Kadınların canını sıkan 5 hastalık !

Kadınların canını sıkan 5 hastalık !

İşte kadınları en çok etkileyen hastalıklar..

Tıpta her gün yeni bir gelişme görüyor olsak bile kadın hastalıkları söz konusu olduğunda hâlâ çözümlenmemiş (daha da kötüsü yanlış teşhis edilmiş) polikistik over sendromu, düzensiz regl, akne, yüz ve vücutta tüylenme, fazla kilo, çikolata kisti ve miyom gibi rahatsızlıklar var. İşte bilmende fayda olan beş can sıkıcı sorun…

Bermuda Şeytan Üçgeni’nin ya da bir şans kurabiyesinin gizemi insanları eğlendirebilir. Ancak seni iki büklüm kıvrandıran krampların nedenini ya da saat başı neden tampon değiştirmek zorunda kaldığını düşünmenin çekici bir yönü yoktur. Maalesef, pelvik bölgede (leğen kemiği bölgesi) oluşan ağrılar konusunda, milyonlarca kadının ve birçok doktorun aklı karışmış durumda. Şimdi hem doktorunun doğru teşhis koyabilmesi hem de senin başa çıkabilmen için kadınları en çok etkileyen bu rahatsızlıkları tanımaya çalışalım.

6.3 milyon kadında çikolata kisti var

25 yaşındaki Senie Byrne 15 yaşındayken regl dönemlerinde kusma ve krampları öyle şiddetli olurmuş ki sık sık baygınlık geçirirmiş. 21 yaşına kadar birçok doktorla görüştükten sonra çikolata kisti (endometriozis) olduğu tespit edilmiş. Bu bir rahim hastalığı ve son 10 yıldır teşhis edilebiliyor.

Bir kadında çikolata kisti varsa, normalde her ay regl sırasında dökülen rahim duvarları başka bir yerde sıkışıp kalır. Dökülen parçalar rahim ağzı ve vajinaya doğru hareket edebilir. Ancak bazen fallop tüplerinden yukarıya, tutunabileceği bir bölge olan bağırsaklara, idrar torbasına veya yumurtalıklara yöneldiği de olur. Cleveland Kliniği’nin Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü Başkanı Tommaso Falcone, sonraki aşamada hormon düzeninin bozulabileceğini, yara, iltihap ve fazla miktarda regl kanaması görülebileceğini belirtiyor. Bunların dışında şiddetli kramp, seks sırasında acı, ishal veya kabızlık görülebilir. Ama hiç belirti görülmeyebilir de. Yale Üniversitesi’nden Dr. Mary Jane Minkin, “Ağrının yoğunluğu, çikolata kistinin miktarıyla ilgili değildir” diyor.

Ancak, herhangi bir sıkıntı yaşamayan hastalarda bile görülebilen bir yan etki riski var: Kısırlık. American College of Obstetricians and Gynecologists’e göre kısırlık sorunu yaşayan kadınların yüzde 38’inde çikolata kisti var (genellikle de kistin sebep olduğu yara veya iltihaplar kısırlık nedeni). Endometriyal dokudan yayılan sıvı, sperm ile yumurtanın bağlantısını da engelleyebiliyor. Doğurganlığı korumanın en iyi yolu ise sorunu önceden yakalayıp tedavi etmek.

Bilim insanları hastalığın nedenini tam olarak açıklayamasa da genetiğin önemli etkisi olduğunu biliyor. (Annende ya da kız kardeşinde hastalık varsa sende olma ihtimali altı kat yüksek.) Böcek ilaçlarında ve beyazlatılmış kâğıtlarda kullanılan dioksin gibi kimyasal maddeler de birincil risk etmenleri arasında. Şu an kesin teşhis sadece operasyon yoluyla konulabiliyor. New York Mount Sinai Tıp Okulu’ndan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Shari Brasner, “Emin olmak için dokunun nerede bulunduğunu fiziksel olarak görmek zorundayız” diyor. Bu prosedür genel anestezi altında karın ve pelvis bölgesinin içini gösteren bir kamera kullanılarak uygulanır. Doktor, ters yapıda bir doku ile karşılaştığında hemen o anda alabilir, ancak alsa da kist yeniden çıkabilir. Falcone, “İyi olan haber şu ki, operasyon gerektirmeyen ve iltihabın derecesini ölçmeyi sağlayan biyopsi ve kan tahlili gibi yöntemler üç, beş yıl içerisinde kullanılabilir olacak” diyor.

