Depresyonda mısınız?

Depresyonda mısınız?

Depresyon Dünya Sağlık Örgütü'ne göre insanlığın başına bela olan en önemli 10 hastalık arasında yer alıyor.

İstatistiklere göre her altı kişiden biri, hayatının bir döneminde depresyon geçirdi ya da geçirecek. Yani altı kişiden biri, hayatının en az bir dönemi boyunca, 'görünürde hiçbir neden olmamasına rağmen', günlerini bitkin, üzgün ve neredeyse oradan oraya sürüklenir bir halde geçiriyor. Kimi insanların ise hayatları boyunca 8-10 kez depresyon geçirdiği biliniyor. Depresyon ve stres kadar 'popüler' bir diğer kavram da panik atak. Yolda yürürken nefes nefese kalmış, kalp krizi geçiriyormuş gibi davranan, kontrolünü yitirmiş bir kişiyle karşılaştınız. Ne yaparsınız? Bu soruya doğru yanıt vermek için panik atak bozukluğunu tanıyor olmalısınız... Doç Dr. Tarık Yılmaz ile A’dan Z’ye depresyonu konuştuk.

Depresyon nedir? Her depresyondayım diyen gerçekten depresyonda mıdır?

Depresyon kişide bıkkınlık hissi, isteksizlik, yoğun bir üzüntü, kendine güvensizlik, uyku bozuklukları, aşırı uyuma veya hiç uyuyamama, aşırı yeme veya hiçbir şey yiyememe gibi durumlarla kendini gösterir. Bu durum bir psikiyatrik bozukluktur ve tıpkı grip gibi bir hastalıktır. Çünkü depresyonun fizyolojik olarak da karşılığı vardır. Depresyona giren insanlarda beyindeki sinirlerin arasında bulunan maddelerin oranlarında değişiklik olur.

Depresyonun gidişatı farklıdır. Çok farklı türleri bulunur. Görülme şekline göre farklılıklar meydana gelir. Bazı kişilerde depresyon çok ağır düzeyde değildir ama düzenli olarak o kişiler bitkin, enerji azlığı yaşayan ve melankolik kişilik yapısı içindedir. Bu kişilerin ergenlikten itibaren depresif bir yapısı vardır. Her zaman üzüntüye meyillidirler. Yine bu kişilerde zaman zaman ataklar halinde gelen depresyon da görülür. Biz buna da 'çifte depresyon' diyoruz. Zaten var olan depresyonun üzerine dönemsel depresyon ekleniyor, depresyon ikiye katlanmış oluyor.

Bir de depresyonun 'manik depresif bozukluk' dediğimiz türü vardır. Ancak şu unutulmamalıdır ki her üzgün ve kızgın gözüken kişi depresyonda değildir. Burada bir ayrıma dikkat etmek gerekir. Herkes bir yakının kaybı veya iş kaybı nedeniyle üzüntü, kızgınlık yaşayabilir. Ancak bu durumun belirli bir süre içinde bitmesi gerekir. Ancak bu yas hali uzun süreler devam ediyorsa, adeta süreklilik kazanmışsa işte o zaman bir depresyon şüphesi akla gelebilir.

Peki bir üzüntü hali ne kadar sürmelidir, ne kadar süreden sonra depresyon başlar?

Bir üzüntünün, bıkkınlık, küskünlük ve hayata kızgınlık halinin devamlılık kazanması depresyonu işaret eder. Bu tür ruh hallerinin 40 günü aşmaması gerekir. 2-4 hafta arasında sonlanması en idealidir. 

Tüm depresyon çeşitlerinin nedeni aynı mı?

Hayır. Bazıları zor, stres yaratan hayat olayları sonucunda gelişir. Stres yaratan hayat olayları genelde travmatik durumlardır. Bu travma bazen kişinin ilişkisindeki sıkıntıya bağlı olabilir. Ya da bir yakınını, işini kaybetmesi travmada etkili olabilir. Uzun süreli ve ağır stres altındaki kişi de depresyona girebilir. Bir başka neden de kişinin çocukluk ve ergenlik döneminde yaşadığı zorlanmalar, yetersizlikler olabilir. Bu dönemde yaşanan stres çocuğun kişilik yapısında depresyona uygun bir zemin hazırlar.
Anne-baba da önemli bir risk!

Buna ne gibi bir örnek verebiliriz?

