Ekmeksiz diyetler sağlığı tehdit ediyor

Ekmeksiz diyetler sağlığı tehdit ediyor
Güncelleme:

Doygun Ekmek, Türk beslenme yapısına aykır karbonhidratsız diyetin zararlarına dikkat çekti

Beslenme alışkanlıkları gelişim, sağlıklı yaşam, kaliteli hayat gibi pek çok önemli konuyu doğrudan etkiliyor. T.C. Sağlık Bakanlığı ve ABD Tarım Bakanlığı’na göre günlük enerji ihtiyacımızın yaklaşık yüzde 60’ını karbonhidratlardan, yüzde 30’unu yağlardan, yüzde 10’unu ise proteinlerden almamız gerekiyor. Meksikalılar günlük karbonhidrat ihtiyacının büyük bölümünü mısırdan, Çinliler pirinçten karşılarken Türkler ekmekten karşılıyor. Zaman zaman gündeme gelen ve beslenme yapımıza aykırı olan karbonhidratsız diyetler, ülkemizin karbonhidrat ve enerji kaynağı olan ekmeği sofralarımızdan kaldırmaya çalışarak sağlığımızı tehdit ediyor.

Gıda sektörünün duayenlerinden olan Doygun Ekmek’in kurucusu Selçuk Berksan, 1970’li yıllardan bu yana beslenmede karbonhidrat ve ekmeğin önemiyle ilgili önderlik ettiği çalışmalarla sektöre yön verdi. Bu bağlamda Doygun Ekmek olarak ulusal ve uluslararası alanlarda yapılan çeşitli araştırma ve gelişmeleri de yakından takip ettiklerini belirten Doygun Ekmek Pazarlama Müdürü Burcu Özcan ekmeğin beslenmedeki önemini şöyle açıklıyor;

Protein ağırlıklı diyetler yağdan çok kas eritiyor!

İsimleri farklı olan ancak birbirine oldukça benzeyen protein ağırlıklı diyetlerin insan sağlığı açısından pek çok ağır bedeli olabiliyor. Doygun Ekmek Pazarlama Müdürü Burcu Özcan, karbonhidratsız diyetlerin gerçekten bir süre için zayıflattığını ancak bünyeyi zayıf düşürerek yağdan çok kasları erittiğini hatırlattı. Karbonhidratsız diyetlerin insan sağlığını bozduğunu vurgulayan Burcu Özcan, bu tarz diyetlerin sonrasında metabolizmanın düzeni bozulduğu için ne kadar az yemek yenirse yensin kilo alındığını ifade etti. 

Karbonhidratı kısan diyetlerin zararları saymakla bitmiyor!

Şok diyetler veya karbonhidrat tüketimini ciddi oranda azaltan diyetlere başladığımızda bedenimizin kıtlık alarmı vererek enerji tüketimini yüzde 25 kıstığını söyleyen Özcan, “Yani normalde günde ilave egzersiz yapmadan 2 bin 500 kilo kalori yakıyorsak, bu değer 2 bin kilo kaloriye düşüyor. Kabızlık, halsizlik, vücuttaki kas oranının azalması, baş ağrısı, ağız kuruluğu gibi yan etkiler bu tür diyetlerde en sık rastlanan şikayetlerden… Ayrıca bu tür diyetlerden sonra uygulayıcılar verdikleri kiloları hızla geri alıyorlar. Üstelik tüm bu yan etkinler Amerikan Kalp Derneği ve birçok sağlık kurumu tarafından da belirtiliyor.” şeklinde konuştu.

Protein ağırlıklı diyetlerin daha birçok yan etkileri olduğunu açıklayan Özcan, yoğun protein tüketiminin, kolesterol ve kandaki trigliserid artışına neden olduğu için gut hastalığı riskini artırdığını ve kişi sürekli susuzluk hissedip normalden fazla su tükettiği için böbreklerin olumsuz etkilendiğini açıkladı. Özcan, aşırı protein tüketiminin başta bağırsak, mide ve pankreas olmak üzere kanser riskini de yükselttiğinin altını çizdi.

Ekmeğin kendisi değil üzerine sürdüklerimiz kilo aldırıyor!

