Fatih Altaylı'dan ''siyanür'' yorumu !

Fatih Altaylı'dan ''siyanür'' yorumu !
Güncelleme:

Gazeteci Fatih Altaylı, son günlerde yaşanan siyanür intiharlarıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Altaylı siyanür intiharlarının ekonomik durumla ilgilisi olmadığını belirtti.

Gazeteci Fatih Altaylı, "İlginç olan TBMM’de “Siyanür satışı ile ilgili” birkaç soru önergesinin bu intiharlardan çok önce verildiğini öğrenmem oldu." dedi.

Habertürk yazarı Fatih Altaylı, dün üçüncüsü meydana gelen siyanür intiharını değerlendirdi. 

Altaylı'nın yaptığı araştırmaya göre ekonomik durumun intiharlara bir etkisi yok. 

 İŞTE O YAZI 

Geçen hafta Genç Werther’in Acıları üzerinden haberlerin intiharları yaygınlaştırdığını anlatmaya çalıştım.

Tabii ciddi bir salaklık yaparak “Genç Werther’in Acıları” yerine “Genç Werther’in İntiharı” yazdım o ayrı.

Goethe’yi kızdırması muhtemel olan bu hatamı fark edip düzeltmiş olmam da internet yayıncılığının bir armağanı.

Bilim yalan söylemiyor.

Yine bir “arsenikle intihar” vakası yaşandı.
Ki beklenmedik bir şey değil.

Daha da yaşanacaktır.

İlginç olan ise TBMM’de “Siyanür satışı ile ilgili” birkaç soru önergesinin bu intiharlardan çok önce verildiğini öğrenmem oldu.

Geçtiğimiz Mayıs ayının 5’inde CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ise Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turan’ın yanıtlaması istemiyle iki soru önergesi vermişler.
Sordukları ise şu:

“Siyanür ve çeşitlerinin internet üzerinden temininin kısıtlanmasına ve bu şekilde temin edilen maddeler sebebiyle gerçekleşen ölüm vakalarına ilişkin”

Yani doğru düzgün muhalefet yapmamakla suçlanan muhalefet, hiç de siyasi olmayan bir konuda, hiç de hükümeti zor durumda bırakma amacı gütmeksizin, bir ülke meselesi üzerinde önceden görerek erken uyarı işini yapmış.

Keşke Türkiye “Muhalefet ne diyorsa yanlıştır” fikriyatını bir kenara bırakmayı becerebilse.

Belki birkaç hayat kurtarılabilirdi

İntiharlar sonrası en önemli tartışma “Bu intiharların sebebi ekonomik mi, değil mi?” tartışması.

Hükümete muhalif olduğunu söyleyenler “Ekonomik nedenlerden, fukaralıktan intihar ettiler” diyor, hükümete yakın olmakla övünenler ise tam tersini savunarak “Parasızlıktan intihar etmediler” diyor.


Her iki taraf da öylesine abartıyor ki meseleyi hükümet yanlıları intihar edenleri neredeyse Forbes’un zenginler listesine dahil edecek, muhalifler ise “Açlıktan ölecekken intihar ettiler” diyecek.

Ben ise meseleye bilimsel açıdan bakmayı tercih ediyorum. 8. Avrupa Akıl Sağlığı Konferansı’na sunulan bir rapor, “Fakirlik ile intiharlar” arasında doğrudan bir bağlantı bulgusu göstermiyor.

“Parasız kalanlar arasında intihar daha yaygındır” diye net bir bulgu yok.
Ancak aynı araştırma “Resesyon” dönemlerinde intiharların arttığına dikkat çekiyor.
Ekonomik daralma ve işsizliğin arttığı ekonomi döngülerinde intihar sayılarında artış var.

Daha detaylı bir araştırma ise Oxford Üniversitesi ve British Journal of Psychiatry (İngiliz Psikiyatri Dergisi) tarafından yürütülmüş ve yayınlanmış.
Buradaki sayılar gayet net.

2008’de Avrupa ve Amerika’yı etkileyen ekonomik kriz ve resesyon döneminde, 2008-2011 yılları arasında intihar vakalarında Avrupa’da yaklaşık yüzde 6,5’luk bir artış gerçekleşmiş.

Avrupa genelinde istatistiksel olarak beklenenden 7 bin 950 adet daha fazla intihar vakası olmuş.

Aynı sayı ABD’de 4 bin 750 olmuş.

Bu konuda tüm araştırmaların ortak gösterdiği veri, işsizliğin arttığı, iş bulma umudunun azaldığı, banka kredilerinin kesildiği ya da azaldığı, ekonominin büyüme trendinin düştüğü veya negatife döndüğü dönemlerde intihar vakalarının artış gösterdiği.


Ancak bireysel “fukaralık” intihar sebebi olarak çok göze çarpmıyor.
Tam aksine varlıklı kesimlerin gelir kaybının veya umut kaybının daha fazla intihar nedeni olduğu gözlemleniyor.


Ancak bu durum sadece gözlem.
İstatistiki bir anlam yaratacak kadar büyük bir durum değil.

Fatih Altaylı'nın yazısının tamamı için tıklayınız