Teşhis konulduktan sonra maalesef bununla yaşamak zorunda olacaksın. Regl olmaya devam ettiğin sürece sıkıntılar zaman zaman gelip gidecek ya da inatçı olacak. Doğum kontrol hapları ağrıyı hafifletmeye ve kanamayı azaltmaya yarayabilir. Ayrıca hormonları etkileyen çeşitli ilaçlar, yumurtalıkların çalışmasını durdurarak büyümeyi engelleyebilir. (Brasner, hamilelikte de benzer şekilde regl döngüsü olmadığı için çikolata kistlerinin o süreçte sakin kaldığını belirtiyor.) Şimdilerde bilim insanları, döllenmiş yumurtanın rahime yerleşmesini sağlayan progesteron hormonunu önleyici ilaçların ve meme kanseri ilaçlarının yardımcı olabileceğini düşünüyor.

Reçeteli ilaçlar ağrıyı geçiremiyorsa, akupunktur gibi alternatif tedaviler etki edebilir. Hiçbir şey işe yaramıyorsa ameliyat şarttır. Ancak çikolata kisti ile yaşayan hasta için en önemlisi, ağrıyı hafifletip normal yaşamına devam etmesini sağlayan bir sağlık planı izlemek olacaktır.

5 ile 7 milyon kadında polikistik over sendromu(pcos) mevcut

Düzensiz regl, akne, yüz ve vücutta tüylenme artışı ve fazla kilo bu rahatsızlığın belirtileridir. Ancak bahsettiğimiz semptomlar başka durumların da işareti olabilir; özellikle ergenlikte. Genç kadınlarda en sık rastlanan hormon hastalığı olan PCOS, tipik olarak ilk belirtilerini ergenlikte veriyor. Chicago’daki Northwestern Üniversitesi’nden Endokrinolog Andrea Dunaif, pek çok hastada teşhisin bu nedenle uzun yıllar sürdüğünü belirtiyor. Hastalığın kadınlar için endişe verici tarafı, tedavi edilmediği takdirde Tip 2 diyabet, kalp rahatsızlıkları ve rahim kanseri riskini arttırması.

Kökeni hâlâ bilinmese de PCOS genelde, yumurtalıkların normal olmayan bir şekilde yüksek miktarda erkeklik hormonu üretmesinden kaynaklanır; yumurtlamayı ve çoğu vakada insülin hassasiyetini etkileyen testosteron gibi. 32 yaşındaki Katy Teer, 13 yaşındayken aşırı kiloluymuş ve yüzünde tüylenme başlamış. “Nadiren normal şekilde regl olurdum. Ancak doktorlar bu durumum için hep kilolarımı suçladı” diyor. 28 yaşına geldiğinde nihayet teşhis konmuş. O zamanlar tanımlayıcı bir kan testi veya görüntüleme yöntemi olmadığından, Katy’nin doktorları üç kriter üzerinde durmuş: Düzensiz regl döngüsü, yüksek erkeklik hormonları ve ultrasonda görülen yumurtalık kistleri.

PCOS için FDA onaylı herhangi bir ilaç ya da tedavi bulunmuyor, dolayısıyla sadece başlıca semptomlar tedavi edilebiliyor. Penn State Tıp Okulu’ndan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Richard S. Legro, doğum kontrol haplarının erkeklik hormonlarını bastırıp regl döngüsünü düzenleyebildiğini söylüyor. Hekimler sıklıkla, istenmeyen tüy artışını durdurmak için (onaylanmış olmamasına rağmen) böbrek ilacı yazıyor. Bazen de kısırlık sorunu yaşayan PCOS hastalarına yumurtlamayı tetikleyen ilaçlar öneriliyor. Diyabet riskini azaltmak ve regl döngüsünü düzenlemek içinse diyabet ilaçları veriliyor.