Burcu Özcan açıklamalarına şöyle devam etti; “Günlük enerji ihtiyacımızdan fazla tükettiğimiz, yediğimiz her gıda bize kilo aldırıyor. Ancak ekmek, tahıl, makarna ve diğer tahıl gıdaları gibi yüksek karbonhidratlı gıdaların kalorileri genel olarak düşük. Karbonhidratların her gramı 4 kalori içerirken, yağın her gramı 9 kalori içeriyor. Bu yüzden ekmek şişmanlatır, kilo aldırır ifadesini kullanırken dikkat etmek gerekiyor. Çünkü asıl kalori ekmekten çok ekmekle birlikte tüketilen, ekmeğin üzerine sürülen tereyağı, margarin, peynir ya da reçel, marmelat ve sürülebilir çikolata gibi kalorice zengin gıda maddelerinden geliyor.”

Tükettiğimiz ekmeğin yarısı beyaz, yarısı tahıllı olmalı!

Ekmeksiz beslenmenin Türk toplumu için uygun bir diyet tarzı olmadığını söyleyen Doygun Ekmek Pazarlama Müdürü, “Ekmek tüketirken ekmeğin türüne göre bir denge kurmaya dikkat etmek gerekiyor. Sadece beyaz ekmek yememeli, yediğimiz ekmeğin en az yarısının kepekli ekmek veya tercihen tam buğday ekmeği gibi tahıllı ekmeklerden olmasına özen göstermeliyiz.” dedi. 

Burcu Özcan, “Doygun Ekmek’in kurucusu Selçuk Berksan 1990’lı yılların başında tahıllı ekmeklerin sağlığa olumlu etkilerinin farkına vararak bunu bir sosyal sorumluluk projesi olarak gördü ve Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nün kurucularından Prof. Dr. Ayşe Baysal ‘ın danışmanlığında bir yıla yakın süren Ar-Ge çalışmalarının sonunda Türkiye’de ilk defa Türk halkının damak tadına uygun tam buğday ekmeği üretildi. Berksan ayrıca yurtdışında yaygın olarak kullanılan “Whole wheat” terimine Türkçe karşılık olarak “Tam Buğday” terimini kullanarak bu kelimeyi literatüre kazandırdı ve tam buğday ekmeğinin isim babası oldu. 1990’lı yıllarda, Türkiye’de tam tahıllı ekmeklerin sağlık üzerindeki etkisinin bilinmediği, konuşulmadığı bir dönemde sektöre tam buğday ekmeğini kazandıran, Türkiye’deki ilk katkısız tam buğday ve çavdar ekmeğini üreten firmayız. Ekmeğin sağlığımız için ne kadar önemli olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu yüzden ekmeksiz diyetler, ekmek ile ilgili kamuoyunu yanıltan ve halk sağlığını tehdit eden açıklamalara karşı sessiz kalmayacağız. Türk halkına sağlıklı ekmek tüketmenin önemini anlatmak için çalışacağız.” şeklinde açıklamalarda bulundu.

Ekmek, vücudumuzun ihtiyaç duyduğu 8 önemli aminoasidin 7’sini içeriyor

Özcan, “Beyaz un üretiminde tahılın yüzde 83’ü kullanılıyor. Yüzde 70’i karbonhidrat, yüzde 13’ü protein olan beyaz un için enerji ve protein deposu diyebiliriz. Günlük enerjimizin yarıdan fazlasını ekmekten alıyoruz. Ekmek, vücudumuzun ihtiyaç duyduğu 8 önemli aminoasidin 7’sini içeriyor. Beyaz un, kepek ve rüşeymin tahıllarda bulunan oranda karıştırılarak beraberce tüketilmesi bu üçlünün faydalarını kat kat arttırıyor. Tahıllardan en çok buğdayı, en sıklıkla ekmek şeklinde tüketiyoruz. Yaşa, bünyeye ve yaşam koşullarına göre değişmekle birlikte günde 6 ila 12 dilim arasında ekmek tüketebiliyoruz. Bu miktarın yarısını tam tahıllı ekmek yani tam buğday, çavdarlı, çok tahıllı olarak tüketmekte fayda var.” diye konuştu.