Akciğer kanserinde ilk belirtilere dikkat!

Akciğer kanserinde ilk belirtilere dikkat!

Akciğer kanseri erken teşhis edilirse, amansız hastalık olmaktan çıkıyor...

Türkiye’den dünyaya yayılan intratümoral kemoterapi; özellikle akciğer kanseri hastalarında diğer tedavi yöntemleri ile birlikte uygulanıyor, hastanın bağışıklığını güçlendiriyor ve vücudun kanserle savaşmasını kolaylaştırıyor.

Öksürük, ağrı gibi belirtiler çoğunlukla gözardı edildiği için geç fark edilen ve bu nedenle tedavi edilemediği yanılgısına düşülen akciğer kanseri, erken evrede yakalandığında tedavi şansı buluyor. 1980’li yılların sonunda Prof. Dr. Seyhan Çelikoğlu’nun geliştirip uyguladığı ve bugün ABD’de ve Avrupa ülkelerinde de uygulanan intratümoral kemoterapi’de tedavi şansını çok yükseltiyor. Türkiye İş Banksası iştiraki Bayındır İçerenköy Hastanesi ve Levent Tıp Merkezi Göğüs Hastalıkları Bölümü Başkanı Prof. Dr. Firuz Çelikoğlu; Akciğer kanserinin tanı ve tedavi yolları ile intratümoral kemoteripinin detaylarını anlattı:

İLK BELİRTİ ÖKSÜRÜK: Akciğer kanserinin en önemli belirtisi öksürük! Eğer bir ay devam eden kuru bir öksürük varsa, bu mutlaka adı konulması gereken bir durumdur. İkincisi eğer hasta şanslıysa, ‘hemoptizi’ denilen kanama olur. Balgam içerisinde ince kırmızı kan görülür ya da tamamen parlak küçük bir kan gelir. Bu da tıpkı öksürük gibi hastaların psikolojik olarak hep reddettikleri bir durumdur.

OMUZ VE SIRT AĞRISINA DİKKAT: Bazen akciğer kanseri sadece lokal ağrılarla belirti verebilir; sırt ağrıları, omuz ağrıları gibi. Bunlar da akciğer kanserleri için çok özel, çok spesifik bir durum değildir. Yani akciğer kanseri aslında ufak bulgular vermesine rağmen çok sinsi gelişen bir kanserdir. Belirleyici ağrılar ancak kemiklere, akciğer zarına ulaştığı zaman kanser ortaya çıktığı için bunlar geç bulgulardır. Bu nedenle özellikle sigara içen kişilerin çok uyanık olması gerekiyor.

ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIR: Eğer akciğer kanseri erken safhada tespit edilirse mutlaka tedavisi olur. Ancak hastalar belirtileri yadsıdığı ve zamanında yakalayamadığımız için akciğer kanseri tedavisiz bir hastalıkmış gibi karşımıza çıkıyor.

SİGARA GENLERİ VURUYOR: Akciğer kanserinde birinci risk faktörü genetik etkenlerdir. Aslında vücutda sürekli kanser oluşur ancak P53 geni, bu sorunlu hücreleri yok eder. Bu genin yok olması kanserin oluşumunu tetikler. P53 geninin aktivitesinin azalmasının ilk nedeni sigaradır. Sigaranın içindeki maddeler, toksik maddeler, sıcaklığı, ısısı gibi durumlar vücudun P53 geninin aktivitesini azaltmaya başlar. Sonuçta dengeler bozulursa kanserojen bir ortam oluşabilir. Eğer vücutta diğer kanserlere müsait bir ortamdaysa bu sigara içen kişilerde çok daha hızlı gelişir.

ŞEHİR MERKEZİ KANSER EDİYOR: İkincisi; akciğerle ilgili enflamasyon hastalıkları geçirmiş kişiler sigara içmeye devam ediyorsa kanser olma riski daha fazladır. Sigaranın yanında hava kirliliği de varsa bu sigaranın kanser etkisini daha da artırır. Yani şehir merkezlerinde yaşamanın riski artırdığını söyleyebiliriz.