Mesela anne-babanın aşırı derecede kavga etmesi, anne babadan birinin ayrılması ya da birinin vefatı. Ya da çocuğun aşırı zor ortamlarda büyümesi durumu. Zorluktan kastedilen, ekonomik zorlukların yanı sıra savaş dönemlerinde yaşamak da olabilir.

Risk faktörleri arasında gösterilenlerin en önemlilerinden bir tanesi de anne ve babada depresyon olmasıdır. Ailesinde depresyon vakası görülen kişilerde depresyon ortaya çıkma ihtimali çok daha yüksektir. Bu ihtimalin artmasında hem genetik faktörlerin etkisi söz konusudur hem de anne-babanın çocuğa model oluşturması durumu mevcuttur.

Ayrıca kişinin hayatını etkileyen ve uzun süren bazı hastalıklar da depresyon nedenleri arasında yer alır. Mesela epilepsi yani sara hastalığı, şeker hastalığı, kanser, kalp hastalıkları gibi hastalıklar da kişinin depresyona girmesinde etkilidir. Bunun dışında bazı nörolojik hastalıklar, sarılık, tiroid hormonuna bağlı hastalıklar da depresyon oluşmasında etkilidir. Bir ara Sezen Aksu ile gündeme gelen fazla miktarda kortizon kullanımına bağlı 'cushing sendromu' da depresyona neden olan hasatalıklardan biri. Doğum kontrol hapları ve kortizonlu ilaçlar ve demir eksikliği anemisi de depresyona yol açabilir.

Depresyonda mıyım?

Depresyon, beyindeki sinir hücreleri arasında değişimler yaratan bir hastalık. Son dönem yaşadığınız depresyon mu, yoksa geçici bir moral bozukluğu mu?

1 - Son haftalarda kendinizi hemen hemen sürekli olarak üzüntülü, sıkkın ya da ümitsiz mi hissettiniz?
Evet/Hayır

2 - Etrafınızdaki hemen her şeye ilginizi kaybedip hoşlandığınız şeylerden keyif alamamaya başladınız mı?
Evet/Hayır

3 - Çok ağır bir iş yapmasanız da kendinizi sürekli olarak yorgun, tükenmiş, halsiz mi hissediyorsunuz?
Evet/Hayır

4 - İştahınızda, kilonuzda değişiklikler fark ettiniz mi? Yemeklerden artık eskisi gibi tat alamıyor musunuz?
Evet/Hayır

5 - Hemen her gün uykuya dalmak, uykuyu devam ettirmek, uyanamamak ya da çok erken uyanmak gibi uyku sorunlarından mı şikâyetçisiniz?
Evet/Hayır

6 - Fiziksel bir rahatsızlığınız olmamasına rağmen eskiye göre daha yavaş konuşup daha yavaş mı hareket ediyorsunuz? Ya da tam aksine içinizden gelen bir huzursuzluk sebebi ile rahatça yerinizde oturamayıp devamlı hareket mi ediyorsunuz?
Evet/Hayır

7 - Cinsel isteğiniz azaldı ya da tamamen bitti mi?
Evet/Hayır

8 - Kendinize verdiğiniz değer ve güven azalıp, suçluluk duygularınız ve kendinize haddinden fazla itham etmeniz arttı mı?
Evet/Hayır

9 - Dikkatinizi toplamak, yeni şeyler öğrenmek zorlaştı mı ya da günlük basit kararları almakta bile zorlandığınızı hissediyor musunuz?
Evet/Hayır

10 - Zaman zaman yaşamaktan bıktığınız, hatta ölmeyi düşündüğünüz oluyor mu?
Evet/Hayır 

Test değerlendirmesi

Eğer yukarıda yer alan sorulardan üçten fazlasına 'evet' yanıtı verdiyseniz, büyük bir ihtimalle depresyonda olabilirsiniz. Durumunuzun bir uzman tarafından değerlendirilmesi önerilir.

Not: Test, Hans Wittchen temel alınarak Doç. Dr. Tarık Yılmaz tarafından yeniden düzenlenmiştir.
İlk kural, kendine iyi davranmayı öğrenmek

Hastalığın ortaya çıkma riskini azaltmak için yapılması gerekenler şöyle sıralanabilir:

•  Kendinize iyi davranın, acımasızca eleştirmeyin.

•  Kendi üzerinizde performans baskısı yaratmayın.

•  Hedefinize küçük adımlarla ilerleyin. Aksi halde hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz.