Tüm bu ilaçlar gözüne çok fazla görünmüş olabilir, aslında öyle. Ancak PCOS semptomları (özellikle kilo artışı) diyet ve egzersizle de kontrol altına alınabilir. The PCOS Diet Plan kitabının yazarı, Beslenme Danışmanı Hillary Wright, “Birçok hasta karbonhidrat bakımından ölçülü ve yağsız protein bakımından zengin bir diyetin, iştahı kontrol altında tutmaya yardımcı olduğunu belirtiyor” diyor. Dunaif ise şunu ekliyor: “Ağırlığının sadece yüzde beşi ile 10’u arasında kilo vermek, regl döngüsünün normale dönmesini sağlayıp erkeklik hormonu seviyesini düşürebilir.”

Tüm hastalıklarda olduğu gibi en önemli adım, sana uygun bir sağlık planı için doktorunla işbirliği yapmak. Katy Teer, düşük dozlu bir doğum kontrol hapıyla birlikte anti diyabetik ilaç kullanmaya başladığında günlük yaşamı daha kolay hâle gelmiş. “18 kilo verdim. Günde altı kilometre yürüsem de hâlâ fazla kilom var ama yüzümdeki tüylenme durdu. Daha düzenli regl oluyorum. Ve kan basıncım kontrol altında” diyor. Doğurganlığı da öyle: Katy 2007 yılında anne oldu.

124 milyon kadında miyom olabilir

Miyomun en temel belirtisi yüksek düzeyde şişkinliktir. Öyle ki, hamile olmasan bile öyleymiş gibi görünebilirsin. Tıpkı PCOS ve çikolata kistinde olduğu gibi, aşırı regl kanaması ve kramp görülebilir. İdrar torbası ya da bağırsaklarda baskı hissine yol açabilir. Ama bazen hiç belirtisi yoktur. Doktorlar, bir üzüm tanesinden küçük bir kavun büyüklüğüne kadar ulaşabilen top şeklindeki bu kütlelerin rahimde niçin büyüdüğünden emin değil. Son araştırmalar, plastikte ve kişisel bakım ürünlerinde bulunan fitalat adlı bir kimyasalın rolü olabileceğini gösteriyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Lissa Rankin, miyomlar östrojenle beslendiği için kadınlık hormonlarının üst düzeyde çalıştığı hamilelikte sorun çıkabileceğini belirtiyor. Fetüsle aynı bölgeyi paylaştığı için prematüre doğum veya düşük riskini arttırabilir.

Teşhis ultrason ya da MRI ile oldukça kolay, ancak tedaviye karar vermek o kadar kolay değil. Doğum kontrol hapları ve hormonları etkileyen ilaçlar kitleyi küçültebilir ancak kesin çözüm histerektomi (rahim alınması). Bu tabii ki genç kadınlar için zorlayıcı bir yöntem. Fakat myolysis (lazerle alma operasyonu), myomektomi (miyom alınma operasyonu) ve miyom embolizasyonu (rahimi besleyen atardamarlara rahim ve miyom damarlarını tıkayan küçük tanecikler enjekte edilmesi) gibi yeni ve daha az zorlayıcı çözümler üretilmeye başlandı. Ayrıca ısı enerjisi kullanarak kitleyi parçalamak, MRI güdümlü ultrasonla miyomu içeride ufak parçalara ayırmak gibi umut verici tedavi yöntemleri üzerinde çalışılıyor.

İzlenmesi gereken diğer 2 konu

Pelvik Enflamatuvar (PID)


Rahim, fallop tüpleri ve diğer üreme organlarında görülen bakteriyel enfeksiyon. Genelde klamidya ve bel soğukluğu gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklar neden olur. Hastaların beşte birinde kısırlık görülür.

Hasta sayısı: Bir milyon kadından fazla.

Semptomlar: Karın ve pelvik bölgede ağrı, ishal, yüksek ateş, kusma ve kötü kokulu yoğun vajinal akıntı.

Tedavi: Antibiyotiklerle birlikte ağrı kesici olarak analjezik ve anti enflamatuvar ilaçlar.

Vulvodini

Kronik ağrı ve vulvada (dış genital bölge) yanma hissi.

Hasta sayısı: Yaklaşık altı milyon kadın.

Semptomlar: Vajina girişinde rahatsızlık, ağrı ve kaşıntı; seks sırasında veya tampon yerleştirirken acı hissi.

Tedavi: Anti enflamatuvar ilaçlar, lokal anestezi, düşük doz trisiklik içeren antidepresanlar, biofeedback, pelvik bölgeye fizik tedavi uygulanması.

Women'sHealth/ Tuğçe Tekmen