Gıda Bakanlığı: 112 üründe GDO tespit edildi

Gıda Bakanlığı: 112 üründe GDO tespit edildi

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Türkiye genelindeki denetimlerde 112 üründe GDO belirlendiğini duyurdu.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, ekmekte genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) kullanıldığı iddiasına ilişkin, "Hem katkı maddesi üreten firmadan hem de ekmek ve unlu mamuller üreten işletmelerden numuneler alınmıştır. En kısa zamanda laboratuvar sonuçları belli olacak ve kamuoyumuzla paylaşılacaktır" ifadesini kullandı.

Çelik, bir yayın organında yer alan "ekmek üretiminde GDO'lu katkı maddesi kullanıldığına" yönelik haber üzerine yazılı açıklamada bulundu.

Gıda Bakanlığı: 112 üründe GDO tespit edildi - Resim : 1

Gıda arzı kadar güvenliğinin de son derece önemli olduğuna dikkati çeken Çelik, Bakanlık olarak 6 bin 600 personelle sürekli gıda denetimi yaptıklarını ifade etti.

Çelik, 15 bin 600 denetimde çeşitli uygunsuzluklar tespit edildiğini belirterek, 75 milyon lira para cezası kesildiğini vurguladı.

Başta Avrupa ve ABD olmak üzere pek çok ülkede GDO kullanımının belirli ölçülerde serbest olmasına karşın Türkiye'de yasaklandığına dikkati çeken Çelik, şunları kaydetti:

"Ülkemizde GDO kullanımı kesinlikle yasaktır. Aykırı davrananlara 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir. Bu çerçevede, 2016 ve 2017 yıllarında 12 bin 286 GDO denetimi yapmış bulunuyoruz. Bu denetimlerde soya içeren 112 üründe GDO tespit edildi. İlgililer hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur. Bu arada, 2016 ve 2017 yıllarında Adana’da 29 GDO denetimi yapılmıştır. Bunlardan, sadece birinde, etsiz kıyma olarak tarif edilen soya eti kıyması denetiminde GDO tespit edilmiştir ve öngörülen cezai işlemler yapılmıştır. Öte yandan haberde bahsi geçen katkı maddesi üreten firmaya şimdiye kadar 8 gıda denetimi yapılmıştır. Bu denetimlerde herhangi bir olumsuzluk tespit edilmemiştir. Ayrıca bu firmaya, soya ham maddesi temin eden tedarikçi firmaya da GDO denetimi yapılmıştır. Bu denetim neticesinde de herhangi bir olumsuzlukla karşılaşılmamıştır."

Gündeme gelen haber üzerine hem katkı maddesi üreten firmadan hem de ekmek ve unlu mamuller üreten işletmelerden numuneler alındığını belirten Çelik, laboratuvar sonuçlarını en kısa sürede kamuoyuyla paylaşacaklarının altını çizdi. Çelik, "Vatandaşlarımız müsterih olsun, hiç kimsenin halkımızın en temel besin maddesi ekmek ile oynamasına izin vermeyiz" ifadesini kullandı.

GDO NEDİR ?

Genetik mühendisliğinin çeşitli teknikler kullanarak yaptığı müdahalelerle kalıtımsal değişikliğe uğrattığı organizmalar günümüzde, GDO.(genetiği değiştirilmiş organizmalar) kısaltılmış adıyla ifade edilmektedir. Bu teknikler; rekombinant DNA ya da "rekombinant DNA teknolojisi" olarak bilinirler. Rekombinant DNA teknolojisi sayesinde DNA molekülleri tüpte (LN vitro), yani canlı organizmanın ya da hücrenin dışında, yeni bir tür yaratmak üzere bir molekül içinde bir araya getirilebilmektedir. Bu DNA da bir organizmaya aktarıldığında değiştirilmiş özellikleri ya da kendine özgü özellikleri olan bir canlının ortaya çıkmasını sağlamaktadır.

