Grip hakkında bilinen yanlışlar

Grip hakkında bilinen yanlışlar

Gripten korunmak için yaptığınız bazı şeyler yanlış olabilir.

Bağışıklık sistemimizi çok iyi koruyamadığımız dönemlerde, özellikle kış aylarında havaların soğuması, mikropların kolayca yayılabildiği kapalı alanlarda daha çok vakit geçirilmesi gibi faktörler, pek çok hastalığa davetiye çıkartıyor. Bu hastalıklar arasında ise sıklıkla soğuk algınlığı ile karıştırılan ve yaşam kalitesini oldukça düşüren grip, ne yazık ki pek çok kişi tarafından hafif ve geçici görülüyor. Ancak hastalık, çocuklarda, kronik hastalığı olan kişilerde ve yaşlılarda önemli komplikasyonlara neden olabiliyor. Gripten korunmak için toplumda kulaktan dolma pek çok yanlış bilginin olduğunu söyleyen Acıbadem Taksim Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Sezen Özkök, önemli uyarılarda bulundu.

Ağır ve ateşli seyrediyor

Sıklıkla soğuk algınlığıyla karıştırılan grip, ağır seyreden bir hastalık. Soğuk algınlığı ayakta daha hafif atlatılabilirken, gribe ateş de eşlik ediyor. Çocuk, yaşlı ve akciğer hastalığı gibi kronik hastalığı olan kişilerde bronşit, sinüzit, kulak enfeksiyonu ve zatürre gibi komplikasyonlara yol açabilen grip, hayati tehlike olan bir tabloya dahi neden olabiliyor.

Grip aşısının bir zararı yok 

Toplumda grip aşılarının gribe yol açtığıyla ilgili yanlış bir inanış bulunuyor. Oysaki grip aşısı ölü aşı olduğu için enfeksiyon gelişme riski barındırmıyor. Ancak aşının yapıldığı mevsim nezle gibi basit viral enfeksiyonlarının yoğun olarak yaşandığı bir dönem olması nedeniyle grip aşısı yaptıran kişiler nezleye yakalandıklarında grip olduklarını düşünüyor. Ancak yine de grip aşısının hastalığı yüzde 100 önleyemediğinin unutulmaması gerekiyor. Her yıl Dünya Sağlık Örgütü’nün önderliğinde salgın yapması beklenen virüslere karşı aşı hazırlanıyor. Dolayısıyla aşı, içerisinde bulunmayan ve diğer salgın yapan virüslere karşı etkili olmadığı için bu virüsler bulaştığı takdirde kişi hastalanabiliyor.

Her yıl yaptırılmalı

Influenza virüsü, yapısını değiştirebilen bir virüs. Her yıl Dünya Sağlık Örgütü’nün salgına sebep olabilecek yüksek olasılıklı virüslere uygun aşı planlaması sonucunda aşıların içeriği her yıl değişiyor. Bu nedenle her yıl aşılanmak gerekiyor. Ayrıca grip aşısı olduktan sonra aşının etkisini gösterebilmesi için 2- 3 haftalık süreye ihtiyaç oluyor. Bu dönem içinde kişinin virüsle karşılaşması halinde antikor yanıtı oluşmaması nedeniyle hastalık gelişebiliyor. Bu yüzden aşının sonbahar döneminin başlarında, salgınlardan önce yapılması önem taşıyor. Ancak grip aşısı yaptırmak için hiçbir zaman çok geç değil. Çünkü şubat ayında en yüksek düzeyde görülen grip mayıs ayına kadar devam ediyor.

Anneler emzirmeye devam etmeli

Emziren anneler gribe yakalandığında, hastalığın çocuğa bulaşmaması için emzirmeyi kesiyor. Oysa grip oldukları halde emzirmeye devam etmeleri gerekiyor. Çünkü sanılanın tam tersine anne sütü gribe karşı doğal antikorlar içerdiği için bebeğe doğal bağışıklık sağlıyor. Virüsler ise bebeğe solunum yolu ya da el temasıyla bulaşabiliyor. Bu nedenle hasta olan annelerin maske kullanmaları ve bebekle temas öncesinde sık sık ellerini yıkamaları öneriliyor.

El hijyenine önem gösterilmeli

Grip virüsleri el temasıyla da bulaşabiliyor. Bu nedenle telefon, mouse ve kapı kolları gibi ortak kullanılan eşyalarla ya da tokalaşmayla bulaşma ihtimalini en aza indirgemek için grip olan kişilerin bu dönemde sık sık ellerini yıkaması gerekiyor.

Grip tedavisinde antibiyotik içilmemeli
 

Soğuk algınlığından daha ağır seyreden gripte, ciddi kas ağrısı, baş ve boğaz ağrıları ve ateş gelişebiliyor. Yatak istirahati gerektiren grip tedavisinde antibiyotiğin etkili olmadığının unutulmaması gerekiyor. İyileşmenin yolu, bol sıvı alımı ve dinlenmeden geçiyor. Ayrıca doktor kontrolünde alınan ateş düşürücü ya da antiviral ilaçlar da kullanılabiliyor.