Kekeç'ten Selvi'ye: Müptezel, birden önümde belirdi!

Kekeç'ten Selvi'ye: Müptezel, birden önümde belirdi!
Güncelleme:

Star yazarı Ahmet Kekeç, Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi'ye adını anmadan "müptezel" benzetmesi yaptı.

Selvi ile arasındaki "telif" tartışmasını yeniden gündeme getiren Kekeç, "Hande Fırat’ı tanımam. Gazeteciliğine saygı duyarım ama. Cumhuriyet resepsiyonunda bir ara gözüme çarptı, 'gidip tebrik edeyim' diye içimden geçirdim; darbe gecesi üstlendiği rol bir tebriki hak ediyordu çünkü. Sonra gözden kaybettim. Daha doğrusu, araya bir müptezel girdi. Hani, Cumhurbaşkanı’nın uçağında 'telif pazarlığı' yaptığımı iddia eden ama o uçaktan hiç inmeyen, uçağa alınmadığı kısa bir dönemi sinir krizleri içinde geçiren zat" dedi.

Abdülkadir Selvi ile Ahmet Kekeç arasındaki polemik, Selvi'nin Yenişafak'ın Ankara Temsilcisi olduğu dönemde Ethem Sancak ile Yiğit Bulut'un Erdoğan ve AKP'ye zarar verdiğini söylemesiyle başlamıştı. Ahmet Kekeç, Selvi'ye önce "Ayıp ediyorsun" demiş, ardından "Doğrusu, bu kadar müptezelleşebileceğini tahmin edemezdim. Başbakan'ın ve Cumhurbaşkanı'nın uçağından inmeyen sensin. Merkezi yayın organlarında program yapıp en kıyak telifi götüren sensin" ithamını yöneltmişti.

Selvi ise internethaber.com'a yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı.

"Yazdıklarını Ahmet Kekeç'in mesleki birikimine yakıştıramadım. Ya da tam da ona yakışan bir iş yaptı. Gazeteciler, Cumhurbaşkanı'nın, başbakanın uçağına haber için, röportaj için, kulislere yakın olmak için, okuyucularını bilgilendirmek için binerler. Telifli proğramlar kapmak için değil. Ahmet Kekeç bu yazısıyla Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın uçağına binen gazetecileri töhmet altında bıraktı. Anlaşılan kendisi bu uçaklara telifli proğram koparmak için binmiş.


Benim telifli proğramım yoktur. Ama kendisinin en az 3 kanalda telifli proğramı var. Ayrıca vergisini ödemek kaydıyla telifli proğram yapmak ayıp değildir."
"Hande Fırat'ı tebrik edecektim"

Ahmet Kekeç'in "Önce bu lafı koyacak bir yer bulun!" başlığıyla yayımlanan (13 Kasım 2016) yazısının ilgili bölümü şöyle:

Hande Fırat’ı tanımam... Gazeteciliğine saygı duyarım ama... Cumhuriyet resepsiyonunda bir ara gözüme çarptı, “gidip tebrik edeyim” diye içimden geçirdim; darbe gecesi üstlendiği rol bir tebriki hak ediyordu çünkü.

Sonra gözden kaybettim...

Daha doğrusu, araya bir müptezel girdi.

Hani, Cumhurbaşkanı’nın uçağında “telif pazarlığı” yaptığımı iddia eden ama o uçaktan hiç inmeyen, uçağa alınmadığı kısa bir dönemi sinir krizleri içinde geçiren zat...

Birden önümde belirince, gözden kaybettim Hande Fırat’ı.

Hem tebrik edecektim, hem de “Patronumuz bize dedi ki, demokrasinin yanında duracaksınız” sözünü fazla ortalarda dolaştırmamasını söyleyecektim...

Çünkü “Patronumuz bize dedi ki...” sözü (Aydın Bey’i yakından tanıdığımız ve eserleriyle yaşadığımız için), hoş bir şaka olabilirdi ancak.