KİMYASAL MADDELERE DİKKAT: Bunların dışında kimyasal maddelerle maruz kalınması etkendir. Bu nedenle sanayide çalışan işçilerin de riski yüksektir. Aspest en önemli kanser nedenlerinden biridir. Şu anda çok büyük bir oranda kontrol edilmekle beraber izolasyon için kullanılan bu madde fren balatalarında, boruların izolasyonunda bulunur. Eski binaların yıkımlarında, batık gemilere dalışlarda karşılaşılan kimyasaldır.

GELECEĞİN TEDAVİSİ: İNTRATÜMÖRAL KEMOTERAPİ

Diğer pek çok kanser tedavisinde kullanılan cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi yöntemlerinin uygulandığı akciğer kanserlerinde, tedaviye katkıda bulunacak çok önemli üçüncü bir seçenek daha bulunuyor.

1980’lerin sonunda 1990’larda Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde Prof. Dr. Seyhan Çelikoğlu’nun geliştirdiği, dünyada şu anda kabul edilmiş olan intratümoral kemoterapi (lokal kemoterapi) de bu hastaların tedavi olanaklarını artırıyor.

Yapılan büyük araştırmalar sonucunda şu anda dünyada intratümoral kemoterapi de uygulanıyor. İntratümoral kemoterapi, geleceğin tedavilerinde immunoterapinin birinci basamağı kabul ettiğimiz tedavi olarak yerini alıyor.

KANSER HÜCRELERİNİ TEMİZLİYOR YAYILMAYI DURDURUYOR

Erken safhada yakalanan kanserlerde ilk seçenek cerrahi, yani lokal olarak çıkartmak. Bu tedaviye destek olabilecek bir tedavi de intratümoral kemoterapidir. Dünyada kabul gören intratümoral kemoterapi tedavisinde:akciğerin içerisine bronkoskopla direkt giriliyor. Hava yollarını tıkayan kanser hücrelerinin içerisine ilaç verilerek o tıkanıklığın erimesi sağlanıyor, böylece akciğerde havalanma tekrar başlıyor.

Ayrıca bu verilen ilaçlar, direkt lenflere gidip lenflerdeki kanser hücrelerini de temizliyor. Böylece bölgenin dışına yayılmasını engelliyor. Bu tedavinin bir yararı da ileri derecede akciğer kanserinde, kanseri küçülttüğü için ameliyat edilmeye imkan yaratacak düzeye getirmesidir. İleri evre gözüken kanserin bile erken evreli bir kansere dönüşmesi şansını bize sunuyor. Bu düzeyde olup ameliyat ettiğimiz, yaşamı kurtulan hastalarımız var.

YAN ETKİSİ OLMAYAN ETKİLİ BİR TEDAVİ

Intratümoral kemoterapinin yan etkisi hemen hemen yok gibi. Olan yan etkileri de pozitif.

Öncelikle kanamayı durduruyor, hava yollarını açıyor, nefes darlığını düzeltiyor. Yan etkileri; belki ilk gün yapılan işlemlerdeki o da sadece ilk gün ve bazı hastalarda ateşlenme hissi olabiliyor.

İşlem günübirlik ve ayakta yapılıyor. Hasta aynı gün evine dönüyor. Saç dökülmesi, kan hücrelerinde azalma, halsizlik olmuyor.

Havayolu içerisini tıkayan, akciğer kanseri hastalarının yanı sıra beyin tümörlerinde uygulanabiliyor; çünkü kemoterapi tedavisinin etkisi beyin tümörlerine ulaşmıyor.

Pankreas kanserlerinde, kolerektal kanserlerde yani rektum kanserlerinde, mide kanserlerinde, karaciğer kanserlerinde ve kanser metastazlarında uygulanabiliyor.

Leyditurk.com