1970'lerde tarımsal ilaçlar ve kimyasal gübrelerin çevre ve insan üzerindeki olumsuz etkileri tartışılmaya başlanmıştır. Bu maddelerden birçoğunun sağlığa zararı kanıtlanmıştır. Ancak bu durum çevre ve insan üzerindeki tahribata engel olamamıştır. Bunun üzerine artan insan nüfusuna besin maddesi ihtiyacı konusunda sıkıntılar yaşanmıştır. Besin maddesi sıkıntısına yeni çözümler aranmasını beraberinde getirmiştir. 1972'de Paul Berg ilk kez genetiği değiştirilmiş rekombinant DNA molekülü üretmiştir. Bir yıl sonra 1973’de ilk kez genetiği değiştirilmiş bir bakteri yaratılmıştır. Bu olay bilimciler topluluğunda bu tür genetik uygulamaların potansiyel tehlikeleri olduğu konusunda kaygılara neden olmuş ve konu Pacific Grove’daki (Kaliforniya) Asilomar Konferansı’nda tartışmalara yol açmıştır. Rekombinant DNA teknolojisini kullanan ilk şirket Herbert Boyer tarafından kurulmuş ve şirket, 1978’de escherichia coli bakterisinin genetik manipülasyon yoluyla, insülin üreten bir türünü yarattığını açıklamıştır.[5] 1983'te dört ayrı ekip genetiği değiştirilmiş bitkiler üzerine çalışmışlardır. 1995'de genetiği değiştirilmiş mısır ekimi yapılmıştır. Sonraki yıllarda bu alanda çalışmaların hızı artarak devam etmiştir. 1998 yılında genetiği değiştirilmiş organizmalar hakkında etiketleme kuralları belirlenmiştir. Günümüzde bu yolla yaratılan mikroplara transjenik ( rekombinant DNA yöntemleriyle kalıtımsal olarak değiştirilmiş) mikroplar, hayvanlara transjenik hayvanlar, bitkilere ise transjenik bitkiler denmektedir.

GDO’NUN MUHTEMEL ZARARLARI

• GDO içeren bir ürünün poleni GDO içermeyen bir bitkiye taşınabilir, böylelikle geleneksel olarak yetişen ürün bu yeni geni alabilir. (Rieger et al 1999)

• Kimyasal ilaçlara dayanıklı bir GDO'nun poleni melezleme suretiyle bir yabancı ot tohumuna geçebilir ve bu geni alan bitki de kimyasal ilaçlara dayanıklılık geliştirebilir (Rieger et al 1999)

• Kimyasal ilaçlara dayanıklı genetiği değiştirilmiş ürünler bir sonraki yıl da çıkabilir. Ve kültürel olarak kontrol edilmeleri zor olabilir.

• Böcekler (örneğin böcek ilaçlarına dayanıklı) genetiği değiştirilmiş bir organizmadaki genlere karşı bağışıklık kazanabilirler. (örneğin Bit içeren pamuk)

• Genetiği değiştirilmiş bitkiler toprak içinde bulunan doğal canlı yaşama zarar verebilir, böylece besin döngüsünü sona erdirebilir.

• GDO'lu ürünler yeterli kadar besleyici olmayabilir ve hazmı zor olabilir.

• Genetiği değiştirilmiş organizmaların toksik, alerjik, teratojenik (anne karnında maruz kalan bebekte görülen yapısal anomaliler) zararları olabilir.

• Çeşitli devletlerin denetimindeki bilimciler gen aktarımı yoluyla şimdiye dek yeryüzünde ilk kez meydana gelen yüzlerce yaratık meydana getirmişlerdir.Dolayısıyla istenmeden de olsa, insan türünü yok edecek bir mikroorganizma ya da bir türün yaratılmasına yol açılabilir.

• Önceleri biyoteknolojinin özellikle tarım ürünleri konusunda büyük gelişmeler sağlayarak dünyada açlığın giderilmesinde devrim yaratacağı müjdesiveriliyordu; fakat günümüzde genetik mühendisliği, özellikle biyoteknoloji üniversitelerden özel şirketlere geçmiş ve bunlar büyük maddi kazanç getirecek başka çalışmalara yönelmiş durumda bulunmaktadırlar.

• Yeni yapılan araştırmalar GD ile beslenen hayvanlarda organ problemleri ortaya çıktığını ortaya koymuştur. GD mısır ve soya fasülyesi ile 90 gün süreyle beslenen farelerde karaciğer ve böbrek zehirlenmeleri ortaya çıkmıştır.

• 1987’de A.B.D. Patent Bürosu’nun genetik yapıları değiştirilmiş hayvanların da patent altına alınabileceğini açıklamasıyla, hayvanlar alemi çokuluslu şirketler ile eczacılık ve biyoteknoloji şirketlerinin eline bırakılmıştır. Günümüzde biyoteknoloji alanında binlerce şirket bulunmaktadır.