•  Gerçekçi olun.

•  Hoşunuza giden şeyleri yapın, bir hobi edinin ya da ailenizle birlikte zaman geçirin.

Kadınlarda depresyon riski daha mı yüksek?

•  Eğer kişinin ailesinde depresyon geçirmiş bir kişinin (anne, baba gibi) bulunması,

•  Kişinin uzayan kaygı bozuklukları, örneğin panik atak hali yaşaması,

•  Uzun süreli bir ruhsal hastalık geçirmesi,

•  Kronik hastalıklar yaşaması (Diyabet, romatolojik hastalıklar, bağışıklık sistemiyle ilgili hastalıklar, diyaliz hastalıklar gibi...)

•  Kişinin ani, beklenmedik bir kayba uğraması, (Bu durum bir toplumsal felaketin sonucunda pek çok kişinin yaşadığı bir kayıp olursa travmatik stres bozukluğu şeklinde, eğer bireysel olarak yaşanan bir kayıpsa depresyon şeklinde ortaya çıkar).

•  Kişinin göç yaşamış olması, (Buna zorunlu ve gönüllü göçler de dahil. Örneğin çalışmak için Almanya'ya giden işçiler arasında yapılan çalışmalarda Türkiye'de benzer durumda yaşayanlara oranla risklerin yükseldiği görülüyor. Yalnız yaşamak, toplumsal destekten uzak olmakla depresyon arasında bir ilişki bulunuyor.)

•  Kişinin çocukluğunda dikkat eksikliği, hiperaktivite, öğrenme güçlüğü yaşaması.

•  Kişinin erken dönemde anne baba kaybı yaşaması depresyon riskini artıyor.

•  Kadınlarda hormonal olarak depresyona yatkınlık var. İstatistiklere göre kadınlarda depresyon erkeklerden iki kat daha fazla görülüyor. Ancak kadınların erkeklere oranla daha açık olmaları nedeniyle, yardım arayışlarının da açıkça gerçekleşmesi ve bu hastalığın daha kolay belirlenmesi de söz konusu... Belki de erkeklerde de yüksek oranda depresyon vakası yaşanıyor, fakat birçoğu bunu dile getirip doktora başvurmak istemiyor. Kısacası bu konuda fikir ayrılıkları var. 

En önemli 10 sağlık sorunu arasında

Bir insanın ömür boyunca en az bir kez depresyona yakalanma riski yüzde 14 ile 18 arasında. Her altı kişiden biri hayatında en az bir kez ciddiye alınması gereken bir depresyon dönemi geçirebilir. Bazı kişiler yaşamları boyunca 8-10 kez depresyon geçirir. Bunu yaş gruplarına böldüğümüzde, çocukluk döneminde yani 12 yaşına kadar olan dönemde yüzde 2, ergenlik döneminde yüzde 5 ile 8 arasındadır. Yaşlılıkta, menopozda kısacası yaşamın çeşitli aşamalarında depresyon riski artıp azalarak devam eder.

40 günün anlamı….

Dünya Sağlık Örgütü'nün ilan ettiği 10 önemli sağlık sorunundan biri olan depresyon hastalığı en yüksek oranda işgücü kaybına yol açar. Ayrıca yol açtığı hastalıklar nedeniyle de depresyonda olan kişilerin sağlık maliyetleri çok yüksektir. Bu hastalık düşünüldüğünden çok daha masraflıdır. Masraf sadece parasal değil duygusaldır da. Bu nedenle depresyon söz konusu olduğunda olay ciddiye alınmalıdır. Bir hüzün, tatlı bir melankoli, bir şarkıdaki bir burukluk gibi algılanmamalıdır. Doktorların kastettiği depresyon bir sevgilinin ardından dökülen gözyaşı veya bir ölümün ardından 40. gününe kadar devam eden yas değildir. Burada sevgilinin ardından aylarca dinmek bilmeyen bir üzüntü, işine, okula gidemeyen, yapması gereken işleri yapamayan, hayattan zevk almayan, kızgın ve öfkeli, uykusu bozulmuş yemesi içmesi altüst olmuş bir kişiyi kastediyoruz. Sevgilisinden ayrıldıktan sonraki 1 hafta içinde üzülüp ağlayan ardından da kısa süre içinde başka birini bulup tüm bu ruh halinden kurtulan kişiyi kastetmiyoruz.