Akit yazarı mahalledeki kavgayı yazdı

Akit yazarı mahalledeki kavgayı yazdı
Güncelleme:

Akit yazarı Sinan Burhan, son dönemde iktidara yakın medyada çıkan "Davutoğlu'cular, Reisçiler, Gül'cüler" polemiklerine farklı b,r açıdan yaklaştı.

İktidara yakın bazı medya yazarları arasında başlayan "Reis" kavgası son günlerde alevlendi. Akit yazarı Sinan Burhan, bu tartışmalara Abdülhamit döneminden örnek vererek ileride yaşanabilecek bir "pişmanlığa" dikkat çekti.

"Bir trol dili, bir yaftalama, bir aşağılama görüyorum. Satılık, dönek, hain, sinsi, işbirlikçi gibi kelime ve kavramlar havada uçuşuyor" diyerek tartışma üslubunun seviyesini vurgulayan Sinan Burhan "bu üslup bir Müslümana yakışır bir üslup olamaz" dedi.

İŞTE SİNAN BURHAN'IN O YAZISI..

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV), bir hadis-i şerifinde ‘Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim’ buyuruyor. İslam Dini barış ve esenlik dinidir. Yine Peygamber Efendimiz ‘kolaylaştırınız zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz’ buyuruyor. Oysa son günlerde bizim mahallede yaşananlara bakınca bu uyarıların dikkate alınmadığını üzülerek görüyorum.

Bir trol dili, bir yaftalama, bir aşağılama görüyorum. Satılık, dönek, hain, sinsi, işbirlikçi gibi kelime ve kavramlar havada uçuşuyor. Bu üslup bir Müslümana yakışır bir üslup olamaz. Bu kavganın bizim medeniyetimize hiçbir faydası yok. Bu kavganın temelinde geçmişteki bir takım hesaplaşmalar, saf tutmalar, menfaat çatışması var. Bu çatışmaya, davayı, kıymetli Cumhurbaşkanımızı, Abdullah Gül Beyi ve Ahmet Davutoğlu Beyi kimse alet etmesin.

Kardeşim şurası net. Bu davanın tek lideri var o da Recep Tayyip Erdoğan. Bu durumu Abdullah Gül Bey de kabul etmiş, Ahmet Davutoğlu Bey de kabul etmiştir. Aksi muhaldir. Bu isimler üzerinden kavga etmeye gerek yok. Sayın Erdoğan’ın liderliği güçlü ve dimdik ayakta kalması lazım. Erdoğan şuan için hem ümmetin hem de ülkemizin ümididir.

Biz Erdoğan’ı seviyorsak davaya bağlı olduğu, dava bayrağını taşıdığı içindir. Kişisel bir beklentimiz yoktur. Sayın Erdoğan’a yapılanları görünce rahmetli Abdülhamit Han aklıma geliyor. O dönem İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy, Said Nursi gibi önemli isimler ‘istibdat var, baskı var’ diyerek eleştirdiler.

Abdülhamit Han tahttan indirilince 33 yıl ayakta olan bir imparatorluk çöktü. Daha sonra bu kıymetli iki isim Mehmet Akif ve Said Nursi pişmanlıklarını defalarca dile getirdiler. O nedenle meseleye şahsi kavgalar, husumetler üzerinden bakanlar yanlış yapar. Cumhurbaşkanımız, hem ülkenin hem de bu ümmetin umududur.

Bu gerçeği hem Ahmet Abdullah Gül Bey hem de Ahmet Davutoğlu Bey bilir. O nedenle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a destek veriyorlar. Referandum görüşmeleri mecliste devam ederken bazı çevreler, Ahmet Davutoğlu’na yakın isimler, “Abdullah Gül’e yakın isimler red verecekler. Bu anayasa maddelerine destek olmayacak” dediler. Ancak AK Parti Grubu dimdik ayakta kaldı. Destek verdi. Bu tezviratlar boşa çıktı. Şimdi önümüzde referandum var. Hep birlikte evet diyeceğiz. Cumhurbaşkanlığı sistemi, milletimizden rahatlıkla destek alacaktır. Burada önemli olan kardeşlik hukukuna riayettir. Kimseyi kırmadan, küstürmeden birlik ve beraberlik içerisinde referanduma destek olmalıyız.

Bizim dilimiz ve üslubumuz medeniyetimize yakışır olmalı. Hz. Ömer, Peygamberimizi öldürmeye geldiği gün gitti Müslüman oldu. Öldürmek isterken manen dirildi. Yine Peygamberimizin amcasını öldüren Vahşi isimli sahabe İslam’la şereflenince Hazreti Vahşi oldu. Bizim halimiz, dilimiz öldürmeye değil diriltmeye matuf olmalı.

Kendi mahallemizin dışındakilerle ilgili cümle kurarken dikkatli olmalıyız. Onların şahıslarına, ailelerine, davalarına hakaret, küfür etmemeliyiz. Biz Müslümanız. Bizim elimizden ve dilimizden emin olunmalıdır. Biz Müslümanlar iyi insanlarız. O nedenle kavga, gürültü, hakaret bize yakışmaz.