzerinden?
Oturup karşılıklı konuşsanız daha rahat daha sağlıklı ve daha anlaşılır olmayacak mı?
Böylesi çok saçma sapan bir durum olmuyor mu!

Türkiye Kürtlerin doğal düşmanı falan değil!
Trump’ın açıklamaları peş peşe gelirken, Türkiye açısından uzun vadede çok tehlikeli olabilecek bir söylem kullanıyor ABD tarafı.
Trump, bütün cehaleti ile Türkiye’yi Kürtlerin doğal düşmanı olarak takdim ediyor.
En üst düzeyde kullanılan bu söylem giderek Türkiye’nin üzerine yapışan bir leke oluyor.

Çünkü hiç kimse Türkiye’nin sorununun kendi topraklarında ve Suriye’nin kuzeyi ile Irak’ın kuzeyinde yaşayan milyonlarca Kürt’le değil, ABD’nin de terörist olarak gördüğü küçük bir Kürt terör grubuyla olduğunu bilip anlayacak kadar bölge uzmanı değil, olmak zorunda da değil.

Bu söylemin uzun vadede Türkiye’ye nasıl bir haksızlık ve nasıl bir tuzak olduğunu niye kimse görüp anlamıyor!

Fatih Altaylı'nın yazısının tamamı için tıklayınız